Beyaz ırkçılığına karşı siyahların sivil haklar hareketinin öncülerinden Martin Luther King’in yaşamını yitirmesinin üzerinden yarım asır geçti. King, kamusal alanların ırklara göre ayrılmasına karşı siyahların temel taleplerinin oluşturulmasında büyük pay sahibiydi. Ne var ki onun felsefesi, sivil itaatsizlik ve pasif direniş üzerine kurulu kaldı. King’in stratejisini ve hareketini aşan çizginin öncülüğünü ise Malcolm X yaptı. Malcolm X, sosyal ve ekonomik alanların örgütlenmesi gerektiğini de söyledi. Bunu hayata geçirense Kara Panter Partisi oldu. Panterler, siyahların mücadelesindeki devrimci felsefeyi ve militan duruşu kararlı bir biçimde örgütledi.
1966 yılında kurulan Kara Panter Özsavunma Partisi gelmiş geçmiş en büyük siyah devrimci hareketti.
Polis şiddetine karşı silahlanmalarıyla ünlü olan Panterler’in pek bilinmeyen birçok farklı faaliyet alanları bulunuyordu; yoksul çocuklara kahvaltılar, sağlık ocakları ve çocuklar için ayakkabı toplama vb…
Panterler o kadar başarılı oldular ki çok geçmeden Amerika’da 45 dalda 5 bin adet tam adanmış profesyonel parti militanına ulaştılar. Zirve noktasında 250 bin gazete satıyorlardı. Dönemin anketleri büyük kentlerde Panterlerin siyah nüfusun % 90’ı tarafından desteklendiğini gösteriyordu. Panterlerin siyah Amerika toplumu üzerindeki etkisi, devletin tepkisinden anlaşılabilir. Dönemin FBI başkanı J. Edgar Hoover, Panterleri iç güvenliğe karşı bir numaralı tehdit olarak gösterdi.
Bu yazıda Panterlerin oluşumunu, parti programlarını, aktivitelerini ve en önemlisi Panterleri diğer örgütlerden ayıran şeyin ne olduğunu ve onların baskıya karşı mücadelede kendilerinden sonraki nesillere ilham kaynağı olmalarını neyin sağladığını inceleyeceğiz.
Sivil Haklar Hareketi
Panterlerin oluşumu Panterler kurulmadan önce neredeyse on yıldır süregelen sivil haklar hareketinin gelişiminin doğrudan bir sonucuydu.
Hareketin kaynağı büyük ölçüde güneyde ve otobüslerin, okulların, bekleme salonlarının ve yemek sıralarının ırklara göre ayrılmasına karşı talepler çevresinde oluşmuştu. Yüzbinlerce insan gösterilere, oturma eylemlerine ve özgürlük gezintilerine katıldı. Eylemciler, hem polis tarafından hem de yerel beyaz çeteler ile Ku Klux Klan tarafından vahşi saldırılar, hatta ölüm tehditleri altındaydı. Buna rağmen sivil haklar önderlerinin, özellikle Martin Luther King’in temel felsefesi sivil itaatsizlik ve pasif direniş üzerine kurulu kaldı.
Gittikçe vahşileşen şiddet, hareketi büyük basınç altında bıraktı. Siyah özgürlük stratejileri için birbiriyle çelişen görüşler ortaya çıkmaya başladı. Stokely Carmichael, pasif direnişe karşı çıkan ve barışçıl yaklaşımın artık ömrünü tükettiğine inanan yeni kuşak Siyahileri temsil eden isimler arasında öne çıktı.
Anaakım sivil haklar mücadelesinin yanında başka bir akım daha vardı, King’in hareketinden çok daha küçük ama yine de etkili sayılara ulaşan Siyah Müslümanlar. Siyah Müslümanlar birleşme yerine ayrılmadan taraftı ve pasif direnişe de tamamen karşıydı. Radikal ideolojileri cezbediciydi ancak sivil haklar hareketine veya kendilerinin olmayan herhangi bir etkinliğe katılmayı reddettiler.
