Savaş alanında eğitimin gerçekleştirilmesi, bunun doğru temelde, sistemli ve sürekli bir duruma getirilmesi sorunun öneminin görülmesi ve doğru pratiğe uygulanması ile ilgilidir. Devrimci bir eğitim anlayışına sahip olunması, en başta gerekli ancak kesinlikle yeterli değildir. Çünkü savaş, özelde gerilla savaşı kendine has bir doğaya sahip olduğu gibi, onun bugünkü somut durumu ve ihtiyaçları da kendine özgü biçim ve içeriği bir ihtiyaç olarak açığa çıkartmaktadır.
İnsan yaşamının aynı zamanda onun eğitim sürecinin bir bütününü oluşturduğu bilinen bir durumdur.
Egemen sınıflar bu gerçekliğe uygun olarak sadece geniş halk yığınlarını şekillendirebilecekleri özel mekanizmalar (okul, ordu vb.) kurmakla kalmazlar aynı zamanda boşluk tanımamacasına halkın yaşamına etki edecek, onu kendi anlayışına göre şekillendirebileceği araçlar yaratırlar.
Böylece yaşamın bütününde bir eğitim sistematiği ortaya çıkar, ezen egemen sınıflar ezilenlerin bilincinde kendini yeniden üretir, varolan sömürüye dayalı üretim ilişkileri ezilenin bilincinde “meşru” zeminine oturur. Sıklıkla vurguladığımız egemen sınıfların düşünmeyen, sorgulamayan, yabancılaşmış bireyler yaratma çabası bu şekilde yaşam bulur; kendisi için ve kendisi gibi düşünen, sorgulayan ve tam da bu yüzden kendine, sınıfına yabancılaşmış bireyler!
Egemenler cephesinde durum buyken, bizim kendi eğitim sürecimizi daha bilinçli sürdürebilmemiz çok daha önemlidir. Çünkü bu sınıf mücadelesinin bir alanıdır. Egemen sınıfların binbir türlü çaba ve araçla körelttikleri sınıf bilincini yeniden üretebilmek, egemen sınıfların ideolojik saldırganlığına, sistematik bir karşı saldırı ile cevap verebilmek olmazsa olmazdır.
En iyi okul sınıf mücadelesidir
Bir devrimci için en iyi okul sınıf mücadelesi pratiğidir. Bu genel doğru savaş alanında kendi biçimini alır. Savaş, esas olarak da devrimci savaş, içine giren her insan için yeni bir dünyadır. Halk savaşı bir okuldur; kendinden önceki tüm alışkanlıkları reddeden, düşünce ve davranışa yeni bir şekil veren, tüm acımasızlığı ve sertliği ile kişiyi ellerinde şekillendiren, şekillenmeye zorlayan bir okul! Ve bu şekillenme çağrısına uyulmadığında ya savaş layıkıyla yürütülemeyecektir ya da savaş dışı kalınacaktır!
Peki, savaş alanında eğitim nasıl olacaktır ve onun görevleri nelerdir?
En başta gelen, eğitimin temelini oluşturacak nokta, ideolojik eğitimdir. Savaşımızın halk savaşı olduğu, bu anlamda savaşımızın bir sınıfın, proletaryanın öncülüğünde ezilen emekçi halkın savaşı olduğu bilince çıkarılmalıdır.
Devamla savaşımız bir sınıfın, yani proletaryanın dünya görüşüne sahiptir ve bu dünya görüşünün sistematik olarak kazandırılması eğitim sürecimizin esas amacıdır.
Bu konuda özellikle vurgulamamız gereken iki nokta bulunmaktadır; birincisi hiçbir dünya görüşü kendiliğinden kazanılmaz, aksine sistemleşmiş bir çabanın ve yoğunlaşmanın ürünüdür.
İkincisi proletaryanın dünya görüşünün yani MLM’nin kavranması ancak karşıtına yani burjuva ideolojiye, onun her türlü biçimine karşı mücadele içinde mümkün olabilir. Bu iki nokta ideolojik eğitimin sistematik, sürekli ve yaşamın her alanında sürmesi gerektiğini net bir biçimde göstermektedir.
Eğitimin politik karakteri
Eğitim anlayışımızın ikinci noktası onun politik karakteridir. Halk savaşı özelde gerilla savaşı, bir sınıfın iktidarını yaratma hedefiyle yürütülür. Bu anlamda eğitim anlayışımız iktidar hedefini net bir biçimde kazandırmalı, sınıf mücadelesine ve sınıf mücadelesi içindeki role dair bilinç açıcı olmalıdır. Bahsini ettiğimiz iktidar bilinci esas olarak demokratik halk iktidarının yaratılmasına dairdir. Bu sadece genel olarak bu hedefe sahip olmakla değil, gerilla savaşının bugünkü görevlerini bilince çıkarmakla mümkündür.
