15 Eylül’de insanlık dışı yaşam koşullarını protesto ettikten sonra tutuklanan 3. havalimanı işçileri ve sendika yöneticileri tahliyelerinin ardından yaşadıkları süreci değerlendirdi.
İstanbul:İmzacıları arasında Partizan ve Yeni Demokrat Gençlik’in(YDG) de bulunduğu 3.Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu tarafından düzenlenen basın açıklamasına platform temsilcileri, sendikalar, tutuklanan inşaat işçileri ve HDP milletvekili Züleyha Gülüm de destek verdi.
Basın açıklamasında ilk olarak tutuklanan inşaat işçilerinden Baran konuştu. Baran konuşmasına 3. havalimanında ki çalışma şartlarını anlatarak başladı.
3. havalimanı inşaatı piramit inşaatı gibi
3. havalimanına Siverek’ten gelerek 2500 lira maaş vaadiyle işe girdiğini belirten Baran daha sonra kendilerine verilecek maaşın 1800 liraya indiğini söyledi. İşe girdikten sonra çalışma koşullarının ağırlığını fark ettiğini söyleyen Baran, “Yemek yemek için saatlerce kuyrukta bekliyorduk. 1 saatlik yemek molasının 50 dakikası sırada geçiyordu. Verilen yemekler ise zaten son kullanma tarihi geçmiş ürünlerdi. Yediğimiz yemeğin içinde ne vardı bilemiyorduk. Ben 1 aylık sürede 3 kere zehirlendim. Zehirlenip revire gidince,doktor Parol(ağrı kesici) verip taburcu ediyordu” dedi.
Önlem alınması gereken tehlikeli sahalarda ise hiçbir önlemin alınmadığını belirten Baran, “Ben yükseltilmiş tavan işi yapıyordum. Enerji odalarında çalışıyorduk. Normalde izinle çalışılması ve çalışırken enerjinin kesilmesi gereken yerler. Biz çalışmaya başladık, bir arkadaş fişi takmak için duvara dokununca akıma kapıldı. Arkadaş için tutanak dahi tutulmadı.” dedi.
Son zamanlarda ise çalışma saatlerinin 15 saate kadar çıkarıldığını belirten Baran, karanlıkta çalışmak zorunda kaldıklarını ve bu yüzden iş kazası geçirdiğini belirtti. Elinde 20 kglık bir panelle düştüğünü belirten Baran “Banada tutanak tutulmadı. İş güvenlik uzmanı olmayan kişiler formaliteden iş güvenlik uzmanı olarak gösteriliyordu” onlar da zaten işini yapmıyordu” dedi
Direniş gününü de anlatan Baran “Biz o sabah servis alanına gidince isyanın başladığını gördük. Olay günü milletvekili Züleyha Gülüm geldi.Biz orada ona sıkıntılarımızı anlattık. Orada aslında kimin geldiğinin önemi yok. Önemli olan birilerinin bizi dinlemeye gelmesi. Bizim orada milletvekiliyle fotoğraflarımız çekilmiş.” dedi. O fotoğraftan sonra kendisinin ters kelepçeyle gözaltına alındığını belirten Baran gözaltına alan polislerin milletvekiline küfür ettiklerini belirterek şiddet yoluyla ifadelerinin alındığını söyledi.
Tutuklandıktan sonra ise zulmün devam ettiğini belirten Baran 22 kişilik koğuşlarda 50-55 kişi kaldıklarını, kaldıkları koğuşlarda ise uyuşturucu satıcıları ile aynı yerde kalmak zorunda olduklarını anlattı.
İş cinayetleriyle ilgili konuşan Kırgın, 52 arkadaşımızın katledildiği söyleniyor ama bu asla doğru değildir. 400’dür, 500’dür. Verilen rakamlar yanlıştır, yalandır. Bu söz ettiğim rakamlar ise yalnızca işçi arkadaşlarımızın şahitlik ettiği ölümlerdir” dedi.
Baskılar bizi yıldıramayacak
İnşaat İşçileri Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi Özkan Özkanlı, tutuklanmalarına neden olan iddianamenin çelişkilerine dikkat çekti. İnşaat işçisi olduğunu belirten Özkanlı, “Benim babamda inşaat işçisi. 2016 yılında bir kaza geçirdi. TIR şoförüydü, işe üç gün önce başlamıştı. Orada arızalı, kaza yapmış kamyonları tamir ederek tekrar sahaya sürüyorlar. Çok tehlikeli bir şey. İşverenin yapmış olduğu eksiklikleri, canlarıyla, sakat kalarak bedelini ödüyor. Babam sakat kaldı. Daha önce kaza yapmış bir kamyon üstüne devrildi. Engelli durumuna düştü. Belki ucuz atlattı ama bunu canıyla ödeyen insanlar var” diye konuştu.
İş cinayetlerini protesto ettikleri için terörist olarak yaftalandıklarını söyleyen Özkanlı, “İşverenlerin gözünde sen bir makine parçasısın, rögarlardan çıkarsın, belki üstüne beton dökülebilir” dedi. İş cinayetlerine sessiz kalan İGA yöneticisi Kadir Samsunlu’nun işçilerin en küçük taleplerine bile cevap vermediğini bildirdi. Özkanlı, “Defalarca olsa çıkıp yine yaparım, Biz burada utanılacak bir şey yapmadık. Sendikacılar olarak bizi işçi arkadaşlarla birlikte yargılamanız onurlandırdı. Baskılar bizi hiçbir şekilde yıldıramayacak” diyerek dayanışma gösterenlere teşekkür etti.
DİSK Dev Yapı-İş Sendikası Genel Başkanı Özgür Karabulut ise”Herkes üzerine düşen görevi yaptı. Bizim görevimizdi o gün işçi arkadaşların yanında olmak. Mücadeleci sendikacıların göreviydi. Yarın olsa yine yapacağız. Çünkü ben de inşaat işçisiyim, aynı sorunları bende yaşıyorum.Devlet de görevini yaptı. Devletin görevi patronların yanında olmak,patronların çıkarı uğruna işçiye zulmetmekti bunu da yaptılar. Emniyetinden adliyesine kadar bunları yaşadık” şeklinde konuştu. İşçilerin avukatı Ekin Güneş Saygılı da yargılama sürecindeki hukuksuzluklara dikkat çekti.