Öncü müfreze verdiği mücadele sonucu yüzlerce şehit vermiştir. Saflarında yer aldıkları kolektif yapının direnme ilkesiyle hareket eden yoldaşlar, devletin saldırıları karşısında boyun eğmeme ve saldırıyı püskürtme geleneğiyle hareket etmişlerdir. Bunun sonucu boyun eğmeyen yoldaşlar yeri geldiğinde devrim şehitleri kervanına katılmışlardır.
Bu ruh haliyle donanmış öncü müfreze, 24-28 Kasım 2016 tarihinde Dersim’in Hozat ve Çemişgezek ilçeleri arasında bulunan Aliboğazı Vadisinde TC ordusunun saldırısı karşısında da direniş gösterdiler. Bu saldırı sonucu 12 yoldaş şehit düştü. Kendilerinden sayı, askeri ve teknolojik bakımdan katbekat üstün olan resmi güçlerin bu saldırısı karşısında görkemli bir direniş gösterdiler. Yoldaşlar girdikleri çatışmada güçlerini, kendilerini donattıkları sınıf bilinçli proletaryanın MLM ideolojisinden aldılar. Bu ideolojik hatla kendilerini donatan yoldaşlar, devlet güçlerinin havadan ve karadan yaptığı katmerli saldırı karşısında boyun eğmemişlerdir. Ve gösterdikleri direnişle devrim şehitleri mertebesine ulaşmışlardır.
Eşit olmayan şartlarda yapılan çatışmada -devlet tarafından gizlense de- devletin paramiliter güçlerine kayıplar da verdirmişlerdir. Kendilerinden önce şehit düşen yoldaşlarından devraldıkları öncü müfrezeyi ardıllarına emanet etmişlerdir! Ve onurla taşıdıkları kendilerinden önce şehit düşen yoldaşlarının devrettiği kızıl bayrağı kendilerini takip eden yoldaşlarına devretmişlerdir!
Yoldaşlar bu inançla saflarında yer aldıkları kolektifin devrim şehitleri kervanına katıldılar… Saflarında yer aldıkları öncü müfreze devrim hedefine ulaşana dek yolunda ısrar edecektir!
Öncü müfreze yoluna devam edecek
Yoldaşların saflarında yer aldıkları ve şehit düştükleri kolektif yapı sınıf mücadelesinin öncü müfrezesidir. Her toplumda olduğu gibi yoldaşların da şehit düştükleri toplumun çelişkilerine müdahale edecek olan öznel bir örgütlenmeye ihtiyaç vardır. Yoldaşlar bu bilinçle, bu mücadeleye önderlik eden Partinin saflarında yer almışlardır. Her türlü sömürüye, baskıya, zulme karşı bu minvalde kendilerini donatmış ve tereddütsüz o doğrultuda hareket etmişlerdir.
Öncü müfrezenin asli görevi sınıf mücadelesinde boşluk oluşturan önderlik rolünü oluşturmaktır. Sınıf çelişkilerine ve her türlü baskıya karşı bilinçli mücadele verilmelidir. Bu da o doğrultuda örgütlenmenin oluşturulmasıyla mümkündür. Bilinçli mücadele ancak o zaman verilir. Böyle bir örgütlenmeyle ancak emekçi kitlelerin örgütlenmesini sağlayan öznel koşullar oluşturulur. Bunun için kitleleri örgütleyecek örgütsel yapının oluşturulması ve kitlelerle örgütsel bağın kurulması hedeflenmelidir. Subjektif boşluğa yapılan müdahale ile önderlik boşluğu giderilir. Ve işçi sınıfı ve diğer emekçi sınıfların ancak o zaman devrim perspektifiyle örgütlenmesi ve sınıf mücadelesine sevk edilmesi sağlanabilir.
Devrim perspektifi olmayan bir hareket önderlik rolünü oynayamaz. Dolayısıyla sınıf bilinçli proletaryanın öznel gücü olan öncü müfreze, nesnel yapıya ancak o zaman müdahale edebilir. Köhnemiş eski sistemin yerine yenisini ancak o zaman geçirebilir. Ancak devrime kumanda edecek öncü müfrezenin devrim perspektifine sahip olması gerekir. Bu da yapının devrimci teoriyle donanmasını zorunlu kılar. Devrim programına sahip olması gerekir. Ancak o zaman mücadeleye önderlik edilebilir. Aksi halde mücadele düzen sınırları dışına çıkamaz. Bu durum mücadeleye önderlik edecek kolektifi zorunlu kılmaktadır.
Proleter önderliğin olmadığı koşullarda kitle hareketleri düzen içinde kalan hareketlerdir. Haklı ve meşru taleplerle oluşan bu kitle hareketleri önderlikten yoksun olduklarında iktidarı ve düzeni hedef alamazlar. Dolayısıyla mevcut sistemin sınırları içinde kalırlar. Önderlikten yoksun bu hareketler kitlelerin kendiliğinden hareketlerdir. Dolayısıyla kendiliğinden hareketlerine önderlik edilebildiği zaman hareket bilinçli, programla ve devrim perspektifiyle hareket eden yapıya dönüşür. Öncü müfreze bu ihtiyacın ürünüdür.
Çeşitli milliyetlerden Türkiye proletaryasının öncü müfrezesi bu ihtiyacın ürünüdür. Bunun sonucu oluşmuş ve bu doğrultuda mücadelede yerini almıştır. Onun saflarında yer alanlar da bunun bilincindedir. Nitekim tüm parti şehitleri gibi, Aliboğazı şehitleri de bu bilinçle o saflarda yer almışlardır. Böylesi bir inançla donanmış yoldaşlar sonuçta şehit düşmüşlerdir. Saflarında yer aldıkları kavganın devam edeceğinden emindirler. Nitekim öncü müfreze hedefine ulaşıncaya dek yoluna devam edecektir…
Yoldaşlar devrim perspektifiyle şehit düştüler
Aliboğazı şehitleri İbrahim Kaypakkaya’nın temellerini attığı saflarda yer aldılar. Yoldaşlar o yapının ideolojik ve politik hattıyla kendilerini donattılar. Ve o minvalde yerlerini aldılar. Yoldaşlar devraldıkları safları şehit düşerek yoldaşlarına emanet ettiler. Gösterdikleri direnişle bozkırın ateşini canlı tuttular. Saldırı karşısında secde etmediler. Gösterdikleri direnişle şehitler kervanında yerlerini aldılar. Parti şehitleri mertebesine ulaştılar.
İçinde bulunduğumuz mevcut durum devrimci durumun koşullarını daha olgunlaştırıyor. Ülkeyi yönetmekte giderek zorlanıyorlar. Bunun sonucu geçen yılın 15-20 Temmuz tarihinde yapılan darbe girişimiyle, başta Kürtler olmak üzere, tüm ezilen katmanları hedef alan baskılarını, saldırılarını, katliamlarını üst boyutlara tırmandırmışlardır. Buna rağmen kitlelerin tepkisini dindiremeyen AKP-Ordu daha saldırganlaşmıştır. Nitekim Kürt ulusal hareketi başta olmak üzere, diğer devrimci ve demokratik hareketler ile yer yer kendiliğinden kitle hareketleri daha sık görülmeye başlanmıştır. Öyle ki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yapılan hile gerçekte ülkeyi yönetmekte ne kadar zorlandıklarının göstergesidir. Siyasi ve ekonomik kriz giderek derinleşmektedir. Her ne kadar mücadelede devrimci önderlik yeterince sağlanamasa da, mevcut durum devrimin koşullarının daha da olgunlaştığı yeni bir dönemece girildiğini gösteriyor. Bu süreç kitlelerle ilişki kurmanın koşullarını daha olgunlaştırmıştır. Tüm devrimci-demokrat güçler girilen bu süreci iyi değerlendirmeli ve kitlelerle daha sıkı ilişki kurarak mücadele içinde daha aktif yer almalıdırlar. Kısacası mevcut durum iyi görülmeli ve bu minvalde gereken adımlar atılmalıdır.
Burada devrimci güçlerin nesnel sürece uygun eylem birlikleri oluşturmaları zorunludur. Böylece amaç ezilenlerden oluşan potansiyel gücü sıcak mücadeleye seferber olan güce dönüştürmektir. Günümüz konjonktürü ve içinde bulunduğumuz koşullar bunu emretmektedir.
Devlet saldırılarıyla bu mücadeleyi bastırmak isteyecektir. Hatta kaçınılmaz olarak bu mücadelede devrim şehitleri, tutsaklar ve nice bedeller ödenecektir. Bu bedeller ödenmeden haklı ve meşru mücadele amacına ulaşamaz. Nitekim Aliboğazı’nda yoldaşlar tarihsel materyalizmin bu yasası sonucu şehit düşmüşlerdir. Ancak diğer bir yasa da devrim şehitlerinin emanet ettiği mevzilerin, yoldaşlarınca daha ileriye taşınmasıdır. Mücadelenin onların güzergahında daha üst boyutlara tırmandırılmasıdır. Bu gerçeklik tarihsel materyalizmin yasasıdır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
24-28 Kasım 2016’da şehit düşen Yetiş Yalnız, Serkan Lamba, Hasan Karakoç, Umut Polat, Samet Tosun, Alişer Bulut, Murat Mut, Ersin Erel, Doğuş Fırat, Esrin Güngör, Hatayi Balcı, Gamze Gülkaya yoldaşları bir kez daha selamlıyor, bir kez daha saygıyla anıyoruz.
Onların mücadelesi yoldaşlarınca devam ettirilecektir… Ta ki devrettikleri sancak egemenlerin surlarında yükseklerde göndere çekilene dek… Anıları mücadelemize rehber olsun!
(Bir yoldaş)