Malcolm X
Malcolm X hem Müslümanların hem de King’in şiddet karşıtı stratejilerinin sınırlarını gördü. Sosyal ve ekonomik meselelerin ele alınması gerektiği tespiti yapıp gelmiş geçmiş bütün siyah önderlerden daha tutarlı bir strateji öne sürdü. İşte tam da bu karmaşık ortamda Kara Panter Partisi kuruldu. Panterler, devrimci bir felsefeyi ve Malcolm X’in militan duruşunu benimsedi. Malcolm X öldürüldükten sonra bile onun görüşlerini hayata geçirmek konusunda kararlılık gösterdiler.
Panterler, devrimci bir felsefeyi ve Malcolm X’in militan duruşunu benimsedi. Malcolm X öldürüldükten sonra bile onun görüşlerini hayata geçirmek konusunda kararlılık gösterdiler.
Kara Panter Partisi, Huey P. Newton ve Bobby Seale tarafından kuruldu. Newton ve Seale ’60’ların başında Batı Oakland’da Merit Junior Üniversitesi’nde tanıştılar. Sivil Haklar Hareketi Siyah Amerika’yı yeniden ateşlemişti: Seale ve Newton da bu duruma istisna değildi. Panterleri kurmadan önce ikisi de siyah siyasette yıllarca aktif olarak bulundu. Bobby Seale, Devrimci Eylem Hareketi’nin bir parçasıydı ve hem Seale hem de Newton Soul Students Advisory Committee adlı öğrenci grubunun içinde yer aldı. Bu tecrübeler Kara Panterlerin ideolojisinin oluşumunda önemliydi; çünkü bu sayede Panterler kültürel milliyetçilik dedikleri felsefeyi reddedebildiler.
“Seize the Time” adlı kitabında Bobby Seale şöyle der:
Kültürel milliyetçiler ve Kara Panterler pek çok alanda çatışma içindedirler. Temel olarak, kültürel milliyetçiler beyazları baskıcı olarak görür ve ırkı beyazlarla ırkçı olmayan beyazlar arasında Panterler’in yaptığı gibi bir ayrım yapmaz. Panterler siyah kapitalistleri de sömürücüler ve baskıcılar olarak görürken siyah milliyetçiler siyahların, siyahların düşmanı olamayacağını öne sürdüler. Kara Panter Partisi, siyah milliyetçiliğine ve siyah kültürüne inanmasına rağmen ikisinin de siyah özgürlüğünü getireceğine veya kapitalist sistemi bitireceğine inanmaz, bu yüzden bu ikisi de etkisizdir.
Kültürel milliyetçilik siyah hareket içinde Malcolm X’i de gençlik yıllarında bir siyah Müslüman olarak etkilemiş güçlü bir akımdı. Milliyetçiler birleşmeci yaklaşımı reddettiler ve beyazlardan ayrılmayı savundular.
Panterlerin oluşumunda, Seale ve Newton birleşmeci yaklaşımdan da ayrılıkçı yaklaşımdan da net bir çizgi ile ayrıldı. Onların argümanı ırkçılığın ekonomik ve siyasi köklerinin kapitalizmin sömürü düzeninde olduğu yönündeydi ve siyah halkın özgürlüğü için siyahların mücadelesinin güç yapısını topyekun ortadan kaldıracak devrimci bir hareket olması gerekiyordu.
Kitlesel sivil haklar hareketinin basıncı altında hükümet bazı tavizler vermek zorunda kalmıştı: Siyahların memur olmasını, belediye başkanlığını, milletvekilliğini teşvik etmek zorunda kalmıştı. Ancak siyah halkın gündelik yaşamına dair kayda değer herhangi bir gelişme olmadı. Hatta ırkçılık yasaları ortadan kalktıkça yoksulluk oranı artmıştı.
Siyah işsizlik 1966’da 10 yıllık bir mücadelenin ardından 1954’te olduğundan daha yüksekti. Siyah halkın %32’si 1966’da yoksulluk sınırının altında yaşamaktaydı. Kentsel bölgelerde yaşayan yoksulların %71’i siyahtı. 1968 yılına geldiğinde siyah nüfusun üçte ikisi varoşlarda yaşamaktaydı.
Panterler hareketin ilerlemesi için ırkçılık karşıtı mücadelenin ötesine geçmesi ve insanların gündelik yaşamlarına yansıyan temel ekonomik sorunlara hitap etmesi gerektiğinin farkındaydı. Panterler içinde yaşadığımız toplumu, “küçük bir sınıfın bütün ekonomik ve politik gücü elinde tuttuğu ve çoğunluğu sömürmek için kullandığı” tespitini net olarak analiz edebilmiş ilk siyahi örgüttü.
