2024 yılı boyunca faşist TC’nin Rojava’ya yönelik saldırıları sürgit devam etti. Türk devleti, Rojava bölgesine yönelik bu operasyonlarını, sözde sadece YPG’ye (Halk Savunma Birlikleri) yönelik gerçekleştiriyor. Gerçekte ise silahsız halkı hedef alan bu saldırılar katliam boyutundadır; yüzlerce insanın hayatını kaybetmesine sebep oluyor. TC, 2016 yılında “Fırat Kalkanı Harekâtı” adıyla Rojava’ya bir işgal saldırı başlattı.
YPG, Fırat’ın batısına geçerek, IŞİD’in kontrolünde olan Minbiç’i başarılı bir şekilde geri almıştı. Afrin ile Kobanê arasında kalan Cerablus ve El-Bab hattı, TC tarafından Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) sahada kara gücü olarak kullanılarak işgal edildi. Daha sonra 2018 yılında “Zeytin Dalı Harekâtı” ile Türk devleti Afrin’i işgal etti. 2019 yılına gelindiğinde “Barış Pınarı Harekâtı” adı verilen bir operasyon ile işgalci Türk devleti Fırat’ın doğusunda bulunan Serekaniye ve Gire Spi’ye girerek bu topraklarda da kontrolünü sağladı.
2020 itibari ile “Kış Harekâtları” ve “Sınır Ötesi Operasyonlar” adı altında Türk devletinin silahlı kuvvetleri ve ÖSO paralı askerleri aralıksız bir şekilde Rojava’ya yönelik saldırılarını sürdürdü.
2024 yılında, işgalci Türk devletinin Rojava’ya yönelik saldırıları, genellikle sınır ötesi hava saldırıları, topçu atışları ve özel operasyonlarla devam etmiştir. Bu saldırılarda köyler, elektrik istasyonları, tahıl ambarları, su ve petrol kuyularının da olduğu bölgeler hedef alındı.
Silahsız halkın yaşadığı birçok bölgeye hava saldırıları düzenlenmiş, bu saldırılar sonucu yüzlerce insan hayatını kaybetmiş ve yaralanmıştır. Yine saldırılar nedeniyle çok sayıda gaz, petrol ve su istasyonu hizmet dışı bırakılmıştır.
Demokratik kazanımların geliştirilme çabaları
2024 yılı itibarıyla, Suriye’nin kuzeydoğusundaki Özerk Yönetim, birçok önemli adım atmaya devam etmiştir. Bu adımlar, bölgenin Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve Kürt Özerk Yönetimi tarafından yönetildiği Demokratik Konfederalizm ilkesine dayalı olarak şekillenmiştir. 2024’teki gelişmeler hem bölgedeki iç dinamikler hem de uluslararası ilişkiler ışığında önemli değişiklikler göstermiştir.
Bu adımlar, ekonomik kalkınma, yerel yönetim reformları, kadın hakları, güvenlik, eğitim ve dış politika gibi birçok alanlarda yoğunlaşmıştır. Rojava’daki Özerk Yönetim, daha fazla yerel yönetim ve komün düzeyinde karar alma süreçlerine odaklanmaya devam etmiştir. Bölgedeki tüm etnik ve dini grupların katılımıyla meclisler ve komünler oluşturulmuş ve karar alma süreçlerinin şeffaflığı artırılmıştır.
Rojava’daki yerel yönetimler, bazı bölgesel reformlarla birlikte yerel yasaların güçlendirilmesi ve halkın daha fazla katılımını sağlayacak mekanizmaların oluşturulmasına devam etmiştir. Bu süreçte, özellikle kadınların yönetimdeki yerinin artırılması yönünde adımlar atılmıştır. Kadın hakları, Özerk Yönetimin temel taşlarından biri olmuştur ve 2024 yılı da bu konuda önemli gelişmelere sahne olmuştur. Rojava’da kadınların siyasi, askeri ve toplumsal yaşamda aktif bir rol oynamaları teşvik edilmiştir. 2024’te, Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) gibi silahlı grupların yanı sıra, yerel yönetimlerin de daha fazla kadın temsilciye sahip olması sağlanmıştır.
