Suriye’de yaşanan savaşla birlikte DAİŞ çetelerinin üssü haline gelen Antakya, savaşın en çok etkilediği kentler arasında yer alıyor. Antakya’da ciddi bir nüfusa sahip Nusayriler de (Arap Alevileri), inançlarından dolayı DAİŞ çetelerinin hedefinde. Buradan doğru huzursuz olan Nusayriler, şimdi de satılmış medya-Yeni Akit tarafından hedef gösterildi. 7 Şubat tarihli “Esed ailesinin 16 surelik kutsal kitabı Kitab’ül Mecmu’u” başlıklı haberinde, Suriyeli Nusayrilerin esas amacının “Sünnileri yok etmek” olduğunu belirtti. Haberde, Türkiye’de Nusayrilerin yaşadığı iller, ilçeler ve mahalleler listelenerek, cihatçı katil sürülerine (AKP’nin iş birlikçisi DAİŞ çetelerine) direk hedef gösterildi. Nefret söyleminde sınır tanımayan Yeni Akit’in Nusayrileri bu şekilde hedef göstermesi elbette ki yeni bir olay değil.
Mezhepçi devlet aklı AKİT!
AKİT gazetesinin geçmişten bu güne devlet temalı ve katil sürülerini aklayan bir yayın çizgisine sahip olduğunu biliyoruz. 2013’te Hatay-Reyhanlı’da DAİŞ çetelerinin TC ile ortaklaşa gerçekleştirdiği kanlı saldırıda 52 kişi hayatını kaybederken 146 kişi ise yaralanmıştı. O günlerde dosyaya gizlilik kararı getirilmiş ve TC-DAİŞ işbirliğini aklamaya çalışmışlardı. Saldırının ardından dönemin başbakanı RTE mezhep çatışmasını güçlendirmek ve saldırıyla hiç alakaları yokmuşçasına, “Reyhanlı’da benim 52 Müslüman kardeşim katledildi” diyerek Alevileri hedef gösterdi. Tabi AKİT gazetesi de mezhep çatışmasının önü açan bu sözleri manşetlerden vererek olayın asıl suçluları orada yaşayan Arap Alevileri gibi gösterdi. Elbette ki AKİT gazetesinin, halkların ortak mücadelesinin önüne set çeken mezhepçi söylemleri bunlarla sınırlı değil; Gezi İsyanı’nda, Suruç, Amed, Ankara patlamalarında ve son olarak da devletin abluka altında katliamlar gerçekleştirdiği Türkiye Kürdistanı’nda, Kürt halkının direnişine gölge düşürmek için “kırmızı yayın” çizgilerinden ödün vermemekte. Abluka altında ki bölgelerde, TC’nin itinin-MİT’inin ve Esadullah-DAİŞ timlerinin, daha anne karnındayken katlettiği bebeklere “bir terörist daha ölü ele geçirildi” diyen AKİT gazetesinin neye ve kimlere hizmet ettiği açıktır.
TC devleti, başta Kürt halkı olmak üzere yok etmek istediği tüm azınlıklar ve kimlikler üzerinde bir korku iktidarı kurabilmek için işbirliği yaptığı DAİŞ çetelerini devreye sokuyor. Osmanlıdan aldığı katliamcı geleneğini bu gün DAİŞ iş birliği ile sürdüren TC aynı yöntemleri dün Maraş’ta, Sivas’ta ve Çorum’da da Alevilere uygulamıştı. Bugün ise işini kolaylaştıran DAİŞ çetelerine uygulattırıyor kanlı projelerini; Halka canlı bombalar ve katliamlarla korku salmaya çalışıyor. Tamda bu noktada devlettin katliamcı politikalarından beslenen AKİT gibi yandaş medyanın devreye girerek halkı hedef göstermesi ve yeni katliamların önünü açması hiç şaşırtmıyor.
AKİT, TC korumasında!
TC’nin 7 Haziran seçimlerinin ardından, devrimci demokrat ve yurtseverlere yönelik başlatmış olduğu tutuklama ve gözaltı dalgasıyla birlikte yazan, çizen bütün muhalif medya ve özgür basın da bu saldırılardan nasibini aldı. Özgür basını engelleyemeyen devlet, gerçekleştirdiği bütün kanlı saldırılara yayın yasağı getirerek önlem alma girişimlerinde bulundu. Bu duruma boyun eğmeyen özgür basın emekçileri ise tek tek gözaltına alınarak tutuklanırken, sosyal medya hesapları ise sansür saldırılarına maruz kaldı-kalıyor. Devrimci, demokrat ve yurtsever cephesinde hal böyleyken, halkın en demokratik ve meşru mücadelesini terörize eden ve baltalamak amaçlı yayınlar yapan AKİT gazetesinin yazarları ise devlet tarafından korunmakta.
Cizre, Sur… gerçekler çizgimizdir…
TC’nin satılmış medyasıyla halkı hedef göstermesi, yasaklı bölgelerde yürüttüğü kanlı politikalar, DAİŞ ile iş birliği tüm bunlar TC sıkıştığına ve çaresizliğine işaret etmektedir. Cizre ve Sur’da süren soykırım girişimlerine gözünü kulağını kapatan medya da, katil sürüleri de bunu iyi biliyor. Cizre ve Sur’dan yükselen direniş ve serhildan seslerini yayınlamayan medyanın kulakları sağır, gözleri kör olmaya mahkumdur…