Bobby Seale şöyle der:
Irkçılığa karşı ırkçılıkla mücadele etmiyoruz. Biz ırkçılığa karşı dayanışmayla mücadele ediyoruz. Sömürücü kapitalizme karşı siyah kapitalizmle mücadele etmiyoruz. Biz kapitalizme karşı sosyalizmle mücadele ediyoruz. Ve biz emperyalizme karşı daha fazla emperyalizmle mücadele etmiyoruz. Biz emperyalizme karşı proleter enternasyonalizmle mücadele ediyoruz.
İşte bu Kara Panterleri yönlendiren temel felsefeydi. Ancak Panterlerin gelişiminde kritik olan onların doğru teoriye sahip olmanın yeterli olmadığını bilmeleriydi. Bu teori halkta karşılığı olan somut taleplere çevirilmeliydi ve bu talepleri gerçekleştirecek net bir eylem çizgisi belirlenmeliydi. Bu yüzden Seale ve Newton’un ilk görevi oturup Panterlere bir program yazmaktı.
Parti programı yazılır yazılmaz 1000 adet kopyası basıldı ve Panterler sokağa çıkıp programı dağıtmaya başladılar. Seale, Newton ve partinin ilk üyesi Bobby Hutton maaşlarını bir araya getirip örgütün üssü olarak kullanmak üzere eski bir dükkanı kiraladı. Özsavunma İçin Kara Panter Partisi yazan bir tabela hazırladılar ve 1 Ocak 1967’de resmen büro açılmış oldu. Düşüncelerini yaymak için haftalık toplantılar ve politik eğitimler düzenlediler ve böylece Panterlerin öncü kolu örgütlenmiş oldu.
Parti yalnızca dönemin ihtiyacı olan nitelikleri taşıyan programı belli bir örgüt olduğu için değil, aynı zamanda halkın arasında konumlanıp halk için, halkla beraber çalışma yaptıkları için büyüdü. Bir büroları vardı, on maddelik bir programları vardı ve şimdi sıra programı harekete geçirmeye gelmişti.
Özsavunma
Panterler polisi gözetleyerek anayasal hakları olan silah taşıma haklarını kullanmaya ve Malcolm X’in özsavunma felsefesini uygulamaya karar verdiler. Bunu polis şiddetinin çok yoğun olduğu bir dönemde yaptılar. Polis siyahları rastgele dövüp öldürüyordu. Hatta ırkçı güneyden polisleri getirip kuzeyin varoşlarında görevlendiriyorlardı.
Bir keresinde, devriye esnasında bir polisin genç birini durdurup aramaya başladığına tanık oldular. Panterler arabalarından inip olay yerine gitti ve silahlarını göstererek orada beklemeye başladı. Sinirlenen polis onları sorguya çekmeye başladı ve tutuklamakla tehdit ederek korkutmaya çalıştı. Ama Huey P. Newton hukuk okumuştu ve duruma dair yasanın bütün maddelerini anlattı.
Huey bir elinde hukuk kitabı diğer elinde silahla öylece durdu ve “domuzlara” silah taşımasının, silahı saklamadığı sürece, anayasal hakkı olduğunu anlattı. Onlara yasalardan bahsetti ve her vatandaşın polisi görevini yaparken makul bir mesafeden izleme hakkı olduğunu söyledi. Ve onlara makul mesafeyi belirleyen yargı kararını anlattı. Kalabalık toplandı ve olayı şaşkınlıkla izledi. Panterler bir çatışma istemediklerini ve silahlarını sadece özsavunma için kullanacaklarını belli etmişlerdi. Bu fırsattan yararlanan Panterler 10 maddelik parti programlarını kalabalığa dağıttılar, insanlara Panterlerin ideolojisini anlattılar ve insanları toplantılarına çağırdılar. Bu arada öfkelenmiş ve tedirgin olmuş polis fırsatını yakalayınca olay yerinden kaçtı.
Panterler polisi gözetleyerek anayasal hakları olan silah taşıma haklarını kullanmaya ve Malcolm X’in özsavunma felsefesini uygulamaya karar verdiler.
