TC başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, bugün (20 Şubat) Marmara Üniversitesi’ne gitti. Gerçi gün içerisinde Marmara Üniversitesi yakınlarından geçtiyseniz, genzinizi yakan gaz kokusundan “bir devlet büyüğünün” okulu ziyaret ettiğini anlamışsınızdır!
Ne de olsa artık “bir devlet büyüğünün” bir üniversiteye düzenlediği “ulvi ziyaret” sırasında devletin politikalarını protesto eden öğrencilerin ve okulun gaza boğulması bir “devlet geleneği” oldu!
Bozdağ’ın üniversiteye sebeb-i ziyareti üniversitenin Haydarpaşa Kampüsü’nde düzenlemiş olduğu “Hükümet Sistemi Arayışları ve Başkanlık Sistemi” konulu bir konferans… Oldukça ilginç bir konu!
Bozdağ da konuk sanatçı!
Bozdağ’ın ziyaretini protesto etmek isteyen Gençlik Muhalefeti, Kadıköy İskele’den kampüse yürüyüş başlattı. Yürüyüşün önü, polis tarafından kesildi ve öğrencilere 2 kez gaz ve coplu saldırıda bulunuldu polis tarafından.
“Üzülme! Sol da iktidar olabilir”
Kampüsün dışarısında “bir avuç kendini bilmez” gaza boğulurken, Bozdağ içeride “demokrasi” dersi veriyordu. Hem de ne ders!
Diyor ki Bozdağ, “Türkiye’de sol siyaset 1950’den bu yana iktidar olamadı”!
Derse devam ediyor:
“Bundan sonra olabilir mi? Parlamenter sistemi içinde benim inancım, kesinlikle bulamaz. Onlar düşünüyorlar ki ‘Başkanlık sistemi gelirse biz hiç olamayız’ diye düşünüyorlar!”
Ardından “Saçlarınız çok dökülüyorsa üzülmeyin! İlacımızı kullanın, sizin de saçlarınız yeniden çıksın” tadında bir reklam havasında ağzındaki baklayı çıkarıyor:
“Başkanlık sistemi gelirse, Türkiye’de solun da iktidar olma şansı var”!
Estirilen “demokrasi” rüzgarına kapılmayan herkes bunu çok iyi görebiliyor ki; en doğal hakların bile ciddi bir savaşım ve ısrar sonucu elde edildiği bir ülke burası!
Kim kanar bu sözlere bilinmez ama öğrencileri gaza boğan, KESK’e operasyon düzenleyerek yüzlerce kişiyi gözaltına alan, HDK’ye Karadeniz’de linç saldırıları örgütleyen (ki bunlar son hafta içerisinde gerçekleşen saldırılar bunlar) bir devlet düzeninde “sol”un başkanlık sistemi gibi bir yolla iktidara gelebileceği iddiası oldukça gülünç geliyor açıkçası. Ağlayan bebekleri şekerle susturma çabasına benzer ama bu çabanın masumiyetinden kilometrelerce fersah uzaklıkta bir niyetle söylenen sözler bunlar!
Bir ÖG okuru