Güncel

Dünya Engelli Günü Şovları

Dünyada günde 1800 işçi hayatını kaybediyor, yaralanıyor ya da sakat kalıyor. Sömürge ve yarı-sömürge ülkelerde engellilerin % 98’i okula gitmiyor. Okur-yazar oranı % 6, kadınlarda % 1. Engellilerin % 2’si bakım ve iyileştirme hizmetine ulaşabiliyor. SADECE % 2’si. 20 milyon insanın tekerlekli sandalyeye ihtiyacı var. Zihinsel özürlülerin % 90’ı çocukluklarında cinsel tacize uğruyor. Engelli çocukların şiddete maruz kalma oranı, engelli olmayan çocuklara kıyasla 7 kat daha fazla. Dünya çapında engellilerin % 80’i yoksulluk sınırının altında yaşıyor.

Engellilerin % 80’i önlenebilir engelli. Yani kötü beslenme ve hastalıklardan oluşuyor. Körlüklerin % 70’i, sağırlıkların % 50’si önlenebilir ya da tedavi edilebilir hastalıkların sonucu. Tüm bunlara bir de egemenlerin çıkarları nedeniyle yapılan çatışma ve savaşlarda sakatlanan insanları eklersek engellilerin % 80’inden fazlasının sistemden kaynaklandığını, çok azının genetik vb. doğal sebeplerden veya şimdilik engellenemez sebeplerden olduğunu söylemek mümkündür.

Sistem Engelli ve Engel Yaratır

Sistemin insanın ve artı-değer sömürüsüne olanak veren işgücü kaynağı olmanın ötesinde bir anlamı yoktur. Ayrıca sistem, bu işgücü kaynağının, artı-değer sömürüsü bakımından en verimli olanını seçer. Ve tabii ki, kârı gerçekleştirilebilir olduğu sürece. Yaratılmasında en asgari katkısının olduğu bu işgücünü, yeniden üretim sürecinden veya savaşlar, kazalar gibi diğer toplumsal kötülükleriyle bir şekilde daha az verimli ya da tümden üretemez hale geldiğinde ise, artık insanın bir değeri kalmamıştır. Engellilerin, önce büyük ölçüde varlıklarının, sonra da, yaşadıkları sorunların temelinde, işte bu sistem gerçekliği vardır. Bu nedenle milyonlarca engelli insan toplumdan dışlanır. Hem acınılır, hem aşağılanır, hem de yok sayılırlar. Önce toplumsal üretime katılımları sınırlanır, sonra da toplumsal yaşama katılımları. Okul, sinema, tiyatro, hastane, devlete ait hizmet binaları gibi tüm insanların sosyalleşme alanlarına ait tüm binaların mimarileri, yollar, parklar, ulaşım araçları ve insanları bir araya getiren, bir araya geldikleri diğer bütün her şey engellilerin yararlanabileceği şekilde düzenlenmez. Bir engellinin eğitimi kendi bireysel çabasına, sağlık sorunları parasının olup olmadığına kalmıştır. Sistem % 80’inden fazlasının engelli hale gelmesinden bizzat sorumlu olduğu bu insanların durumunu da kâr elde etmenin bir yolu olarak görür. Engellilerin yaşamını kolaylaştıracak her türlü alet, eğitimi, sağlığı, özel olarak bakımı vb.leri ile engelli insanlar kapitalizm için bir gelir kaynağı olmuşlardır. Devletin bir engellinin diğer tüm vatandaşların sahip olduğu, tüm hakları kullanmasını, sosyal alanları, araçları kullanabilmesini, her insan gibi sosyalleşebilmesi için gerekli tüm önlemleri almasını, binalardan yollara kadar her şeyde engellilerin kullanımını da düşünerek planlamalar yapması gerekirken mevcut sistemde devlet için engellilere yönelik her şey bir “lütuf”tur.

