Makaleler

Kitlelerin sorunlarını biliyor muyuz?

Sınıf mücadelesinde komünist partisinin kitlelerle buluşmasında, kararların benimsemesinde proleter devrimcilerin önemli bir yeri vardır. O halde nasıl yapılmalıdır ki, geniş halk yığınları sınıf mücadelesinde devrimci savaşa seferber edilebilsin, emperyalizmi ve komprador kapitalizmi yıkabilsin ve halk iktidarını kurabilsin.

Devrimin temel ve baş meselesi olan bu soruna önem vermeyen bir proleter devrimci, görevini tam olarak yerine getirmiyor demektir.

Eğer bir proleter devrimci, bu meseleyi kavrıyor, devrim mücadelesinin her ne şekilde olursa olsun ülkenin dört bir yanına yayılması için var gücüyle çalışmak istiyorsa emekçi halk yığınlarının günlük yaşamda karşılaştığı zorlukları görmezden gelmemeli, onların bu tür sorunlarıyla ilgilenmelidir.

“Devrim kitlelerin eseridir” doğru önermesinde hareketle çalışma yürütmeden, kitleler harekete geçirilmeden, örgütlendirilip savaştırılmadan ne devrim ne de başka bir şey yapılabilir! Çünkü baskı altında, zor ve sıkıntı içinde olan, ezilen ve sömürülen, yoksul bir hayat yaşayan onlardır. Dolayısıyla, örgütlenmesi ve savaşması gereken de onlardır.

İyi ama, bu nasıl olacak? İşte cevaplanması gereken asıl soru da budur. Lakin, iş bu sorunun cevaplanmasıyla kalmıyor. Yani kitleleri örgütleyip sınıf mücadelesine katmakla bitmiyor. Pek çok pratik örgütlemek gerekiyor.

Kitlelerin güncel, yaşamsal sorunlarına ilgi gösterilir, çözümler üretilirse devrime ilgi duymaları, bu uğurda savaşmaları da sağlanmış olur. Ama böyle yapılmaz, salt “devrimci” taleplerle gidilir, onların imkan ve olanakları tek taraflı kullanılır, sorunları ile ilgilenilmezse bir adım dahi ileri gidilmez. Tersi durumda da devrimci taleplerle gidilmez, salt güncel taleplerle ilgilenilirse yine bir adım ileri gidilmez. Yani sol ve sağ sekterizme düşülmeden, güncel ve devrimci talepler diyalektiği ile hareket edilmelidir.

Bir şeye daha dikkat edilmelidir: O da, kitlelerin araç değil, devrimin tayin edici unsurları olduğudur. Ülkemizde sol sekter küçük burjuva devrimciler kitleleri araç gibi görürler. Onlara “… sayıda dergi satarım” ya da “güç olursam barındırırım” düşüncesi ile gider, dertleri ile sıkıntıları ilgilenmez, ilgilenirse çözüm bulmaz, kendi kaderleri ile baş başa bırakır. Demek ki kitlelere önderlik edilecekse kitlelerin zorluklarını, sıkıntılarını, istek ve arzularını bilmek, anlamak bunun için de sıkı ilişki içinde olmak gerekir. Kitlelerden “ayda bir gelmeyin” biçiminde gelen eleştiri bu manada anlamlı ve ders vericidir.

Köylere gerillanın yiyecek, giyecek vb. ihtiyaçlarını karşılamak ya da savaşçı kazanmak için gitmesi, hep bu işlerle uğraşmak, köylülerin günlük yaşamda karşılaştıkları sorunlarla uğraşmamak, onların bütün sorunları ile ilgilenmemek, gönüllü desteğini almamak anlamına gelir.

Oysa köylülerin günlük yaşamda karşılaştıkları birçok sorun vardır. Mesela mevsimlik işlerde çalışmak, diyardan diyara göçebe hayat yaşamak ya da tüccara, tefeciye, bankere yüksek faizlerle borçlanmak, toprağını araç ve gereçlerini kaptırmak, toplu şekilde hapse atılmak gibi… Sadece gerillanın ihtiyaçlarını karşılamak, savaşçı sayısını artırmak vb için gitmek, imkan ve olanaklarını seçerken yardım etmelerini istemek, çelişkileri sıkıntılarıyla ilgilenmemek, çözümler sunmamak proleter devrimcinin işi olamaz!

Aynı şekilde şehirlerde (ki buralardaki sorunlar daha karmaşık ve devasa boyuttadır) “Kentsel Dönüşüm” adı altında devreye sokulan yıkımlar, yüksek kira fiyatları, sağlıklı ya da yeterli su kullanamamak, sağlık olanaklarından yeterince yararlanamamak, eğitim eşitsizliği; okulların yetersizliği, sınıfların kalabalığı, çeşitli adlar altında para almanın sistemli hale gelmişliği, uyuşturucu, fuhuş, kumar, çeteleşme, hırsızlık, kadına uygulanan şiddet, taciz emekçi kitleleri yakından ilgilendirmektedir.

Yukarda bahsi edilen sorunlar emekçi semtlerinde yaşayan kitlelerin ortak sorunlarıdır. Bu sorunlar etrafında yürütülecek çalışma elbette demokratik zeminde haklara sahip çıkmak, onları gasp eden devlete karşı mücadele etmek biçiminde örgütlenmek doğru olandır.

Kitlelerin güncel sorunlarıyla ilgilenmek!

Bilinmelidir ki, halk kitleleri daha çok yaşadığı sorunlara ve onların çözülmesine odaklanır. Demek oluyor ki halk kitlelerinin güncel sorunlarıyla ilgilenmemek, zorlukları aşmaları yönünde çözümler sunmamak, devrim ordusunu örgütleyememek anlamına gelir.

Günlük yaşamda karşılaştıkları zorluklarla ilgilenirken, çözüm yolları bulurken bununla yetinmemeli, kaynağına inilmeli, hayatın her alanında halkı kuşatan, yaşamlarını zehir eden, ser sefil bir hayat yaşamalarını reva gören komprador burjuva sınıf ve ağa babalarıyla emperyalizmin olduğu anlatılmalı, sorunların yaratıcısının bu güçler olduğu gösterilmelidir.

Proleter devrimciler ne zaman ki halk kitlelerin günlük yaşamda karşılaştıkları sorunlarla ilgilenmiş, o zaman çalışmalar daha verimli olmuş, proletarya partisi gelişip güçlenmiştir. Bu, tarihine bakıldığı zaman rahatlıkla görülebilir. Mesela birinci örgütsel yenilgiden sonra geride kalan az sayıda kadroların örgütleyici çalışması sonucu Proletarya Partisi kısa zamanda toparlandı.

Burada ilk döneminde işçi havzalarına, emekçi semtlerine, gençlik içine, köylük bölgelere dağılmış, oralarda çalışma yürütmüş ya da bu perspektifi benimsemiş az sayıda kadronun olduğunu belirtmek gerekir.

Hakim sınıfların girdikleri ekonomik ve siyasi krizin emekçi halk sınıflarını sefil düşürmesi, kır yoksullarını şehirlere itmesi geçim ve konut sorununu gündemin ön sıralarına taşıdı, aynı şekilde öğrenci gençliğin öğrenim ve barınma sorununu da şehirlere taşıdı.

Proleter devrimciler kitlelerin geçim ve barınma sorunları ile uğraştı, çözüm yolları buldu, zorlukları aşmalarını sağladı ve hayatlarını kolaylaştırmalarını sağladı.

Mesela 1970’lerde halkın bazı temel ihtiyaçlarını karşılamak için yardımlaşma ve dayanışma ya da kooperatifler kurulmuştur. Barınma için gecekondu yapımı, yol, su, elektrik, ulaşım gibi sorunlar el birliği ile yapılmış, çözüme kavuşturulmuştur. Yıkımlara karşı kitlelerle birlikte mücadele edilmiş, güçlü direnişler sergilenmiş, kazanımlar elde edilmiştir.

Tüm bu çalışmalar devrimcilerin hayatlarını onların çıkarları için ortaya koyduğunu göstermiş, sevgi sempatisini kazanmış, devrimci düşünceleri benimsemesini, siyasal bir kimlik edinmesini sağlamıştır.

Bu çalışmalar sayesinde hem Proletarya Partisi toparlandı, büyüdü hem kitle ilişkisi yaratıldı hem de nitelikli kadro yetiştirildi. O halde bir proleter devrimciyi şekillendiren ve nitelikli hale getiren günlük çalışmaların kendisidir diyebiliriz.

Çünkü günlük çalışmalar içinde proleter devrimci zorluklara karşı koymasını, çözüm yolları bulmasını, inisiyatifli davranmasını öğrenir.

Zorluklardan kaçıp bahaneler üretmek yerine çözüm iradesini göstermeyi öğrenir. Zor ve yaratıcı çalışma koşullarını yaşayan, iş disiplinini edinen proleter devrimci, bürokratizme, statükoculuğa, liberalliğe kapılmaz. PP’nin görüşleriyle her zaman herhangi bir alana gitmeye, orada çalışmalara sıfırdan başlamaya hazır hale gelir,  hazırcılığa, kolaycılığa kaçmaz.

Şu halde devrim ateşini ülkenin dört bir yanına yayacak bir proleter devrimci profiline sahip olmak gerekir. Kitlelerin yaşam zorluklarıyla ilgilenmek, güncel, acil sorunlarına çözümler bulmak, umut, sevinç, güç aşılamak, devrimci taleplerle onların güncel taleplerini birleştirmek, devrim isteğiyle mücadeleye seferber olmasını sağlamak gerekir.

Proletarya Partisi’nin kitlelerle buluşması, kazanımlarının benimsenmesi bir proleter devrimcinin çalışma azmine, kararlılığına, sorunları çözme iradesi göstermesine bağlıdır.

Bu niteliklerle donanmış bir proleter devrimcinin, kitlelerle bağ kurmaması, onların sevgi sempatisini kazanmaması ve Proletarya Partisi’ni güçlendirmemesi düşünülemez! Tüm mesele halk kitlelerinin güncel, acil talepleriyle devrimci talepleri birleştirme iradesini gösterip, gösterememedir.

(Bir Partizan)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu