MakalelerPusula

KOMPLE DEVRİMCİLİK

“Yaşam ve savaş”, “örgüt ve militan” diyalektiği konusunda bilincin netleştirilmeye ve derinleştirilmeye daha fazla ihtiyaç olduğu bir dönemden geçiyoruz. Toprak hiç olmadığı kadar devrime gebe. Zulüm, toprak ve su kadar gerçek. Emperyalizmin uşakları olan komprador sermayenin sahipleri hiç olmadığı kadar sömürü ve zulümlerini artırarak ayakta kalmaya çalışıyor. İşçiler-köylüler-emekçiler-kadınlar-LGBTİ+lar, gençler ve tüm ezilenler her yerde ve anda kendisine önderlik yapacak gerçek öncüsünü ve militanını arıyor. Ancak çok acıdır ki henüz bu çığlığa yanıt verebilecek nitelikte ne bir örgüt ne de onun sahici militanları yoktur.

Sistemden tam olarak kopamayan, hata ve zaaflarını sürekli dışında arayan, olumsuzlukların nedenlerini “dış”ıyla açıklamaya çalışan düşünce biçimini değiştirmediğimiz sürece de umut haline gelinemeyecektir. Başarı ve zaferi amaçlamayan ideolojik nedenler ortadan kaldırılmadıkça, bu kişilikler özeleştirel temelde düzelip devrimcileşme yönünde adım atmadıkça benzer olumsuz sonuçlar yaşanmaya devam edecektir.

Bugün her dönem olduğu gibi devrime yanıt verecek kişiliklerin yaratılamaması sorunu temel gündem ve ertelenemez görev olarak bütün aciliyetini koruyor. Yaşanan kırılma ve gerilemelerin önemli bir nedeni burada yatmaktadır. Koşulsuzca kendini devrime adamaktan çekinen, kendi dünyasından-yaşamından tam olarak kopamayan kişilikler devrimin görevleri yerine getirilemez, başarılı görevler gerçekleştirilemez. Sürekli kendini aldatan ve örgütü de aldatmaya çalışan, yanılan ve örgütü de yanıltmaya çalışan, iddiasız- kararsız-iradesiz-gönülsüz, rahatına ve zevkine düşkün, sözünün sahibi olmayan, eleştiri ve öz eleştiriye kapalı kişilikler devrimin görevleri yerine getirilemez.

Nasıl yaşamalıyım, nasıl yapmalıyım, ne istiyorum, nasıl gerçekleştirmeliyim soruları üzerinde çok yönlü düşünülmeli, bütün tartışma ve düşünceler, bütün kararlar bu sorulara yanıtı ve çözümü aramalıdır. Bin yılların sömürü ve zulmü altında derin ve dayanılmaz bir yoksulluk içinde sürekli ezilen, bastırılan, sindirilen kitlelerin düşünce ve duygu dünyalarında büyük bir yozlaşma ve çökme yaşanır. Toplumun ne yaşam coşkusu ne maneviyatı bırakılır. Burjuva-feodal sistem, toplumun ve kişiliklerin hem düşünce hem de duygu dünyasında canlı hiçbir şey bırakmaz. Böylesi bir sistem içinden çıkıp devrimci harekete gelip katılan militanın nasıl olması gerektiğiyle uğraşmak devrimin görevlerini yerine getirecek şekilde her gün yeniden yeniden militanı düzenlemek şekillendirmek düşünen ayaklarıyla yürüyen yüreğiyle duyan kişilikleri yaratmak büyük bir emek güçlü bir yoğunlaşma ister. Kişiliği devrimin görev ve sorumluluklarını yerine getirecek düzeye getirmek görevlerin en zahmetli işidir. 

Özgürlüğün ve devrimin kabul edeceği kişiliğin yaratılması için bir yandan ciddi bir devrimci eğitim gerektirirken diğer yandan esas itibariyle militan kendisine yüklenmesi gereklidir. Bunu başkalarına dayanarak değil kendisine ciddiyetle yüklenen hata ve zaaflarına cömert davranmayan bir mücadeleyle devrimin görevlerini başarabilecek düzeye gelinebilir. Bir militan nasıl yaşamalı ve nasıl olmalıdır? sorusunun yanıtını kendisinde arayan düğümü çözebilir. Kendine, halkına, devrime çare olmayı amaçlayan, düşmanla boy ölçüşecek özgür yaşamı fethedecek düzeye gelebilenler özgürleşebilir.

İnsan, zaaflarla doludur. Sistemin yarattığı düşmana karşı sürekli ve düzenli bir şekilde mücadele eden bir tarzda savaşanlar dışındaki düşmana karşı savaşabilir. Kişiliğinde düşmanı her gün öldürenler dışındaki düşmanı alt edebilir. Yaşamda fedakarlık yapamayan savaşta feda rolünü oynayamaz. Var olan mevcut kadro ve militanlar da kendilerini kapsamlı ve derinlikli olarak ideolojik sorgulama iradesine teslim etmelidir. Ne eski kadrolar ne de kendini bilgili ve yeterli kabul eden militanlar kendilerini derin ve ayrıntılı bir ideolojik sorgulamadan ve eğitimden muaf tutmalıdır.

Özgürlük davası özgür kişilikler ister. Büyük davalar büyük kişilik ister. Devrimin kaderi öncüye ve kadroya, öncünün kaderi zamanında yerine getirdiği görev ve sorumluluklarını yerine getirilmesine bağlıdır. Devrim için her şeye cevap verebilecek bir niteliğe sahip olunarak zorlu görevler başarılır. Savaşmak, savaşta yenilmeyen görevinde başarılı olan kişilikleri kolektifimizin sahici militan tipini yaratmak devrimin en temel sorunların başında gelir. Her gün kendini sorgulayan-tartışan ve yoldaşlarının kendisini sorgulamasına-tartışmasına sunan, kendi yetmezliklerine sevdalanmayan, tartışmaya ve yoldaşlarının eleştirilerini dinlemeye açık olanlar en soylu eylem olan kendini bilme eyleminin gerçek öznesi olabilir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu