Gün bir bakışın esaretinde asiye dönüyor.
Amed sokaklarına düşen ışıltının
Cevherinde ne gizli bilinmez.
Yorumlana durur
Kimine güzel
Kimine berrak
Kimine acı
Kimine ihanet doludur.
Ama gün bir bakışın esaretinde, Amed’te asiye dönüyor.
Düş ışığıdır sokaklara sessizce inen. Ve her defasında günü uyandırıken bir vahdaniyet serüvenin başlangıcını müjdeler dar sokaklar. Çocukların tarafsız bakış ve düşleri sarıp sarmalarken zihinleri, günün devinimi kendini berrak ve doyumsuz bir esnemeye bırakıyor. Aslında düşlerin ekildiği, tava gelmiş bir topraktır Amed. Sokaklarına ilmek ilmek işlenen politik kaldırım taşları yenilere yol oluyor. Yağmur damlalarının toprağa, toprağın genzi yakan küsülü bir kokuya dönüşmesi ile gün Amed’te sarihliğe dönüyor.
Şairlerin ilham kaynağıdır doğadaki canlılığın ve cansızlığın her biçimi. Her biçim ile yeniden yaratılacaklarda yeni sözcükler gizlidir. Yeni sözcükler bulmak, yeni ifadelere tebessüm etmek ve yeninin her tonunu duyguyla muadele etmek, yaşama yeni bir bakış katar. Bu bakışların alımı, alenî hali ve imgel durumu ile gün Amed’te bir bakışın esaretinde asiye dönüyor.
14-19 Mayıs tarihleri arasında Amed ‘te Tüyap Kitap Fuarı gerçekleştirildi. Fuarın tarih aralığı aynı zamanda ülkemiz mücadele tarihinin mahir ellerinin direngenliğini de selamlıyor. Amed Zindanlarında resmi ideolojiyi teşhir tahtasına çivileyen, Ulusal Sorun hakkındaki programatik görüşleri ile ustalarına sadık kalan, gelişimin ana motorunu ve ülkemiz devriminin stratejik ve taktiksel formülasyonunu ortaya koyan Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya’nın resitali bugün ardılları tarafından söyleniyor.
Bila sond û ehd be em dê nav û Şanê de bidin jiyandin! (And Olsun ki adını şan olsun ki andını yaşatacağız)…
Kitap fuarında Umut Yayımcılık olarak standımızı açarak Kaypakkayanın kavga resitalini yayınlarımızla kitlelere taşımanın coşkusunu yaşadık.
Fuarın teknik aksaklıklarının ve ilk üçgün süren hava muhalefetinin dışında fuara ve standımıza olan ilgi oldukça güzeldi. Kaypakkaya yoldaşın katledilişinin 40. yılı vesilesiyle onun ideallaerini yaşatacak sözümüzü 4 metrelik pankart ile haykırdık. Kaypakkaya’nın resminin olduğu pankart Amed halkı tarafından ilgiyle karşılandı. Onu tanımak isteyenden onu tanıyana kadar birçok genç, yaşlı, kadın, erkek standımıza akın etti. Bunun etkisi ile yayın evimizden çıkmış olan Kaypakkaya’ya dair tüm kitaplar tükendi. Aynı zamanda geçen yıllardan standımıza gelenler bu yılda yayınlarımızdan ve sohbetimizden kaynaklanan memnuniyetlerini dile getirmek için ziyarette bulundular.
Kökleri topraklarda olan bir geleneğin yeşermeye mahkum olan dallarının tomurcukları, her zaman diridir. Bu dirilik geleceğin teminatı ve aynı zamanda umudun tohumudur. Düştüğü noktanın dönüşümünü etkileyen ve tavına can olan bir içeriğe sahiptir.
