11 Kasım’da Tohum Kültür Merkezi’nin “Umudu Tohumca Büyütüyoruz” şiarıyla gerçekleştireceği etkinliğe çıkacak olan sanatçılardan Cahit Berkay’la; Kültürün-sanatın toplum cephesindeki etkileri ve devrimci, alternatif sanat üzerine kısa bir söyleşiyi gerçekleştirdik.
Ö-G: Bize Cahit Berkay olarak kültür-sanat anlayışınızdan biraz bahsedebilir misiniz? Anadolu rock yapıyorsunuz bu müzik tarzının kültür-sanata katkısı nedir sizce?
Cahit Berkay: Her şeyden önce kültürel anlamda acayip zengin bir coğrafyada yaşıyoruz. Benim için önemli olan kuşaktan kuşağa bu sahip olduğumuz zenginliğin kendi özünü kendi içinde yaşattığı o ana değerleri kaybetmeden tam tersi üzerine artı o yaşanmışlığın kendi yaşadığı birikimleri de üstüne katıp bunu bir gelecek olan kuşağa aktarmak.
Bir de karşıtını şöyle söyleyeyim yozlaşma dediğimiz bir şey daha vardır. Yani bir toplum kendini sahip olduğu kültürel değerlerden uzaklaşması ve onun yerinede başka kültürlerin girmesi.
Biz ülkemizde şöyle bir şeyi yaşıyoruz. Belki Anadolulun o bakir yerlerinde o çok kendini hissetmiyor ama büyük şehirlerde ki özellikle gençlerimizin yabancı kültür etkisinde kaldıklarını görüyoruz. Kendi türkülerinden uzak, kendi şiirlerinden uzak, kendi edebiyatından uzak bu detaylar daha da çoğalabilir.
Benim için önemli olan bir insanın kendi kültürüyle kendisini donatması ondan sonra eğer yapıyorsa üstüne Çin, Hint, Amerikan, İngilizce koysun o zaman ben şapka çıkartayım. Ama sen bugün bir Âşık Mahsuni’yi, Ruhi Su’yu tanımıyorsan, Pir Sultan’ı tanımıyorsan kendi türkülerini, şiirlerini, edebiyatını tanımıyorsan bence yaşamı eksik kurdun diyorum. Bunu da zararı neye olur tabiri maruz görün “ot” gibi birisi yetişmiştir. Saydığım değerlerinden uzak ise bu insani anlamda belki fizik olarak çok sağlamdır iyi iş yapıyordur çok para kazanıyordur ama insanı insan yapan sahip olduğu o kültürel değerlerle kendisini donatıp üstüne bir şeyler inşa etmesi kısaca bunlar. Anadolu Rock dedin, ilk başlarda bize kızdılar kendi türkülerini yozlaştırıyorsun falan diye ama o değil. Bence tabi ki biz türkülerin özüne hiç bir zaman dokunmadık ama o kendi zamanın enerjisi ile o türkülerin birde bu versiyonu diye yapmıştık. Ama hiç bir zaman ne melodiyi ne sözleri değiştirmedik. O daha bir değişik enerji getiriyordu. Ve ben şunu çok iyi biliyorum Moğollar ta 68’den bu yana yaptığı müziklerle büyük çoğunlunu türkülere çevirmiştir. Buluşturmuştu ve daha sonra toplumla da ne oluyor ne yaşanmıştır ne yaşıyoruz doğruları yanlışları ayıklayacak veyahut ta değerlendirecek bir bakış açısına sahip olması bunlar çok önemli. Yani bir ülkede yaşıyorsun hiçbir şeyle ilgilenmiyorsun. Ama yaşıyorsun. İşte o zaman ot gibi yaşıyorsun güneş fazla gelirse kurur gider.
Sizce alternatif bir kültür-sanat merkezi nasıl olmalı, Tohum Kültür Merkezi nasıl bir noktada durmalı?
Bence sanatın politikadan siyasetten toplumdan uzak yapılması diye Bir şey olamaz. Bence ya derler ki sanat, sanat için sanat politika siyaset katılmaz da. Sanat toplumdur. Siyasette toplumdur. Asıl amaç o toplumun belli bir refaha doğru hem beyinsel/zihinsel hemde maddi anlamda daha zenginlere doğru (kastım daha zengindir) bir yolda olması. Ama bunu ara sıra işte baraj kuruluyor ise ki artık o barajların nasıl kurulduğunu çok iyi biliyoruz mesela 80 ihtilalinin bu ülkeye verdiği büyük zararları hepimiz biliyoruz ama en büyük zararları kuşaklar arasındaki bu kültür akışına etkileyici bir uygulama yapmıştır. Bunu çokta acı yapmıştır. O değerli güzelim öğretmenleri ki eğitmenleri o büyük çoğunluğunu ortadan kaldırmıştır. İşkenceyle ve zorla başarmışlardır. Ondan sonra o boşluğu da hala toparlamaya çalışıyoruz işte. Tohum’a da bu düşüyor zaten.
Son olarak gazetemiz okurlarına 11 Kasım’da düzenlenecek olan “Umudu Tohumca Büyütüyoruz” şölenine dair söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Cahit Berkay olarak “umudu tohumca büyütüyoruz” şölenine gelip, benim için katılım göstermek bir görevdir. Bu toparlanma sürecinde bir katkım olacaksa ne mutlu bana derim.