H.Merkezi: Devletin iktidarını sürdürmek amacıyla toplumsal muhalefete karşı devreye soktuğu araçlardan biri olan EMASYA şu sıralar yeniden gündemde.
1997’de Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında imzalanan ve illerdeki askeri birliklerin sorumluluk bölgelerindeki olaylara talimat almaksızın doğrudan müdahale(Gezi eylemlerinde olduğu gibi(!)) etme yetkisi veren Emniyet Asayiş Yardım Protokolü (EMASYA) hükümet tarafından 2010’da yürürlükten kaldırılmıştı.
EMASYA Protokolü Mesut Yılmaz’ın Başbakan olduğu koalisyon hükümeti döneminde İçişleri Bakanlığı Müsteşarı ile Genelkurmay Başkanlığı arasında imzalanan ve içeriği kamuoyundan gizli tutulan bir protokoldü.
İl İdaresi Kanunu’ndan hareketle hazırlanıp kılıfına uydurulan protokol ile asayişe müessir olaylarda(toplumsal muhalefetin gelişmesi durumunda) vali devre dışı bırakılarak askerî makamların doğrudan müdahalesine imkân tanınıyordu. Buna göre, askerî makamlar ilan edilmemiş sıkıyönetim yetkilerini kullanabilir hale gelmişti.
EMASYA Ne İçeriyor?
Nisan ayında imzalanan 14 maddeden oluşan yeni protokole göre, askeri birlikler ancak valilerin yazılı ya da acil durumlar için sözlü çağrısı üzerine toplumsal olaylara müdahalede kullanılabilecek.
Protokole göre, illerdeki jandarma birlikleri, valilerin “daimi kuvveti” sayılarak, protokol dışında tutuldu.
Protokolün yasal dayanağını 5442 sayılı İl İdaresi Yasası ile 5 Mart 2012 tarihli, 2012/2930 sayılı Bakanlar Kurulu kararı oluşturdu.
Protokolün amacı şöyle açıklandı:
“Bir veya birden fazla ilde çıkan veya çıkabilecek ya da bir ilde çıkarak komşu illere sirayet eden veya etmesi muhtemel her türlü toplumsal olay ile terör olaylarında il valilerinin askeri birlik komutanlıklarından yardım talep etmesi üzerine, aynı veya farklı askeri birlik komutanlıklarından kuvvet tahsis edilmesi durumunda iller veya kuvvetler arasında işbirliği, koordinasyon, kuvvet kaydırılması ile emir komuta ilişkilerinin usul ve esaslarını belirlemektir.”
Komuta Valide Olacak
Protokole göre, valiler, askeri birlikten olaylara müdahale için gereken yardım talebini yazılı yapacak. Ancak gecikmesinde sakınca bulunan durumlarda sözlü yapılacak olan yardım talebi 24 saat içinde yazılı hale getirilip ilgili askeri birliğe gönderilecek. Askeri birliğin görevde kalış süresi askeri birlik komutanının görüşü alınarak vali tarafından belirlenecek. İçişleri Bakanı, bir veya birden çok ilde çıkan olayları kontrol, kuvvet kaydırması, emir komuta ilişkileri ve diğer hususların uygulanması için bir valiyi geçici olarak görevlendirecek.
Asker Ne Yapacak?
* Valinin isteği üzerine olayları önlemek veya müdahale etmek amacıyla gelen askeri kuvvetin müstakilen görevlendirilmesi durumunda, verilen görev askeri kuvvet tarafından kendi komutanının sorumluluğu altında onun emir ve talimatlarına göre yürütecek.
* Genel kolluk kuvvetleri ile yardıma gelen askeri kuvvet arasında işbirliği ve koordinasyon, yardıma gelen askeri birliğin komutanının da görüşü alınarak vali tarafından sağlanır. Askeri birliğin belirli görevleri genel kolluk kuvvetleri ile birlikte yapması halinde komuta, sevk ve idare askeri birliklerin en kıdemli komutanınca üstlenilecek.
AKP’nin Gelecek Korkusu
EMASYA devlet organlarına gerçekte kendini tehlikede hissettiği an olağanüstü yetkilerle müdahale yetkisi tanıyor. Protokole göre, böyle bir durumda devletin yasal meşru organları devre dışı bırakılabilecek. Bu durum demokratik hukuk devleti olarak sürekli biçimde servis edilen TC devletinin gerçek yapısı hakkında da fikir veriyor.
Balyoz harekât planında EMASYA’nın nasıl uygulanacağı ve Meclis’ten sıkıyönetim kararı çıkmaması halinde bile nasıl sıkıyönetim komutanı gibi yetkilerin kullanılacağı basına yansımıştı. Balyoz’da imzası bulunan Çetin Doğan, EMASYA Protokolü’nü imzalayan komutandı aynı zamanda. EMASYA eski haliyle askerin yetkilerini siviller aleyhine arttıran bir yapıya sahipti. Devletin çeşitli kademelerinde gücünü arttıran AKP, iktidarına tehdit olarak gördüğü komutanların büyük bir çoğunluğunu hapse attı. Böylece ifadesini AKP’de bulan “İslamcı Kemalist” klik, “laik Kemalist” kliğe karşı önemli bir etkinlik sağlamıştı.
Anlaşılan o ki AKP hükümeti rakip kliğin Taksim Gezi eylemleri ve benzeri toplumsal hareketliliği kullanarak kendisini devirmesinden çekiniyor. Bu yüzden askerin tüm yetkilerini kendi denetimi altına alıyor. Taksim Gezi eylemleri sırasında başbakan yardımcısı Bülent Arınç’ın “gerekirse orduyu göreve çağırırız” sözleri hala hafızalarımızda.
İşin ilginç yanı AKP’nin sivilleşme, demokratikleşme adı altında EMASYA’yı kaldırdığını duyurmasıydı. Yaşananlar hükümet olduğu günden bu yana AKP’nin bu ve benzer söylemleri devlet aygıtının içine daha fazla nüfuz etmek için kullandığını gösteriyor. Demokrasiden söz eden AKP bugün zindanları gazeteciler, akademisyenler, avukatlar ve siyasetçilerle doldurdu. Sivilleşemeye vurgu yapan AKP, Gezi eylemleri sırasında orduyu göreve çağırdı. Ortaya çıkan her gerçek, AKP’nin sistemle bir sorunu olmadığını, sistemin sürekliliğini sağlamak ve iktidarını korumak için tasfiye ettiği organların yerine benzerlerini inşa ettiğini gösteriyor.
Sivil EMASYA’da bunun bir örneği. Tıpkı DGM’lerin yerine onu aratmayan Özel Yetkili Mahkemelerin ve ardından “Özgürlük Hakimlikleri”nin kurulması gibi…
Öte yandan yapılan düzenlemenin askeri vesayetin yerini sivil vesayetin aldığı yönünde yorumların yapılması da AKP’yi rahatsız etmişe benziyor.
İmzalanan protokolün EMASYA’ya benzetilmesi İçişleri Bakanı Muammer Güler kızdırdı.
Değişikliğin, İl İdaresi Kanunu’nun 11. maddesinde bir düzenleme olduğunu belirten Güler: ‘O madde de yer alan unsurları yerine getirdik. Bu Türk Silahlı Kuvvetleri’nin iç güvenlikten tamamen çekilip, sınırların güvenliği, ülkenin savunması görevini yapması demektir. İç Güvenlik tamemen İçişleri Bakanlığı’nda ve illerde de valilerdedir’ dedi. Muammer Güler, Genelkurmay ile Bakanlığı arasında imzalanan prtokolün EMASYA’dan doğan boşluğu doldurmak için yapıldığını iddia etti.
Sivil EMESYA’ya ilişkin Genelkurmay Başkanlığı da bir açıklama yaptı. Açıklamada şöyle: “Protokol, bir veya birden fazla ilde çıkan veya çıkabilecek ya da bir ilde çıkarak komşu illere sirayet eden veya etmesi muhtemel her türlü toplumsal olay ile terör olaylarında il valilerinin askeri birlik komutanlarından yardım talep etmesi üzerine; askeri birlik komutanlıklarından kuvvet tahsis edilmesi durumunda iller ve kuvvetler arasında işbirliği, koordinasyon, kuvvet kaydırılması ile emir komuta ilişkilerini kapsamaktadır.”
2010’da EMASYA’yı kaldıran Başbakan, “güvenliğin amacı vatandaşı, bir şehri, bir bölgeyi baskı altına almak asla değildir…” diyordu. Taksim Gezi eylemleriyle geleceğe dair ciddi bir kaygıya giren AKP, yarınını garantiye almaya çalışıyor. Eylemlerin büyümesi karşısında askeri birlikleri devreye sokan AKP, en çokta tasfiye ettiği rakip klikten korkuyor. Zira devletin birçok kademesinde gücü azalsa da darbeci Kemalist klik hala ciddi bir güç. AKP bir taraftan toplumsal muhalefete karşı mevzilerini sağlamlaştırırken bu vesileyle birlikte komutanların kendisine karşı bir operasyon düzenleme ihtimaline karşıda hazırlık yapma çabasında. Artçı sarsıntıları devam eden 20 günlük Taksim Gezi depremi, AKP’nin halk muhalefeti karşısında ne kadar zayıf olduğunu gösterdi. Yaşananlar sokağa dökülen halkın karşısında hiçbir barikatın duramayacağını gösterdi.