Silahın hem siyah toplumda hem de polis üzerinde psikolojik bir etkisi vardı. Polis için başkalarına karşı kullandıkları korkuyu kendilerine çevirmişti. Siyah toplum için ise hayal güçlerini ateşleyen bir etkisi olmuştu. Siyahlar kendi toplumlarının çıkarları için hareket eden kardeşlerini gördükçe daha güçlenmişlerdi.
Silah taşımanın iki tarafı vardı. Çoğu insan bunu olumlu bir hareket olarak görmüştü ama bazıları militarist bir görüntü olarak yorumlamıştı. Öte yandan pek çok “kardeş” Panterlerin bürosuna sadece silah, siyah üniforma yani şekil için gelmişti. Böyle olunca Panterler siyah mücadelenin sadece silahlanarak olmadığını; insanın kendini ve başkalarını eğitmesi gerektiğini, topluluk programlarının örgütlenmesi gerektiğini, gazetenin satılması gerektiğini ve insanlara hizmet edilmesi gerektiğini anlattılar. Aynı zamanda kendilerine gelen kardeşlerini, diğer üyeler parti meselelerini hallederken, bir süre kreşte görevlendiriyorlardı. Bu sayede insanların Panter ideolojisini anlamalarını ve bu konuda dengeli bir fikir sahibi olmalarını sağlamaya çalıştılar.
Topluluk programları
Topluluk Programları Panterlerin stratejisinde kilit rol oynuyordu. Öncelikle siyasetin insanların yaşamında önemli olduğunu gösterdiler. Aç çocuklara yemek vermek, kıyafet dağıtımı, tıbbı destek vs. Panterlerin insanların ihtiyaçlarıyla ilişkili olduğunu gösterdi. İkinci olarak, örgütlü olmanın nelere kadir olduğunu gösterdi. Programlar sınırlı kaynaklarla inanılmaz kazanımlar sağladı ancak aynı zamanda insanların kafasında eğer hükümetin ve şirketlerin kaynakları ile nelerin başarılabileceğine dair bir bilinç yarattı. Bazı insanlar Topluluk Programlarını devrimci olmamakla eleştirdi ancak Bobby Seale’ın yanıtı netti:
Pek çok insan siyaseti ve bu programları yanlış anlıyor; bu insanlarda bu programları reform programları olarak niteleme yönelimi var. Bunlar reform programları değil; aslında devrimci topluluk programları. Devrimci bir program var olan sistemi değiştirip daha iyi bir sistem getirmek isteyen devrimcilerin öncülüğünde yürütülür. Reformist bir program ise var olan sömürü sistemi tarafından insanları kandırmak ve insanların ses çıkarmasını engellemek için bir yatıştırıcı olarak uygulanır. Bunlara örnek olarak, gençlik programları, yoksulluk programları vs. verilebilir.
Programlar genellikle kilise salonlarında gerçekleştiriliyordu. Parti üyeleri sabahın altısında kalkıp çok çalışmak zorunda kalıyordu. Kahvaltıyı hazırlayıp çocuklara servis ediyorlardı, ardından da çocuklarla şarkılar söylüyorlardı. Çocuklar gittiğinde ise ortalığı temizleyip bir sonraki günün malzemelerini temin etmeye gidiyorlardı.
Panterler ilk program olarak çocuklara parasız kahvaltı organize ettiler. Lesley Johnson Panterlere bu programla nasıl katıldığını anlatıyor:
Parti ile ilgili hayranlık ve saygı duyduğum ilk şey Okul Çocukları için Kahvaltı Programı oldu. Annem de babam da işçiydi, babam nakliyeciydi, annem ise kıyafet temizleyerek ve leke çıkartarak çalışıyordu. Büyürken bazen yulaf ezmemiz veya her ne yenecekse o bitiyordu ve okula aç karnına gidiyordum. Bu yüzden partinin yaptığına çok minnettardım.
Panterler iş sahiplerini dolaşıp bağışlar topluyordu. Bağış vermeyi reddeden bütün market zincirleri boykot ediliyordu. Bu işletmeleri ifşa etmek için bildiriler bastırılıp dağıtılıyordu.