Kadınlara yönelik şiddetle mücadele ve toplumsal eşitsizliğin azaltılması için yeni projeler ve yasalar geliştirilmiştir. Ayrıca, Rojava’da kadınların iş gücüne katılımını artırmak için çeşitli projeler uygulanmıştır. Özerk Yönetim, ekonomik bağımsızlık için birçok alanda adımlar atmaktadır. Ancak, bölgedeki ekonomik durum ve dış müdahaleler göz önüne alındığında, bu süreç hala zorludur. Büyük ölçüde tarım ve hayvancılıkla geçinen bir bölge olduğundan, 2024 yılında yerel üretim ve tarımda sürdürülebilir kalkınmaya yönelik projeler geliştirilmiştir.
Özellikle, su ve toprak kaynaklarının verimli kullanılmasına yönelik çalışmalar artmıştır.
Bölgedeki petrol yatakları, Özerk Yönetimin ekonomik bağımsızlık çabaları açısından önemli olmuştur. 2024’te, bu kaynakların yerel yönetimler tarafından daha etkin bir şekilde yönetilmesine yönelik bazı adımlar atılmıştır. Ancak, Türkiye’nin sınırdaki askeri müdahaleleri ve bölgedeki diğer güçlerin etkisi, bu çabaları sınırlamaktadır.
Rojava yönetimi, 2024 yılında yerel kalkınma projeleri için uluslararası yardımlar ve yatırımlar almaya devam etmiştir. Ancak bölgedeki güvenlik durumu ve uluslararası izolasyon nedeniyle bu yardımlar sınırlıdır.
Eğitim ve Kültür
Rojava’nın eğitim sisteminde, Kürtçe, Arapça ve Süryanice gibi yerel dillerin yanısıra, yabancı dillere de (özellikle İngilizce) önem verilmiştir. Bu dönemde, eğitimdeki çeşitliliği ve kapsayıcılığı artırmaya yönelik reformlar yapılmıştır. Rojava, çok etnikli bir yapıya sahip olduğu için farklı halkların kültürel haklarına saygı gösterilmektedir. 2024’te, yerel halkların kültürel miraslarını koruma ve toplumsal entegrasyonu sağlama amacıyla kültürel projeler geliştirilmiştir.
Güvenlik ve Savunma
2024 yılında da bölgedeki güvenlik dinamikleri, Türkiye’nin sınır ötesi askeri operasyonları ve Suriye içindeki diğer aktörlerin müdahalesi nedeniyle önemli değişiklikler göstermiştir.
Rojava’daki Özerk Yönetim, SDG ve YPG/YPJ gibi gruplar aracılığıyla, bölgedeki güvenliği sağlamaya çalışmaktadır. 2024’te de, özellikle IŞİD ve faşist Türk devletinin desteklediği cihatçı gruplara karşı mücadele devam etmiştir.
TC’nin sınır bölgelerine yönelik saldırıları, Rojava Yönetimi’ni zor durumda bırakmaktadır. 2024’te de işgalci Türk devletinin Rojava’nın batısındaki Afrin bölgesine yönelik askeri operasyonları devam etmiştir. HTŞ (Heyet Tahrir el-Şam) ve SMO (Suriye Milli Ordusu) gibi grupların saldırıları sonrası Rojava bölgesinde bir dizi önemli gelişme yaşanmıştır. Bu saldırılar, özellikle TC destekli Suriyeli sözde muhalif gruplar ve IŞİD sonrası yeniden şekillenen güvenlik dinamikleriyle bağlantılıdır.
Rojava’daki güvenlik tehditleri, bu grupların saldırıları ve bölgedeki stratejik gelişmelerle birlikte, yerel yönetim, askeri yapılanmalar, diplomasi ve toplumsal yapıyı etkileyen ciddi değişimlere yol açmıştır.