Kitle karşısındaki görevlerimizin kavranması ve yaratıcı bir şekilde uygulanması politikleşmenin kıstası olarak kavranmalıdır.
Üçüncü nokta eğitim anlayışımız örgüt bilincinin yaratılması hedefiyle ele alınmalıdır. Bu doğrultuda, KP ve halk ordusunun tarihsel olarak ortaya çıkışı, amaç ve görevleri yanında işleyiş ve çalışma tarzı konusunda bir kafa açıklığı ve şekilleniş yaratılmalıdır.
Bu yaşamın her anında örgütsel bir duruş gösterilmesi için kaçınılmazdır. Örgütün amaç ve görevleri, kültürel şekillenişi ve politik yaşamı, onu oluşturan bireylerin ele alışından bağımsız değildir. Örgüt ve birey diyalektik bir bütündür.
Bu bütünün sağlıklı işlemesi için güçlü bir örgüt bilincinin yaratılması gerekir. Diğer yandan genel olarak örgütsel şekillenişin yaratılması halk ordusunda özgün yanlar içerecektir. Çünkü halk ordusu esas olarak askeri bir örgüttür ve örgütsel eğitim de buna uygun olarak biçimlenmelidir.
Eğitimin askeri karakteri
Eğitim anlayışımızın uygulanmasında üzerinde duracağımız son nokta askeri eğitimdir. Askeri eğitimlerde, savaşın yürütülmesine dair genel ve sürece özgü ihtiyaçların karşılanmasının yanında, askeri şekillenişin yaşam ve düşünce tarzının yaratılması amaç edinilmelidir. Bu anlamda gerilla savaşının genel ilkelerinin teorik eğitiminin yanında, bunların savaş yasalarının kavranması ve somut bir pratiğe dönüşmesi hedefiyle hareket edilmelidir.
Belirttiğimiz tüm bu noktalar, biri diğerinden ayrılmayacak tarzda, ideolojik yanı esas alınarak sürdürülmelidir. Savaşın politik görevleri kavranmadan askeri görevlerini kavramak ve bu yönlü sonuç alıcı bir şekillenişe gitmek mümkün değildir.
Örgütsel şekilleniş dışında ortak bir ideolojik duruş mümkün değildir. Halk savaşı, rakibinin tüm askeri ve örgütsel üstünlüklerine karşı, örgütsüzün örgütlü, zayıfın güçlü, azın çok, basitin karmaşık olması sürecidir.
Savaşın genel karakteri, savaşçının karakterinde yansımasını bulur; örgütlenen, güçlenen, çoğalan ve üreten bir savaşçı kişiliği.
Eğitim sürecinin üzerinde durmamız gereken iki önemli niteliği onun devrimci ve kolektif olmasıdır.
Savaşa katılan her birey, kolektifin bir parçasıdır. Bu anlamda bireysel gelişim ancak kolektifin gelişim süreciyle paralel ve bütünleşmiş bir hal aldığında gerçekleşebilir. Bu, ortaklaşmış hedeflerle ve bütünleyici bir pratikle hareket etmek demektir.
Eğitim sürecinin devrimci niteliği ise onun var olanla uzlaşmaz ve var olanı aşacak tarzda hareket etmesidir.Nicelik birikimin yanında nitelik gelişimi esas alır! Bilinç ve eylemin bütünlüğünün yanı sıra onun sıçramalı gelişimini yaratmayı hedefler!
Savaşın eğitim süreci, ona katılan bireyin kendini inkar sürecidir. Ancak bu körce bir yıkım, bir hiçleşme süreci değildir. Aksine bu savaşın içinde kendini yeniden var etmeyi, bir olumlamayı yaratmanın başlıca gereğidir.
Savaşa ait olmayan her şey savaşın dışında bırakılmalıdır. Her türlü alışkanlık, ilişkilenme biçimi, yaşam alışkanlıkları, bakış açısı vb. aşıldığı oranda savaşçı olunabilir. Savaşçı bir kişiliğin yaratılması, kaba anlamda askeri alışkanlıkların kazanılması demek değildir. Çünkü savaşımız halk savaşıdır, devrimci bir savaştır ve devrimci bir ideolojinin rehberliğinde yürütülür. Savaşçının eğitim süreci, bu sürecin hedefi de savaşın bu karakterine uygun yürütülmelidir. (Dersim’den bir Partizan)