Programlar genellikle kilise salonlarında gerçekleştiriliyordu. Parti üyeleri sabahın altısında kalkıp çok çalışmak zorunda kalıyordu. Kahvaltıyı hazırlayıp çocuklara servis ediyorlardı, ardından da çocuklarla şarkılar söylüyorlardı. Çocuklar gittiğinde ise ortalığı temizleyip bir sonraki günün malzemelerini temin etmeye gidiyorlardı.
FBI
Panterlerin siyasi faaliyetlerinin ve topluluk programlarının başarısı ve partinin hızla büyümesi, üyelerinin ve etkisinin artması kısa zaman içinde onları devletin hedefine koydu. FBI, Panterlere karşı istihbarat çalışmalarını yoğunlaştırdı. Ülkedeki hemen hemen bütün bürolar en az bir kere baskına uğradı. Chicago’da kahvaltı için temin edilen bütün malzemeler yakıldı. 1968’in baharında bir baskın esnasında Boby Hutton, partinin ilk üyesi, elleri havada geldi. Polis onu kafasında vurarak öldürdü. 1969’da saldırılar daha da şiddetli bir hale geldi. 4 Aralık’ta saat sabah 1’de polis Fred Hampton’un evine ateş açtı ve Hampton ile hamile sevgilisinin uyuduğu yatak odasını taradı. Başka bir Panter hamile kardeşinin odada olduğunu söyleyince polis ateşi kesti. Deborah Johnson olayı şöyle anlatıyor:
Polislerden biri beni geceliğimden tuttu ve söyle dedi; ‘Burada neden bir tahtamız olduğunu biliyorsun.’ Başka bir tanesi beni kafamdan tuttu ve mutfağa sürükledi. Evin başka bir yerinden gelen bir sesi duydum ya ‘Ölmek üzere’ ya da ‘Ucuz kurtuldu’ dedi. Sonra daha çok fazla ateş sesi geldi. Bir kızkardeş ön taraftan bağırdı. Sonra silah sesleri kesildi. Birinin ‘Artık ölmüştür’ dediğini duydum.
Sadece 1969 yılında 25 Panter üyesi öldürülmüştü. Ancak FBI operasyonları devam etti. Panter üyelerinin sürekli tutuklanarak partinin faaliyetlerinin engellenmesine ve partini maddi olarak zor durumda bırakılmasının yanı sıra FBI parti içine sızarak üyeler arasında tartışmalar ve düşmanlıklar yarattı.
Bugün bazıları Panterlerin çöküşünü başarılı FBI operasyonlarına bağlar. Kuşkusuz ki, bu operasyonlar partiyi ciddi şekilde kısıtladı ama pek çok ülkede muhalefet devlet tarafından bundan çok daha beteri ile karşı karşıya kalıyor. Bu zorlukların Panterlerin çöküşünün tek nedeni olduğu iddia edilemez. Bu düşüşe katkı sağlayan pek çok faktör vardı.
Devrimci bir program var olan sistemi değiştirip daha iyi bir sistem getirmek isteyen devrimcilerin öncülüğünde yürütülür.
Reformist bir program ise var olan sömürü sistemi tarafından insanları kandırmak ve insanların ses çıkarmasını engellemek için bir yatıştırıcı olarak
uygulanır.
Panterlerde gerileme devresi
Panterlerin 5 bin üyesi vardı. İlk bakışta bu sayı yapılan faaliyetlerle kıyaslanınca az görünebilir ama bu 5 bin üyenin tamamı profesyoneldi. Örgüte, işsiz olmadığın veya işini bırakmaya hazır olmadığın sürece üye olamıyordun. 5 bin profesyonel üyenin olması Panterlerin inanılmaz bir bağlılığa ilham kaynağı olduğunu gösteriyor. Ancak eğer öğrencileri veya çalışanları üyeliğe kabul etselerdi çok daha fazla üyeleri olacaktı. Sonuç olarak kendilerini destekleyebilecek yüzbinlerce insanı dışlamış oldular. Bu aynı zamanda onları toplumun geri kalanından yabancılaştırdı.
Panterler Amerikan toplumunun temelden değişmesi gerektiğini anlayan nadir gruplardan biriydi. Onlara devrimci bir perspektif sağlayan da bu algılarıydı. Ancak tek başına bu hiçbir şeyin garantisi değildi. Kapitalizmi ortadan kaldırmak için etkili ve bütünlüklü bir stratejinin geliştirilmesini sağlayacak net fikirler gereklidir. Bize göre Kara Panter Partisi’nde pek çok karmaşık fikir vardı. Bazıları mücadelenin öncü silahlı birliklerle geliştirilebileceğine inanıyordu ve kitlesel bir örgüt kurmaya dair stratejileri yoktu.
Huey Newton Devrimci İntihar kitabında şöyle diyor:
Ancak sonradan fark ettik ki silahlar ve üniforma bizi toplumdan ayıran şeydi. Bize toplumun dokusu dışında ve toplumun bir parçası olmak için fazla radikal olan amaca özel askeri bir grup gibi bakıyorlardı. Belki o dönemdeki bazı taktiklerimiz aşırıydı; belki askeri harekete faza vurgu yaptık.
Bu özellikle önemliydi çünkü Panterler kendi zirvelerini Sivil Haklar Hareketi geri çekilirken yaptı. Eğer örgüt daha uzun vadeli bir perspektife sahip olsaydı Kara Panterler siyah nüfusta hatta daha genel olarak Amerika’nın tamamında yeniden canlanacak radikalizmin öncüsü olacak bir pozisyona gelebilirdi. Bu toplumda olayların nasıl gelişeceğine dair öngörünün gereğini gösteriyor. Bu yüzden olayları disiplinli ve dikkatli bir şekilde incelemek her devrimci örgütün bakış açısını oluşturan önemli bir faktördür.
Panterler bize paha biçilmez deneyimler bıraktı. Bağlılıkları, inanılmaz olasılıklara karşı iradeleri ve cesaretleri bütün siyah aktivistlerin veya devrimcilerin gurur duyması gereken bir şey. Onlar, Sivil Haklar Hareketi’nin en üst noktasıydı.
*
Panterler’de kadınlar
Panterlerin arasında kadınların yeri problemli bir meseleydi. Bir noktada kadınlar, örgütün %70’ini oluşturuyorlardı. Ancak bütün öncü kadrolar erkeklerden oluşuyordu. Bu hafife alınacak bir mesele değil, çünkü bize kadınların ve erkeklerin rolleri hakkında fikirler veriyor. Görünüşe göre kadınların çoğu sekreterlik, idarecilik, çocuk bakımı gibi geleneksel rolleri üstlenirken; erkeklerin politika üretmek, konuşmalar yapmak ve önderlik vasıfları teşvik ediliyordu. Aynı zamanda bazı erkekler bir kadından talimat almayacaklarını belirttiler. Bazı zamanlarda ise kadınlara sırf biriyle yatmak istemediği için karşı devrimcilik suçlamaları yapıldı.
Bu problemler Panterleri bu saçmalığa katlanmak istemeyen çok sayıda kadından uzaklaştırdı. Ancak bu cinsiyetçi davranışlar Panterlerle sınırlı değildi, o dönemde toplumun baskıcı doğasının ve kadın sömürüsünün bir parçası olduğu için bütün örgütlerde cinsiyetçi davranışlar vardı. Panterler bu davranışlara karşı harekete geçti ancak tam anlamıyla başarılı olamadı parti içinde eşitlik asla sağlanamadı. Ve eğer bir örgütün içinde kadınlar baskıya uğruyorsa o örgüt baskıya karşı mücadele eden bir halk örgütü olamaz.
*
Ne İstiyoruz? Neye İnanıyoruz?
Kara Panter Partisi’nin 10 Maddelik Programı, Ekim 1966
1- Özgürlük ve Siyahların kendi kaderlerini tayin etmesini istiyoruz. Siyahların kendi kaderlerini tayin edene kadar özgür olamayacaklarına inanıyoruz.
Amerikalı beyaz işadamı istihdam sağlamıyorsa, üretim araçlarının elinden alınıp halka verilmesi gerektiğine inanıyoruz. Böylelikle halk örgütlenip herkesi istihdam edebilir ve yüksek yaşam standartlarına ulaşabilir.
2- Halkımız için tam istihdam istiyoruz.
Federal hükümetin herkese istihdam sağlamak veya bir gelir garantisi vermekle yükümlü olduğuna ve eğer Amerikalı beyaz işadamı istihdam sağlamıyorsa, üretim araçlarının elinden alınıp halka verilmesi gerektiğine inanıyoruz. Böylelikle halk örgütlenip herkesi istihdam edebilir ve yüksek yaşam standartlarına ulaşabilir.
3- Siyah halkımıza karşı beyazlar tarafından yapılan soygunun sona ermesini istiyoruz.
Bu ırkçı hükümetin bizi soyduğuna inanıyoruz. Şimdi vadesi geçmiş ve bize borçlu olunan “kırk dönüm ve iki katır”ı istiyoruz. Kırk dönüm ve iki katır, 100 yıl önce Siyah köle işçilere uygulanan kitlesel katliamlar için bir telafi ücreti olarak vadedildi. Halkımıza günümüz parasıyla yapılacak bir ödemeyi kabul edeceğiz. Almanlar 6 milyon Yahudiyi katlettiği için İsrail’deki Yahudilere yardım ediyor. Irkçı Amerikalılar ise 50 milyondan fazla siyahı öldürdü; bu sebeple talebimizin oldukça mütevazi olduğunu düşünüyoruz.
Beyaz Mülk sahipleri yaşanabilir konutlar sağlamıyorsa, konutlar ve arazi halkımıza verilmeli, kooperatiflere dönüştürülmeli. Böylelikle topluluğumuz kendine yaşanabilir konutlar inşa edebilecektir.
4- İnsanların barınma koşullarına uygun konutlar istiyoruz.
Eğer Beyaz Mülk sahipleri yaşanabilir konutlar sağlamıyorsa, konutlar ve arazi halkımıza verilmeli, kooperatiflere dönüştürülmeli. Böylelikle -hükümet yardımıyla- topluluğumuz kendine yaşanabilir konutlar inşa edebilecektir.
5- Halkımız için, yozlaşmış Amerikan toplumunun gerçeklerini ortaya çıkaran bir eğitim sistemi talep ediyoruz. Bize gerçek tarihi ve günümüz toplumundaki rolümüzü anlatan bir eğitim sistemi istiyoruz.
Bize göre, halkımızın kendi bilincine erişebileceği bir eğitim sistemi olmalıdır. Eğer kişi kendisini ve toplumdaki konumunu öğrenemezse, başka herhangi bir şeyle ilişki kurma şansı olmaz.
6- Tüm Siyah erkeklerin askerlik hizmetinden muaf tutulmasını istiyoruz.
Siyah erkeklerin, bizi korumayan ırkçı bir devleti savunmak için askerlik hizmetine zorlanmaması gerektiğine inanıyoruz. Tıpkı siyahlar gibi, ırkçı Beyaz Amerikan devleti tarafından kurban edilen dünyadaki diğer beyaz olmayan halklarla savaşıp onları öldürmeyeceğiz. Ne olursa olsun kendimizi ırkçı ordu ve polisin şiddetinden koruyacağız.
Siyah toplumumuzdaki polis şiddetini kendini Siyah toplumunu ırkçı polis baskısı ve şiddetinden korumaya adamış Siyah Özsavunma Birlikleri örgütleyerek engelleyebileceğimize inanıyoruz. Bütün Siyahların kendilerini savunmak için silahlanması gerektiğine inanıyoruz.
7- Polis şiddetinin ve Siyah halkımızın katledilmesinin derhal durdurulmasını istiyoruz.
Siyah toplumumuzdaki polis şiddetini kendini Siyah toplumunu ırkçı polis baskısı ve şiddetinden korumaya adamış Siyah Özsavunma Birlikleri örgütleyerek engelleyebileceğimize inanıyoruz. Birleşik Devletler Anayasası’nın ikinci maddesi herkese silah taşıma hakkı veriyor. Biz de bu yüzden bütün Siyahların kendilerini savunmak için silahlanması gerektiğine inanıyoruz.
8- Federal, Devlet, Bölge ve Şehir Hapishanelerinde ve Tutukevlerinde tutulan tüm Siyahlar için özgürlük istiyoruz.
Hapishanelerdeki Siyahların adil ve tarafsız bir şekilde yarılanmadıkları için serbest bırakılmaları gerektiğine inanıyoruz.
9- Birleşik Devletler Anayasası’nın da öngördüğü şekilde, tüm Siyahların mahkemelerde yargılanırken kendi akran kümesinden veya Siyah topluluğa mensup kimseler tarafından yargılanmasını istiyoruz.
Siyahların adil bir biçimde yargılanabilmesi için mahkemelerin Birleşik Devlet Anayasası’na uygun hareket etmesi gerektiğine inanıyoruz. Birleşik Devletler Anayasası’nın 14. Maddesi bireylere kendi akran grupları tarafından yargılanabilme hakkını veriyor. Akran grubu, benzer ekonomik, sosyal, dinsel, coğrafi, çevresel, tarihsel ve ırksal arka plana sahip insanların oluşturduğu gruba verilen addır. Bunun uygulanması için, mahkemelere Siyah bir davalının mensup olduğu gruptan Siyah jürilerin seçilmesi için baskı yapılmalıdır. Şimdiye dek ve şimdi de, tamamı Beyazlardan oluşan jürilerce yargılanıyoruz ve bu kimseler Siyah topluluğa mensup “ortalama muhakemeye sahip” bireylerin anlayışını taşımamaktadır.
10- Toprak, ekmek, eğitim, barınma, yiyecek, giyecek, adalet ve barış istiyoruz. Ve temel politika olarak, Birleşmiş Milletler tarafından denetlenecek, Siyah ezilen halkların oy kullanacağı ve Siyah ezilen hakların ulusal kaderini belirleyecek bir plebisit yapılmasını hedefliyoruz.
İnsanlığa dair konularda, bir halkın bağımlılık zincirlerini koparması; doğanın ve Tanrısı’nın kanunlarınca o halka bahşedilen bağımsız ve eşit varoluşu kendi eline alması gerekli olduğunda, ayrılma talebine o halkı iten nedenlerin açıklanması, insanın fikriyatına olan saygının gereğidir.
Ardı arkası kesilmeyen sömürü ve gasplar, değişmez biçimde aynı hedefe yönelerek, insanları mutlak despotluk boyunduruğuna almaya yönelik bir düzen olarak ortaya çıktığında, böyle bir yönetimi alaşağı ederek gelecek için yeni güvenceler yaratmak, insanların en temel hak ve görevidir.
Bize göre yukarıdaki gerçeklikler apaçıktır; tüm insanlar eşit yaratılmıştır; yaratıcıları tarafından kendilerine devredilemez haklar bahşedilmiştir; bu haklara yaşam, özgürlük ve mutluluğu arama hakkı dahildir. Bu hakların güvence altına alınması için de insanlar arasında yönetimler kurulmuş ve iktidarını yönetilenlerin rızasından almıştır. Hal böyleyken herhangi bir yönetimin yapısı bunlara zarar verici niteliğe büründüğünde, insanların bunu değiştirmeye veya yürürlükten kaldırmaya ve yeni bir yönetim kurmaya, bu yönetimin temelini de yine bu ilkelere dayandırmaya ve ona verdikleri biçimde kendi güvenliklerini ve mutluluklarını sağlamaya hakları vardır. Sağduyu, varlığı uzun zamanlara yayılan yönetim yapılarının önemsiz ve geçici sebeplerle değiştirilmemesi gerektiği görüşünü dayatacaktır ve benzer şekilde, tüm tecrübelerimiz göstermiştir ki kötülükler çekilebilir olduğu sürece, acı çekmeyi alışılagelen yapıların lağvedilerek düzeltilmesine tercih etmiştir. Ancak, ardı arkası kesilmeyen sömürü ve gasplar, değişmez biçimde aynı hedefe yönelerek, insanları mutlak despotluk boyunduruğuna almaya yönelik bir düzen olarak ortaya çıktığında, böyle bir yönetimi alaşağı ederek gelecek için yeni güvenceler yaratmak, insanların en temel hak ve görevidir.
* Panterler tarafından kaleme alınan metin, Socialistalternative’deki İngilizce orijinalinden Halkın Devrimci Yolu tarafından çevrilmiş ve ilk defa Halkın Devrimci Yolu’nun 12. sayısında yayımlanmıştır.
* Daha önce Halkın Devrimci Yolu dergisinde yayımlanan çeviri, Sendika.org internet sitesinden alınmıştır.