İstanbul: Aralarında Halkların Demokratik Kongresi’nin de bulunduğu Cezaevleri İzleme Koordinasyonu (CİK) 43’üncü gününe giren süresiz dönüşümsüz açlık grevlerine dikkat çekmek için bugün (24 Ekim) bir basın toplantısı düzenledi.
Bugün Cezayir toplantı salonunda toplantı düzenleyen Cezaevleri İzleme Koordinasyonu, 12 Eylül’de hapishanelerde başlayan, bine yakın tutsağın katıldığı ve 43’üncü gününe giren süresiz dönüşümsüz açlık grevlerine dikkat çekti.
Açlık grevindeki eylemcilerin ailelerinin de katıldığı toplantıda salona, “Süresiz dönüşümsüz açlık grevleri 43’üncü gününde cezaevlerinde ölüm değil çözüm” pankartı asıldı.
“Açlık grevleri intihar eylemi değil protestodur”
İlk olarak açıklama yapan İHD İstanbul Şube Başkanı Ümit Efe, 1980 yılından bugüne kadar hapishanelerde açlık grevleri ve ölüm oruçları sonucunda 144 insanın yaşamını yitirdiğini hatırlattı.
Efe, “43’üncü gününe giren açlık grevinin ölümler yaşanmadan ve kalıcı sakatlanmalar oluşmadan bitirilmesi için talepler dikkate alınarak çözüm yolları bulunmalıdır. Aksi takdirde cezaevlerinde yaşanacak ölümlerin ve çözümsüzlüğün tek sorumlusu siz olacaksınız” dedi.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) üyesi Dr. Nevin Küçükçallı, Tekirdağ 2 No’lu F Tipi ve Silivri Hapishanelerinde açlık grevindeki tutsaklara hapishane idaresi tarafından kötü muamele ve tecrit işkencesi uygulandığını belirterek, “Tüm bunların yanında B vitamini alımı çok yaşamsal bir ihtiyaç olmasına rağmen, B vitaminlerinin açlık grevcilerine ulaştırılmasında sıkıntı yaşanıyor” dedi.
Küçükçallı, hapishanelerde acil olarak tuz, şeker, temiz su ve B1 vitamini ulaştırılması gerektiğinin altını çizen “Açlık grevleri intihar eylemi değil protestodur ve asıl amaç yaşamaktır” dedi ve yetkililerin acil olarak gerekli girişimlerde bulunması gerektiğini söyledi.
“Üç maymunu oynamayın”
Küçükçalı’nın ardından Av. Gülizar Tuncer, hapishanelerde B1 vitamini götürme talebinde bulunduklarını; ancak bu talebin hapishane idaresi tarafından reddedildiğini belirterek, “Cezaevi yönetimiyle sorun yaşayan mahkumlara özellikle verilmiyor. Açlık grevinde olmalarına karşın cezaevi yönetiminin işkence ve kötü muamele uygulamasına maruz kalıyorlar” diye konuştu.
İstanbul Bağımsız Milletvekili Abdullah Levent Tüzel ise, “Hapishanelerde yükselen çığlık hepimiz için uyarıcı olmalıdır. Bu eylemlerde hayatını kaybedenler olursa yıllardır acı çeken Kürt halkının umutları kırılacak ve bu başka bir ayağa kalkışın meşru bir ifadesi olacak. Türkiye’de bugüne kadar söz söylemiş herkes hükümetin bu insanlık dışı tutumundan vazgeçirmeye dönük tutum sergilemelidir ve bu bayramı kardeşlik bayramı olarak kutlamak isteyen herkes harekete geçmelidir” dedi.
3 Ekim’de Giresun E Tipi Hapishane’den açlık grevine giren Ubeyit Şen‘in babası Hasan Şen de, devlete seslenerek, “Üç maymunu oynamayın. Bu talepler uluslararası kamuoyunda meşru kabul edilen taleplerdir. Dünya’da 7 bin dil varken sadece Kürtlerin dillerine kısıtlama var. Bu taleplerin önündeki engeller kaldırılsın. Ya bu talepler kabul edilecek ya da ölümü göze alarak bu talepler için mücadele edeceğiz” dedi.
Barış Annesi Döndü Ergin de, “Biz bunları 12 Eylül’de Diyarbakır zindanlarında yaşadık. İnsanım diyen herkese sesleniyorum bu sese kulak versinler. Bu çocuklara bir şey olursa ellerimiz buna göz yumanların yakasında olacak” dedi.