Standımızın Politik yapısı ve örgütlenme çalışmamız
Standımızın duruşu herşeyden önce politik olmak zorundaydı. Bu bağlamda sadece kitapların tanıtımı değil, süreç üzerine de derin sohbetler etmeyi, Kaypakkaya yoldaşı daha görünür kılıp tanıtmayı ve örgütlenme kapsamında geniş kitlelerle ilişkiler kurmayı hedefledik. Bu bağlamda ziyaretçilerimizi 19 Mayıs’ta Çorum’daki anma eylemine ve 25 Mayıs’ta Amed’te gerçekleştireceğimiz panele davet ettik. Davetlerimizin hemen hepsine olumlu yanıtlar aldık. Önemle değinilmesi gereken bir konuda Kaypakkaya yoldaşın tanıtım tarzıydı. Zira Kaypakkaya “Ser verip Sır vermeyen bir önder” olarak tanımlanıyordu genel olarak. Bunun gerçekliğinden bir kuşku yoktur. Ancak bu tanımlama salt başına bir idealizmi ifade etmekteydi. Kaypakkaya yoldaşın 90 gün süren işkencedeki direnişine yön veren bir bilinci ve bu bilinci bir çizgiye dönüştürdüğü özgün bir formasyonu vardı. Kaypakkaya’nın ortaya koyduğu tespitlerin tanıtılması ve farkının ortaya konulması yoldaşı tanıtmanın hakikî yanıydı. Bizde bu paralelde Kaypakkaya’yı tanıttık. Fuar içinde ayrıca BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ve BDP Amed Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’de standları ziyaret etti. Standımıza ziyarete geldiklerinde tüm arkadaşlara selam göndermeleri ve standımız önünde bekleyerek bizimle sohbet etmeleri de standımızın özgün yanının olduğunu birkez daha gösterdi. Bu çerçevede standımız aynı zamanda aydın ve yazarların da sohbetine ev sahipliği yaptı.
18 Mayıs’ta gerçekleşen Taksim eylemine yönelik polis saldırısı da fuarda büyük bir ilgiyle takip edildi. 19 Mayıs günü polisin saldırganlığına sövenlerden “bu direnişi bizimkiler kazanacak diyenlere” kadar bir çok kişi yaşananları konuşurken, Çorum’da devrilen jandarma barikatları ile Çorum’dan Amed’e tebessüm eden öfke tasavvuru kimi standlarda İşçi Köylü Ordusunun Erleri şarkılarına dönüştü. Belediyelere bağlı standlarda cevher dolu tarihi anlatan, ardılların kavga şiarlarını ifade eden ezgilerin çalınması önmeli bir yerde duruyor.
Öte yandan fuar boyunca standımıza olan ilgi sadece ziyaretlerle sınırlı değildi. Özellikle Gün TV gibi Türkiye Kürdistanı’na özgü kanalların Ulusal Hareketin girmiş olduğu süreç hakkında bizimle röportaj yapmaları önemli bir fırsattı. Röportajda gazetemizdeki politik sürece ilişkin tavrımız kapsamında Kaypakkaya yoldaşın ulusal soruna dair yaklaşımına da değinilerde bulunduk. Röportaj etkili olmuş olacak ki daha sonra Gün TV yayın yönetmeni özel olarak teşekkürlerini iletmek için bizimle görüştü.
Standımızda Barış ve müzakere sürecine ilişkin Amed halkının tavrımızı sorması ve bu konu hakkında saatlerce bıkmadan bizleri dinlemesi propaganda ve örgütlenme çalışmamızıın önemli bir yanını oluşturdu.
Fuar boyunca standımızda tanıtımlar ve sohbetlerin geneli kürtçe gerçekleştirildi. Bu oldukça önem arz eden bir nokta. Çünkü, kimlik ve anadil bağlamında bir “kutsal” bilincin oluştuğu bir kitle içinde çalışmaların hassasiyeti buraya odaklanmalıydı. Politik sohbetlerin kitap tanıtımlarının hemen tamamı kürtçe oldu.
Kürtçe kitaplara olan ilgide oldukça büyüktü. Kaypakkaya’nın Seçme yazılarının Kürtçe yayımlanması olumlanırken kitabın tükenişini izledik. İçerik olarak elimizde Kaypakkaya’nın bütün eserlerinin bulunmasına ve tanıtımın yapılmasına karşın Seçme yazıların ağırlıkta gitmesi bir paratoner misali çekiciliğinin yanını da bizlere gösterdi.
Bir başka görünür olan da kitapların Kürtçe olmadığından alınmayışıdır. Romanların Türkçe olması alımları etkilerken, bize kürtçe çevirilmesi yönlü öneriler geldi.
Fuar boyunca standımız ciddi bir sahiplenme ve politik atmosferi taşıdı. Bu taşıma bir taşınanın onurunu ve coşkusunu ifade ederken; bu ifade Katledilişinin 40. yılında Kaypakkaya yoldaşın ihtilalci çizgisini taşıyor. Onun tınısındaki resital kitlelerin ateşinde alazlanırken, yatağından savrulan öfkenin hedefine ulşamasındaki inanç, kararlılık ve bilinç olacak. Bu politik süreci Kaypakkaya’nın tarihsel koşullarından başlayıp günümüze kadar kuhul olan Kemalizm teşhirini, Ulusal soruna dair tespitlerini, ve ülkemiz devriminin stratejik ve taktiksel çizgisini yayınlarımızla anlatmaya devam edeceğiz.