İstanbul: Pembe Hayat’ın öncülüğünde bu yıl 12.’si düzenlenen 20 Kasım Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Haftası programı bugün İstanbul’da Cezayir Büyük Toplantı Salonu’nda başladı.
20 Kasım Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Haftası’nın ilk günü ikinci oturumu “Transfeminizm, Trans Dışlayıcı Radikal Feminizm Seyri ve Eleştiri” oldu. Burçin Tetik ve Beren Azizi’nin konuşmacı olduğu oturumun moderasyonunu Şiddetsizlik Merkezi’nden Umut üstlendi.
“TERF’ler toksik erkekliğin argümanlarını kullanıyor”
Oturumun ilk konuşmacısı Burçin Tetik trans dışlayıcı radikal feministlerin on yıl içinde değişen söylemini değerlendirerek konuşmasına başladı.
TERF’lerin argümanlarına değinen Tetik, “Trans kadınların ’erkek’ ayrıcalıklarından faydalandığı iddiası çok korkunç bir argüman. Herkesin bir takım ayrıcalıkları var.
Bunu sadece ‘erkek’ ayrıcalığı olarak gündeme getirmek aslında ‘biz trans kadını kadın olarak kabul etmiyoruz’ demek” dedi.
Trans dışlayıcı argümanlara karşı geliştirilen söylemlere de dikkat çeken Tetik, “TERF’ler toksik erkekliğin argümanlarını kullanıyorlar. Bu argümanlarla politika yapamazsınız “ diyerek argümanları farklı anolojilerle bir arada değerlendirdi.
Tartışmanın eşitler arası bir şekilde yürümediğine dikkat çeken Tetik, “Trans kadın cinsiyetçi bir söylemde bulunduğunda onun ’kadınlığı’ düşüyor. Cis bir kadın aynı söylemde bulunduğunda sessiz kalınıyor. Trans dışlayıcı söylem bir insanın cinsiyetini düşürme hakkını nereden buluyor” dedi.
“Trans çocuklarla neden bu kadar uğraşıyorlar diye düşündüğümde, trans çocukların varlığının onların tezini çökerttiği sonucuna varıyorum. Sanırım bundan korkuyorlar.
Kendi kafasındaki sınırların yıkılmasından cis ne, trans ne bunun ayrımını yapamayacak olduklarından dolayı korktuklarını düşünüyorum” diyen Tetik sözlerine trans dışlayıcı söylemin akademideki durumunu aktararak son verdi.
“Eşitlenme ilk defa bu kadar çok gündemimizde”
Burçin Tetik’in ardından sözü alan Beren Azizi konuşmasına Beyaz Magazin’in bir kaydını göstererek başlandı.
Azizi, “Güç ilişkilerinin değiştiği ve vatandaşlık tanımının geliştiği günümüzde translarla eşitlenmek istemeyen bir kitle var” dedi ve Britanya’da “Cinsiyeti Tanımlama Kanunu”ndaki değişiklik yapılması sebeplerini aktardı.
Konuşmasına trans geçişine dair Türkiye’deki hukuki mevzuatla sürdüren Azizi, “teşvik ve denetimsizlik arasında geçen yılların ardından geriye korkunç bir kanun kaldı” dedi.
Trans çocukların hormon kullanım hakkına dair tartışmalara da değinen Azizi, “Hormon bloklayıcıları tıp onaylamadan da zaten trans çocuklar kullanıyordu. Tıp onay verince bir hak kazanılmış oldu.
Bu bloklayıcıları cis kadınlar da kullanıyordu, ihtiyaç olunca doktor yazıyordu bu ilaçları. Trans çocukların kullanımına izin verilince ne oldu, sadece eşitlenmiş olduk.
Koparılan bütün yaygara bu nedenle, trans dışlayıcı söylem trans olmanın teşvik edildiği ileri sürüyor yani yıllardan beri süren teşvik retoriği öne sürülüyor” dedi.
Azizi konuşmasına mücadelenin eşitlik temelinde verilmemesi durumunda ortaya çıkacak toplumsal formun neye benzeyeceğine dair örneklerle devam etti ve şunları söyledi: “Son 10 yıldır yeni bir şeyler oluyor. Eşitlenme ilk defa bu kadar çok gündemimizde.”
Oturum, konuşmacıların sorularının yanıtlanmasının ardından sona erdi. Etkinlik “Yeryüzünün Beden Hakikati: İnterseks” söyleşisi ile sürecek.