HTŞ, başta Ahrar el-Şam ve El-Nusra Cephesi gibi cihatçı selefi gruplardan oluşan bir koalisyondur ve Suriye’nin kuzeybatısında, özellikle İdlib bölgesinde faaliyet göstermekteydiler. SMO ise TC’nin eğitip beslediği, Suriye iç savaşında Esad’ı devirmek için kullanılan bir askeri koalisyondu.
Bu grupların, Rojava‘nın sınırlarına yakın bölgelerdeki operasyonları ve saldırıları, 2024 yılı itibarıyla Rojava’nın güvenliğini ve özerk yönetimi için önemli bir tehdit oluşturmuştur.
Özellikle 2023 ve 2024 yıllarında, Türk devleti destekli SMO ve HTŞ gruplarının, Rojava’nın batısındaki Gre Spi ve Serekaniye gibi bölgelere yönelik saldırıları devam etmiştir. Bu saldırılar, bölgedeki YPG (Yekîneyên Parastina Gel) ve SDG‘nin kontrolünde olan bölgelere yönelik olmuştur.
Bu durum, sınır güvenliğini tehdit etmekle kalmayıp, yerel halk üzerinde de korku ve kaos yaratmıştır. SMO ve HTŞ’nin saldırıları sonucu, özellikle Rojava’nın kuzey bölgelerinde sivil kayıplar artmış ve yerinden edilen insanların (göçmenler) sayısı çoğalmıştır. Birçok aile, güvenli alanlar bulmak için daha derin iç bölgelere göç etmek zorunda kalmıştır. Bu durum, yerel halkın güvenliğini doğrudan etkileyip, toplumsal huzursuzluğu artırmıştır.
Rojava’daki özerk yönetim, SDG ve YPG gibi gruplarla, SMO ve HTŞ’ye karşı savunma stratejilerini güçlendirmiştir. Bu süreçte, özellikle sınır güvenliği ve askeri altyapıya yatırım yapılmış, yerel halkın da askeri eğitim alması sağlanmıştır. Ayrıca, Rojava’nın kuzey sınırlarında, işgalci Türk devletinin sınır hattındaki askeri yapılarına karşı savunma pozisyonları oluşturulmuştur.
Esad rejiminin, ABD-İngiltere ve TC’nin koordinasyonunda, HTŞ’nin başını çektiği cihatçı çetelerin saldırılarıyla devrilmesiyle Özerk Yönetim yeni bir süreçle karşı karşıya kalmıştır. Rojava, Esad’ın koltuğuna oturan cihatçı çetelerin ve özellikle de TC’nin saldırılarının hedefi haline gelmiştir.
Gelinen aşamada Özerk Yönetim halkın güvenliğini dikkate alarak Rojava’nın bazı bölgelerinden çekilmiş olsa da özellikle de Tişrin Barajı ve Minbiç kırsalı ile sınır bölgelerinde şiddetli çatışmalar devam etmektedir.
Özerk Yönetim, bugün TC devleti tarafından beslenip iktidara getirilen HTŞ çetelerinin hedefi haline getirilerek istikrasız kılınmaya çalışılmaktadır. TC devleti çeteler eliyle özellikle de Kobanê’yi işgal etmeyi ve Rojava’yı daha fazla kıskaç içine alarak nefessiz bırakmayı amaçlamaktadır.
Türk devletinin Rojava devrimine yönelik bu saldırganlığının, işgal ve ilhak saldırılarının kimi zaman doğrudan kimi zamanda cihatçı çeteler eliyle sürdürüleceğine şüphe yoktur. Türk devleti, Kürt ulusunun bölgede kazandığı statüden, burada Araplar, Ermeniler ve diğer halklarla bir arada demokratik bir sistem kurmasından rahatsızdır.
Bu saldırıları boşa düşürecek olan Kürt ulusunun, devrimci-ilerici güçlerin ve elbette dünya halklarının Rojava devrimini sahiplenmesidir!