GüncelManşet

“AKP darbesine yetmez ama evet”

İstanbul: Akademisyen, yazar ve sanatçıların içerisinde yer aldığı 70 kişinin imzasının olduğu “Darbe durduruldu, şimdi barış istiyoruz” başlıklı bir bildiri yayımladı. Yayınlanan bildiri ve yapılan konuşmalarda askeri darbe girişimine karşı konuşulurken sokağan çıkanlar demokrasi savunucuları ilan edilip AKP’ye ve OHAL’e pek değinilmedi.

Açıklama Cezayir toplantı salonunda “Darbe durduruldu, şimdi barış istiyoruz” başlığıyla yapılırken bildirinin sadece askeri darbenin engellemesi üzerinden ele alındığı görüldü.

Basın toplantısında imzacılardan Yıldız Önen, Ufuk Uras, Zeynep Tanbay, Şenol Karakaş ve Kelemet Çiğdem Türk yer aldı.

Bildiriyi okuyan Yıldız Önen, aşağıda imzası bulunanlar olaraktan “darbenin kitlelerin girişimiyle durdurulduğu bugünlerde, darbecilerin güçlendiği zemini ortadan tümüyle kaldırmak için” yeniden çözüm sürecine, barış sürecine, diyalog sürecine dönülmesi gerektiğini düşündüklerini belirtti.

Darbeyi hep beraber durduklarını ifade eden Önen, barışı da beraber kazanabileceklerini, özgürlüklerini de beraber genişletebileceklerini söyledi.

Önen son olarak, “Darbelere karşı omuz omuza duranlar, barış, demokrasi ve herkes için adalet taleplerinde de yan yana durmalıdır” diyerek metne imza atan isimleri açıkladı.

Daha sonra söz alan Şenol Karakaş, çok vahşi bir darbe girişiminin olduğunu ve buna karşı direnmiş olmanın çok önemli olduğunu ifade etti. Darbenin gerçekleşmemiş olmasının darbe girişimine karşı kararlı bir şekilde sokağa çıkan halkın engellediğini dile getiren Karakaş, demokrasi ve barışı da hep beraber getireceklerini belirtti.

Zeynep Tanbay: “Darbe girişiminin bir numaralı sorumlusu AKP’dir!”

Ardından konuşan Zeynep Tanbay, önemli bir konuya dikkat çekerek, darbelerin demokrasinin çürük olduğu yerlerde gerçekleştiğini ve bu ülkede de hiçbir zaman gerçek anlamda demokrasinin olmadığını vurguladı.

AKP’nin bu darbe girişiminin bir numaralı sorumlusu olduğunu ifade eden Tanbay, hükümetin Kürdistan’daki katliam ve yıkım politikaları, basına, emeğe, halka saldırıları, eylem özgürlüğünün çiğnenmesi, iç ve dış politikalar olmak üzere birçok şeyin durumun bu hale gelmesini sağladığını söyledi.

Uras: “Sokağa çıkanları gerici görenler darbenin bir parçalarıdırlar”

Daha sonra söz alan Ufuk Uras söze “demokrasi şehitleri”ni anarak başladı. Uras, darbe girişimi gecesi sokağa çıkanları itibarsızlaştırmaya çalışan, gerici gören bütün zihniyetlerin bu ve benzeri darbelerin bir parçası olduklarını iddia etti.

Son olarak konuşan Kelemet Çiğdem Türk, darbe girişimine halkın sokağa çıkarak tepki koymasının önemli olduğunu söyledi. Bundan sonra demokrasiyi ve barışı hep beraber getireceklerini ifade eden Türk, darbe girişiminde olduğu gibi bundan sonra da bütün partililerin birlikte hareket etmesi gerektiğini savundu. Devletin ilan ettiği 3 aylık OHAL’e kısa değinen Türk, “Kürt halkıyla empati yapmak gerekiyor, biraz da biz OHAL yaşayalım” dedi.

AKP’nin yaptığı darbeye değinilmedi

Konuşmalardan sonra basından soru istenirken sorulan “Hiç değinmemiş olduğunuz; sokağa çıkan halkın askerleri linç etmesi, kafa kesmesi, kemerle dövmesi vb. hakkında ne düşünüyorsunuz” soruldu. Bu soruya karşılık tepkisel cevaplar verilirken askerlerin de emre uymaması gerektiği ve fotoğrafa sadece buradan bakılmaması gerektiği fotoğrafın bütününde halka saldıran asker gerçekliğinin unutulmaması gerektiği söylendi.

Bu soruya cevap verirken gerilen imzacılar ikinci bir soru isteği almadan basın toplantısını hızlı bir şekilde bitirdiler.

Yapılan konuşmalarda görüldüğü gibi Zeynep Tanbay dışındaki imzacılar konuya sadece askeri bir darbe girişiminin engellenmiş olması olarak bakarak sokağa çıkan herkesi demokrasi savunucusu gibi gösterirken bu askeri darbe girişimini fırsat bilerek AKP’nin yaptığı darbeyi es geçtiler.

Sokağa çıkan halkın darbeyi engellediğini ve demokrasiyi savunduğunu iddia etmeleri tekbir sesleriyle, kafa kesen, linç gerçekleştiren, kendinden olmayana saldıranları görmezden geldiklerini açıklıyor.

Ufuk Uras’ın sokağa çıkan insanları itibarsızlaştırmaya çalışan, gerici görenleri darbenin bir parçası olarak nitelendirmesi kör bir bakış açısı olduğunu ve AKP’nin birebir yaptığı politikaların benzeri olduğunu hatırlatmakta fayda var. Geçmişten de bildiğimiz gibi sözde “solcu” Ufuk Uras da en ufak bir değişiklik yok.

Basın toplantısında AKP’nin aldığı 3 aylık OHAL kararına pek değinilmezken Çiğdem Türk’ün “Kürt halkıyla empati yapmak gerekiyor, biraz da biz OHAL yaşayalım” sözleri bu rahatlığın OHAL halini bilmemesinden kaynaklıdır. T. Kürdistanı’nda devletin OHAL’leriyle beraber halka yaptığı katliam, zulüm ve yıkımları anlaması ve hissetmesi için T. Kürdistanı’na gitmesini tavsiye ederiz.

Basın toplantısında konuya doğru yaklaşımı yapan tek kişi Zeynep Tanbay oldu. AKP’yi ve politikalarını eleştirerek durumun bu hale gelmesinin sorumlusunun AKP olduğunu belirtmesi ile beraber bu ülkede gerçekten demokrasinin hiçbir zaman gerçekleşmediğini vurguladı. Eksik yanları ile beraber doğruyu ve gerçeği konuşan tek kişi olmasını es geçmemeliyiz.

Zeynep Tanbay dışındakilerin AKP’nin yaptığı sivil darbenin en büyük kanıtı olan 3 aylık OHAL ilanına çok az ve yüzeysel değinmeleri, eleştiri gerçekleştirmemiş olmaları düşünce yapılarını ve politik taraflarını ortaya koyuyor.

Bunun adı “Yetmez ama Evet”çiliktir!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu