Çiçekler bile gözaltında oğul
Bir haber vermedin oğul
Nerdesin nasılsın simdi
Bir selam salmadın oğul
Sesini özledim simdi
Ah simdi nerdesin
Hangi diyardasın
Dağlar küsmüş sesime oğul
Yolunu gözlerim simdi
H. Merkezi:Durgun yüreklerin içi şimdi daha fazla anlam yüklü. Acı kemirir olmuş zihni; tarifi imkânsız duygular bütünlük kazanıyor. Duygunun tek anlaşılan yönü ise tarihi suretlere yansımasından ibaret. Sadece 400 hafta değil, yılları dolduran bir akıntıda giz tutmuş acı; çıkarıp atmak imkânsız ise bastırmak nafile ; gülüş yok öfke ebedi. Sözlerin anlamsızlaştığı, suretlerin biraz merak, biraz acı, biraz öfke, biraz telaş, biraz yorgunluk, biraz da düşünce, kazanmasıdır cumartesi annesi olmak. tarifsiz, çaresiz bir acıyı ebediyen taşımaktır.
O yürek artık tohum tutmaz. Tek bir tohum taşır. Bu tohumun adı öfke. Filizlenip alanları mesken eyleyen hesap soran bir filize durmuş; şimdi ise çiçek verir.
Analar haykırır çiçekler dahi gözaltında oğul direnir, susmaz arar sorar bu acıyı kaybedenlere yaşatmak için.
Cumartesi eylemlerinin 400. Haftasında Cemil Kırbayır’ın abisi Mikail Kırbayır seslenirken akıllara ilk gelen Berfo ana oluyor. “Cemil’imi bulacağım katillerinden hesap soracağım” deyişi kulakları çınlatıyor.
“Kardeşimin kaybedilmesinden bu yana işgaller oldu, hükümetler kuruldu, diktatörlerin heykelleri yıkıldı, ülkemizde 10 hükümet, 6 başbakan, 3 cumhurbaşkanı, 17 içişleri bakanı ve 16 adalet bakanı değişti. Ancak hala kardeşimin mezarı yok. Biz adalet, vicdan ve ahlak arıyoruz. Adalet arıyoruz çünkü yakınlarımız gözlerimizin önünde alındı ve kaybedildi, vicdan arıyoruz çünkü, kaybedilen yakınlarımızın hiçbir suçu yoktu, ahlak arıyoruz çünkü kaybedilen yakınlarımızın cesedi yok” diyen Mikail Kırbayır, bir acının, bir öfkenin tasavvurunu çizdi.
Gazeteci Ferhat Tepe’nin annesi Zübeyde Tepe ise, başbakana seslenerek “400 haftadır burada direniyoruz direnmeye de devam edeceğiz, Galatasaray önü tarih oldu. Biz buradayız ama katiller yok onlar nerede yakınlarımızın katillerini istiyoruz, onların peşindeyiz” diyerek mücadelelerinin hedefini ifade etti.
Siz merak etmeyin biz buradayız
400 haftadır Galatasaray Lisesi’önünü mesken eyleyen analardan Hanife Yıldız bir kez daha ifadeleriyle vicdanlara seslendi. Konuşmalarıyla gözyaşı kanallarını açarak gözyaşının anlam yüklü serüvenini anlattı. Kaybedilenlere seslenerek “Siz merak etmeyin biz buradayız” dedi.
400 haftadır buradayız
Fehmi tosun’un eşi hanım tosun ise “ 400 haftadır buradayız her şeyi söyledik, kardeşlerimizi, eşlerimizi, çocuklarımızı bulacağız. Failler bulunsun katiller yargılansın” dedi.
8 aydır DNA testi sonuçları açıklanmadı
Seyhan Doğan’ın kardeşi Hazni Doğan, anne ve babasının kardeşinin mezarına sarılamadan hayata veda ettiğini belirterek “Geçtiğimiz şubat ayında kendi ellerimizle yaptığımız aramada, 11 kişiye ait kemikler bulduk. Tam bir vahşet cesetleri kuyuya atıp yakmışlar. Şimdi ise biz yeni bir işkence çekiyoruz. 8 aydır DNA testinin sonuçlarını bekliyoruz” dedi.
Erdoğan listenin başında
Kenan Bilgin’in abisi İrfan Bilgin, kaybedenler listesinin başına Recep Tayyip Erdoğan’ı da eklediğini söyleyerek, “Başbakandan bir beklentim yok. Ben halklara, namuslu, vicdanlı insanlara, demokratik kitle örgütlerine, siyasi partilere sesleniyorum. Bu işin peşini bırakmayalım. Katilleri ancak halk yargılayacaktır” dedi.
12 Eylül tiyatrosu
Nurettin Yedigöl’ün kardeşi Muzaffer Yedigöl’de, kardeşinin 31 yıldır kayıp olduğunu hatırlatarak, 12 Eylül yargılamasının bir tiyatro olduğunu söyledi.
Kemiklerimiz nerede?
Hasan Karakoç, sessiz kalmanın, suç ortaklığı olduğunu söyleyerek, “Farkında mısın? Kaybettiklerimizin canlı bedenleri için değil, artık kemikleri için buradayız” diyerek “Bu kemiklere ne yaptınız?” diye sordu.
Vejdin Avcıl’ın abisi Behçet Avcıl’da, kardeşinin kemiklerini toplu mezardan çıkarıldığını, DNA testi ile kimliğinin belirlendiğini ancak hala cenazenin teslim edilmediğini aktardı.
Hasan Ocak’ın annesi Emine Ocak ise Zazaca olarak yaptığı konuşmasında Galatasaray’da oturmaya devam edeceklerini söyleyerek “Bütün mezarlarımızı buluncaya kadar vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Hesap soruncaya kadar vazgeçmeyiz
Hayrettin Eren’in abisi Faruk Eren, Hasan Ocak’ın kaybedilmesinin bir milat olduğunu ve bu mücadelenin başlamasında önemli bir etken olduğunu vurgulayarak “ kardeşim 32 yıldır kayıp, o idealleri için mücadele ediyordu bu yüzden kaybedildi. Hesap soruluncaya kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Asla vazgeçmeyeceği, asla affetmeyeceğiz”
Kayıp yakınlarının konuşmasının ardından İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına açıklamayı Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak yaptı. “Kaybettiğimiz sevdiklerimiz bilinmesin, duyulmasın, unutulsun isteniyor” diyen Ocak, “Sarılmayan yaraların, tutulmayan yasaların, geçmişi bugüne taşıdığını bilmiyorlar” dedi.
“Kayıplarımızın akıbetlerini açıklayın, faillerini yargılayın. Yalnız yönetenlere değil, 400 haftadır bu meydandan siyasetçilere, savcılara, basın mensuplarına, akademi dünyasına da sesleniyoruz: muktedirlerin gücüne boyun eğmeyin.” Diyen ocak Hayrettin Eren’in dosyasını açıkladı.
401. hafta yine buradayız…