Türkiye’de Engelli Olmak

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Yaşlı ve Özürlüler Müdürlüğü’nün 10 yıl önce, 2002’de yaptığı araştırmada Türkiye’de 8.5 milyon engelli insanımızın olduğu kayıt altına alınmıştır. Bu çalışmanın ne kadar gerçekliği yansıttığı bir tarafa, o günden sonra bir daha yenilenmemesi bile yaklaşımın sorunlu olduğunu ortaya koymada yeterli. Hem belirtelim ki T. Kürdistanı’nda engellilerin büyük bölümü de savaş nedeniyle engelli olmuş insanlar. Hemen belirtelim, bu 8.5 milyon insanımızın % 90’ına evde bakılıyor. Yani toplum içine karışmaları, sosyalleşmeleri söz konusu değil.

8.5 milyon insanımızın sorunlarına karşı kör-sağır-dilsiz olan devlet, onları sadece 16 Mayıs Sakatlar Haftası’nda ya da 3 Aralık’taki Engelliler Günü’nde hatırlıyor. Bu hatırlamalarda gerçek anlamda sorunlara çözüm arama anlamında değil, göstermelik birkaç etkinlik, siyasilerin şovlarına dönüşen birkaç tören ve demecin ötesine geçmiyor. Engellilerin sorunlarını ele alan ve gelecek yıl aynı nakaratları tekrarlayacak 1-2 panel düzenleyerek, birkaç “hayırsever”in tekerlekli sandalye bağışlama törenini Engelliler Günü’ne denk getirerek, Engelliler Günü bu insanlarımızın sorunlarına çözüm arandığı bir gün olmaktan çıkarılıp bu tür şovlarla aşağılandığı günler olarak geçirmektir.

Her hükümet döneminde yapılan bu şovlar ve lütuf mahiyetinde sunulan hak kırıntıları AKP döneminde de devam etti. Hatta AKP herkes için normal olarak kabul edilen milletvekili olma hakkını bir görme engelli vatandaşı milletvekili yaparak bu durumu her defasında bir lütuf olarak gösterdi. Hem de engellilerin sahip olduğu oy potansiyeline ulaşmanın bir aracı olarak bu durumu yaptığı şovlarla besledi. Bir engelliyi milletvekili yaparak engellilere ve onların ailelerine “engellilerin dostu” mesajı veren AKP gerçekte halkın engelli maaşı dediği, devletin 2022 sayılı yasa gereği vermekle hükümlü olduğu sosyal yardımı vermemek için engellilerin rapor derecelerini düşüren yönetmeliği 2006’da çıkararak engelli birçok insanın maaşına el koyarak kimin dostu olduğunu göstermiştir.

Yine AKP, zihinsel engellilerin eğitim sürelerine kısıtlama getirmiş, işitme engellilerin işitme cihazı alımında devletin katkısını aşağı çekmiş ve alım süresini uzatmıştır. Böylece zihinsel engelli ve işitme engelli çocukların eğitim almasını zorlaştırmış, engellemiştir. 8.5 engelli insanımızın sorunları ailelerin sorunları il birlikte bu toplumda önemli bir yer tutmaktadır. Ne AKP hükümeti ne de başka bir hükümet bu sorunların çözümünü sağlamak için en küçük bir adım atmak niyetinde değildir. Olsalardı, sakatlığın tespitinde Dünya Sağlık Örgütü’nün kriterlerinin yasalaştırılması, Muhtaçlık Yasası’nın ivedilikle değiştirilmesi, engellilerin kapısına haciz memurlarının dayanmasına yol açan borçların iptal edilmesi, devletin bakıma muhtaç tüm yurttaşlarına ücretsiz bakım hizmeti sunması, engelliye bakan yakınlarının eğitilmesi ve sigortalı hale getirilmesi, bankaların ve noterlerin yasal düzenlemeye rağmen görme engelli bireylerden iki tanık istemeleri zulmüne son verilmesi gibi, en demokratik taleplerine cevap verirlerdi. Onlara bu adımları attırmak sadece engelli sorunlarını daha çok gündeme taşıyarak daha çok örgütlenerek ve daha çok mücadele ederek sağlanabilir. (Bir okur)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu