Mannheim: 29 Ekim günü Mannheim’de AKP taraftarlarının gerçekleştirdikleri eylemi protesto eden devrimci antifaşist bileşenlerin Alman polisi tarafından tehdit edilmesine ilişkin YDG Mannheim bir açıklama yayımladı.
29 Ekim Pazar günü Almanya’nın Mannheim şehrinde faşist T.C. devletinin günümüz temsilcisi olan AKP sempatizanları yoğun polis koruması altında miting gerçekleştirdi. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları ve 15 Temmuz “darbe” girişimi vesilesiyle bir araya gelen kitle, tek birler eşliğinde “15 Temmuz şehitleri” adına saygı duruşu gerçekleştirdi. Özellikle seçimlerin ardından bir üst seviyeye ulaşan özgüvenin, Mannheim belediyesi tarafından desteklendiği bariz görülmektedir. Eylem, miting veya çeşitli sokak etkinliklerinde demokratik güçlere izin verilmezken, gerici faşist güçlere imkânlar sunulmaktadır.
“Mücadelede asla geri durulmayacak”
Tüm yasaklama ve engellere rağmen devrimci, demokrat, yurtsever kurum ve kişiler Mannheim üniversitesi meydanında karşı miting gerçekleştirerek faşizme ve gerici güçlere karşı mücadelede asla geri durmayacaklarını söylediler. Tüm devrim ve demokrasi mücadelesinde ölümsüzleşenler şahsında durulan saygı duruşu sonrasında “Şehit Namirin”, sloganı atılan atıldı. Devrimci, demokrat kurumlar marşlar eşliğinde birer konuşma gerçekleştirildi.
Alman polisinden tehdit, “Senin bacaklarını keserim”
Kitlesel mitingin ardından YDG’nin de içerisinde yer aldığı devrimci antifaşist bileşenlerle birlikte, faşistlerin bulunduğu Altefeuerwache meydanına geçildi. Hiçbir gerekçe yokken polis tarafından çembere alınan devrimci antifaşist bileşenler, kimlik kontrolü yapılarak sindirilmeye çalışıldı.
Alman polisi, “Ich hack dir die beine ab” (Senin bacaklarını keserim) provakatif söylemleri ile ortamı germeye çalışarak, devrimci antifaşist bileşenlerin tepkilerine karşı, “Ben yetkimi devletten alıyorum” diye karşılık verdi.
Duruma ilişkin YDG Mannheim’ın yaptığı açıklamanın tamamı şu şekilde;
“Faşizmin üstesinden gençlik gelecek!
Faşizme karşı direnişi kuşanmalı mücadele bayrağımızı her alanda dalgalandırmalıyız!
Geçmişten günümüze Türkiye’deki katliamlar, iş cinayetleri, kadına yönelik şiddet, LGBTİ bireylere toplumsal bakış acısı ve uygulamadan geçirildikleri sindirme, yok etme politikaları, Kürtlere Rumlara Ermenilere, azınlıklara tanınmayan yaşam hakkı. Bu durum dünyanın diğer kıtalarında çok fazla farklılık arz etmiyor. Amerika’da siyahî olmak, Afrika, Endonezya kadın olmak, emperyalist dalaşlardan dolayı ülkesinde çıkarılan savaştan Avrupa’ya kaçan mülteci ve geldikleri ülkelerde maruz kaldıkları politikalar hepimizin şu veya bu şekilde gördüğümüz hayatlardır ve birçok örnek daha vermek mümkün.
Bu bağlamda kavradığımız ve kavrattığımız düzeyde dünyanın her bir zerresinde, her alanda imkânları zorlamalı ve faşizme ve her türden gericiliğe başta gençlik olarak set olmalı köküne dinamit bağlamalıyız. Aynı 29 Ekim’de ilerici gençlik kurumlarının Mannheim meydanlarını zorba düzencilere dar etmek noktasında attıkları adım gibi. Kuşkusuz bu adım çok cüzzi bir adımdı fakat önemliydi, uzun bir dönemdir Mannheim belediyesinin ilerici güçlere karşı engel ve yasaklamalar koyarak istediği çerçeveye çekme girişimlerine karşı önemli bir cevaptı.
Bacak kesme yetkisini bana Alman Devleti verdi!
Almanya ve Türkiye dostluğu bilindiği gibi birinci paylaşım savaşından bu yana sürmektedir. Alman devleti Türkiye’de yaşanan hak ihlallerinin katliamların karşısında göz yumarak görmezden gelip tam aksine Türkiye devletine silah satarak, Türkiyeli devrimci, demokrat, ilericileri kişi ve kurumları tutukluyor. Tıpkı üç seneye yakın bir zaman dilimine evirilen ATIK’lilerin de aralarında olduğu on tutsağın Münih mahkemelerinde yargılanmak istendiği gibi.
29 Ekim’de Alman polisinin “senin bacaklarını keserim”, söylemi açıktan biz devrimci, demokratlara kinin hazimsizliğin simgesidir. Ters kelepçelerle bir saate aşkın süre polis otosunda gereksiz bekletilmesi, aynı şekilde gözaltına alınan yoldaşın saatler sonra halen bileklerinde kelepçe izi olması, durumu gözler önüne seriyor.
Kaldı ki gözaltı gerçekleşmesinde hiçbir neden yokken, diğer yandan faşizmin kuklaları tek bir getirerek kendi kestikleri askerlerinin yasını, saygı duruşunu tutuyorlardı. Bu görüntüyü daha fazla derinleştirmeye ihtiyaç yok.
Sonuç olarak tavrımızı koyduk faşizme Mannheim’ı dar edecek, alanları yeniden kazanacağız. Polis baskılarına sindirmelere karşı tavrımızı koyduk koymaya devam edeceğiz.
Yaşasın haklı ve onurlu mücadelemiz!
Hoch die Internationale Solidarität!”