İçte ve dışta umduğunu bulamayan AKP ve Erdoğan, 7 Haziran seçimlerinin ardından kaybettiği iktidarın yeniden tesisi için baskı, gözaltı, tutuklama ve imha konseptini devreye sokarak siyasal tıkanıklığı “teröre” bağlayarak aşmaya çalıştı. Bu sürecin inşasında IŞİD ortaklığı ile toplu katliamlar dahi gerçekleştirdi. Binlerce devrimci, demokrat ve yurtsever ya gözaltına alındı ya da tutuklandı. 400 binden fazla insan yerinden yurdundan edildi. 1 Kasım 2015 seçimleri ile birlikte iktidarını yeniden tesis eden AKP ve Erdoğan T. Kürdistanı il ve ilçelerinde gerçekleştirdiği katliamlarla, yağma ve talanı daha da işler hale geldi. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından da yürürlüğe konulan OHAL ve Kanun Hükmünde Kararnamelerle isimlendirilen süreçte muhalif gördüğü tüm kesimlere dönük saldırılarını artırdı. Gelinen aşamada yaratılan korku atmosferinde işçi-emekçi, kadın ve LGBTİ’lere dönük saldırılara her gün bir yenisi ekleniyor.
16 Nisan’da gerçekleştirilecek referandum öncesi de “terörle mücadele” adı altında katliamlara devam eden AKP-Erdoğan, kutuplaşmış toplumu kullanarak milliyetçilik zehriyle sandıkta “evet” çıkarma umudunda. Hal böyle olunca sonbahardan itibaren gerillanın denetiminde bulunan alanlara yönelik kapsamlı operasyonlar gerçekleştirilmiş ve gerçekleştirilmeye devam ediliyor. Bingöl, Muş, Ağrı, Bitlis, Batman, Siirt, Mardin, Hakkari, Lice, Dersim ve Şırnak sınırında bulunan Haftanin bölgesine operasyon başlatıldı. Günlerdir süren operasyonlar nedeniyle köyler arasındaki ulaşım yolları kapatıldı ve askerlerin hakim noktalara yeni üsler kurarak üslerin kalıcılaşması hedefiyle hareket ediliyor.
Durum böyle olunca Lice ve Dersim başta olmak üzere köyler arasındaki ulaşımı engellemek için hendek kazıldığı ve gerillanın ülke içiresindeki en etkin bölgeler olarak bilinen bu alanlarda saldırıların daha da şiddetleneceği kaçınılmaz bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Mardin Bavê Xiraba’da gerçekleştirilen katliamların bir benzerinin yaşanacağı bu süreçte “sokağa çıkma yasakları” artık il merkezleri de (Dersim’de olduğu gibi) bu uygulama kapsamına alınacaktır. AKP-Erdoğan’ın bu saldırganlığının en somut örneklerinden biri de Lice’dir. 16 Ağustos 2015’ten bu yana 30’uncu kez sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
Lice’deki son gelişmeler
Amed’in Lice İlçesi’nin 18 köyünde sokağa çıkma yasağı 5 Mart’ta ilan edildi. “Son yılların en büyük” operasyonu olarak adlandırılan operasyon ve yasak nedeniyle bölgeye 10 bine yakın asker, özel harekat timi ve korucu aktarıldı. Günlerdir yasağın sürdüğü köylerle iletişim kurulamıyor. Telefonlar kesik. Operasyon Lice, Genç ve Kulp üçgeninde yoğunlaşıyor. Lice’deki operasyonun diğer operasyonlardan birçok farkı da bulunuyor. Bavê Xiraba’daki operasyonla benzerlik gösterse de bu operasyonda amaç askerlerin bölgeye kalıcı olarak yerleşmesi. Operasyona katılan kolluk kuvvetlerinin birçok köy arasındaki yolu ulaşıma kapattığı ve iş makineleri ile hendekler kazdığı belirtiliyor. Köyler arasında tek yol üzerinden ulaşıma sınırlı izin veriliyor.
Dersim’de son gelişmeler
23-29 Kasım tarihleri arasında Dersim-Aliboğazı’nda devletin “son 30 yılın en kapsamlı operasyonlarına hazırlanıyoruz” sözleri ile giriştiği operasyonlara karşı destansı bir direniş sergileyen gerilla, bu saldırıları boşa çıkarmıştı.
Bahar aylarının gelişiyle Dersim merkez, Hozat, Pülümür, Ovacık ve Nazimiye olmak üzere 4 ilçedeki toplam 31 bölge 15 gün süreyle “özel güvenlik bölgesi” ilan edildi. Bununla beraber 10 Mart’ta Dersim merkezdeki 4. Komando Tugayı’ndan kalkan çok sayıda Skorsky tipi helikopter, Roşnek bölgesine asker indirildiği ve kimsenin yaşamadığı Roşnek köyünün bulunduğu stabilize yolun, hendek kazılarak kapatıldığını belirtiliyor. Öte yandan Hozat ilçesine bağlı Amutka Karakolu’ndan, Amutka Bölgesi ve Aliboğazı bölgesine havan atışı yapıldığı, Aşağı Taner ve Yukarı Taner köylerinin üst yamaçlarındaki kırsal alanlara da çok sayıda askerin indirildiği belirtiliyor.