15 Temmuz Darbe Girişiminin ardından bir yıl geçti. Bir yıllık süre zarfında AKP iktidarı darbeyi fırsata çevirerek birçok siyasal kararla devlet içindeki gücünü pekiştirdi. FETÖ operasyonları adı altında başta devrimci, demokrat ve yurtsever kesimlere dönük saldırılar hız kazandı. Askeri operasyonlardan siyasi operasyonlara kadar çok kapsamlı bir saldırı ile toplumsal muhalefet doğrudan hedef alındı. AKP iktidarı 15 Temmuz’un ardından ilan ettiği OHAL’i, bir yıl boyunca sürdürmüş ve onlarca KHK çıkararak halkın büyük çoğunluğunu mağdur etmiştir. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun hemen her konuşmasında yeni Kanun Hükmünde Kararname’lerin yolda olduğuna vurgu yapmasının ardından 14 Temmuz günü yeni bir KHK yayınlandı.
629 sayılı KHK içerisinde 7 bini aşkın kamu görevlisi ihraç edildi. KHK ile 2933 sayılı Madalya ve Nişanlar Kanunu kapsamında Galatasaray’ın eski futbolcuları Hakan Şükür ve Arif Erdem’e verilen madalyalar da geri alındı. Yeni KHK ile ülke dışında eğitim gören 9 kişinin öğrencilikle ilişkisi kesildi ve birçok öğrencinin de eğitim hakkının gasp edilmesi bekleniyor. Üniversitelere dönük bu saldırı esas olarak öğrenci gençliğin devrimci, demokrat ve yurtsever dinamiğini bastırmayı hedef almaktadır. Akademisyenlerle başlayan ve şimdi de öğrencilere kadar uzanan bu saldırı, esas olarak üniversiteler içinde örgütlenme kanallarının kesilmesini, demokratik ve akademik alanların tasfiye edilerek, gericileştirilmesini hedef alıyor. Yine bu KHK içerisinde “Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı olan ve ekli (3) sayılı listede yer alan gazete, dergi, vakıflar, dernekler ve özel sağlık kuruluşları kapatılmıştır” denildi. Bu kanun ile esas olarak demokratik kurum ve kuruluşlara dönük saldırıların kapsamı giderek artırılmaktadır. Demokratik mücadele kanallarına dönük KHK’lerle başlayan saldırılar bu madde ile artırılarak devam ettiriliyor. Türkiye Kürdistanı’nda da bu madde kapsamında dernek ve kurumlara dönük saldırılarda başlamış bulunuyor.
AKP iktidarı belediyelere kayyım atayarak Kürt halkının can bedeli ödediği kazanımları kayyım eliyle tasfiye etmeye başladı. Amed’te Kayapınar Belediyesi’ne atanan kayyum, Cegerxwîn Kültür Merkezi’nin tabelasını indirdi. Kürt şairlerinden Cegerxwîn’in isminin verildiği Kültür Merkezi’nin ismini “15 Temmuz Millet Kültür Merkezi” olarak değiştirileceğini açıkladı. Kayapınar Belediyesine atanan, kayyım İlçe Kaymakamı Mustafa Kılıç’ın, talimatıyla “Kompleksa Werzîşê Ya Amedê” olan tesisin ismi “Şehit Polis Halit Gülser Spor Kompleksi” olarak değiştirmişti. Kürtçe’ye tahammülsüzlük Kayapınar Belediyesi’ne bağlı çocukların Kürtçe eğitim gördüğü Zarokîstan Xalxalok’da da görüldü. Kreşte çalışan 14 öğretmen, 2 idareci ve 2 mutfak görevlisinin işine kayyımın talimatıyla son verilmişti. T. Kürdistanı’ndaki belediye kayyımlarının işten atmalar hariç, kurum ve kuruluşlara dönük bir dizi icraatları şu şekilde; Amed’de Roboskî şehitleri adına açılan Rojava Parkı’ndaki Roboski anıtının yıkılması Amed Belediyesi önünde bulunan Asur mitolojisinde “Lamassus” olarak isimlendirilen insan başlı aslan heykellerinin put denilerek parçalanması, Şair Ahmed Arif’in Amed Sur’daki büstünün sökülmesi, Ağrı’nın Doğubayazıt’ta Ehmedê Xanî Parkı’ndaki heykelinin ateşe verilmesi, Mardin’in Kızıltepe ilçesinde evinin önünde babası Ahmet Kaymaz ile birlikte 13 kurşun ile öldürülen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz adına, ilçede yaptırılan heykeli kaldırılarak yerine saat kulesi yapılması, Amed’de bulunan Mervani Parkı içindeki Mervani tarihini anlatan kabartmaların kaldırılması ve 2007 yılında yaşamını yitiren Kürt siyasetçi, eski milletvekili Orhan Doğan anısına Cizre’de yapılan anıtın yıkılması…
Bu saldırıların yeni olmadığı ve son olmayacağı aşikardır. Erdoğan’ın işçi sınıfının grev hakkını engelleyecek biçimde kararların çıkarılacağına işaret etmesi bunun bir örneğidir. Tüm bu saldırıların işçilerin, Kürtlerin, kadınların, gençlerin, LGBTİ’lerin mücadelelerinde bir yansıma bulacağı açıktır. Bu saldırılara karşı sokağın gücünü tüm örgütlenme kanallarını kullanarak örgütlenmek önemli bir görev olarak karşımızda durmaktadır.