Amerika’da bir ara seçim belki ilk kez bu kadar fazla heyecan uyandırdı ve yakından takip edildi. Uyanan heyecanı ciddiye almak biraz zor: Her ne kadar Trump’ın başkan seçildiği 2016 seçimlerinden sonra Demokratlar devamlı “yeni bir mavi dalga”[*] yakalama hevesi peşinde koştuysa da, tahmin edileceği gibi bu dalga yakalanamadı.
Trump karşıtları Temsilciler Meclisi’nde yeniden Demokrat çoğunluğun sağlanmış olmasını büyük bir zafer olarak sunuyor. Oysa her günü başka bir korkunç olayla (kimi skandal düzeyinde, kimi vaka-i adiye) geçen iki yıldan sonra Senato’da, eyaletler ve belediyeler seviyesinde bu kadar kuvvetli Cumhuriyetçi sonuçlar, seçmenlerin önemli bir bölümünün izlenen bu siyasetten—en hafifinden—çok da rahatsız olmadığını ortaya koyuyor.
Peki, 2017 Ocak’ındaki Kadın Yürüyüşü’nden, #MeToo hareketi kadınların artık cinsel şiddete isyan ettiğini ortaya koyduktan, daha geriye sararsak Black Lives Matter hareket olarak sönümlense de pek çok argümanını ana akım hale getirdikten ve Bernie Sanders’ın sosyalizmi kendisini ülkedeki en popüler politikacı koltuğuna oturttuktan sonra Demokratlar istedikleri dalgayı neden yakalayamıyor?
Büyük oranda, Cumhuriyetçilerle rekabet adına, kendi politik hatlarını hem sosyal hem finansal alanda muhafazakarlaştırmakta buldukları için. (Burada bir nefes alıp AKP’yle CHP’nin milliyetçilik yarıştırmasını düşünüyoruz.)
Oysa bu seçimin kazananı, kendini saklamayanlar, kendi politik çizgisinin platformunda seçime girenler oldu. Nedense (!) bu cesareti en çok gösterenler de kadınlar oldu; kadınlar, tarihte ilk defa Kongre’de bu kadar yüksek temsiliyet yakaladı.
Atladıklarımız kuşkusuz olacaktır ama bu isimlerin en çok öne çıkanlarından bir derleme yapalım dedik:
Alexandria Ocasio-Cortez, 29 yaşında Temsilciler Meclisi’ne seçilen en genç kadın. Latina kökenli Ocasio-Chavez, geçen yıla kadar barmaid olarak çalışıyordu (yani şu an, Meclis çalışmaları için taşınmak durumunda olduğu Washington DC’de yaşayacak bir apartmanın kirasını ödeyemeyecek durumda!). Ayrıca Ocasio-Chavez, seçime sosyalist bir platformla katıldı ve kazandı.
Sharice Davids Kongre seviyesinde seçim kazanan ilk Amerika yerlisi kadın. Seçime Kansas’ta, lezbiyen kimliğini de saklamadan girdi.
Ilhan Omar ve Rashida Tlaib, Kongre’ye seçilen ilk Müslüman kadınlar. Omar, Somalili göçmen bir aileden geliyor ve tarihteki ilk başörtülü Temsilci. Tlaib ise Filistin asıllı—bu, tek başına seçilmiş olmasını inanılmaz bir başarı yapıyor. Bunlar yalnızca federal seviyede “tarihin ilki” olan kadınlar. 6 Kasım’da pek çok eyalet ve şehir ilk kadın valilerini, belediye başkanlarını seçti. İlk kez eşcinsel olduğunu gizlemeden seçime giren bir aday vali seçildi. İkinci jenerasyon göçmenlerin, azınlıkların, sosyalistlerin her seviyede temsili arttı. Buna bir de seçim gecesi kazanamadığı halde “kazananlar”ı ekleyelim:
Stacey Abrams, Georgia’nın ilk siyah kadın valisi olamadı ama ev işçilerinin tüm eyalette kapı kapı dolaşarak yürüttükleri kampanya sokak örgütlenmesi sevenlerin yüreğine su serpti. Ev işçilerinin çoğunluğunun siyah ve göçmen olduğunu da belirtelim.
Christine Hallquist, Vermont’ta lise öğrencisi Müslüman çocukların uğradıkları ayrımcılığı anlattıkları rap performansı sonrasında seçime girmeye karar verdi.
Tarihin ilk trans kadın valisi olmaya talip olan Hallquist gerekli oyu alamadı, ama trans hakları ve ırk adaleti platformundan seçim süreci boyunca taviz vermedi.
[*] Demokrat Parti mavi, Cumhuriyetçi Parti kırmızı renkle temsil ediliyor. Yani adı çok geçen ‘mavi dalga’ Demokrat Parti’nin (hayali) yükselişine gönderme yapıyor.Kaynak: Çatlak Zemin. 9 Kasım 2018