Ankara: İMO da çalışırken performans düşüklüğü bahane edilerek işten çıkartılan Cansel Malatyalı, İMO önünde sürdürdüğü direnişinin 208. gününde süresiz açlık grevine başladı.
13 Eylül Perşembe akşamı saat 23.00 sıralarında Cansel Malatyalı ve direnişe destek verenler olmak üzere toplam üç kişi gözaltına alınmıştı. Gözaltının hemen ardından Cansel Malatyalı’nın direniş çadırını kurduğu alan, İMO yönetimi tarafından 2 metrelik demir duvarlarla, binada tadilat yapılıyor izlenimi verecek biçimde kapatılmıştır. Bu sayede, eskiden polisin saldırabilmesi için hukuki olarak İMO içerisinden, özel mülkiyetin işgal edildiğine dair ihbar gelmesi gerekirken artık direniş çadırı özel mülk içerisine kurulamayacak. Belediyenin sorumluluğundaki kamusal alandaki direnişe yapılacak olası saldırıların da İMO’nun ihbarıyla gerçekleşip gerçekleşmediği anlaşılamayacak, İMO yönetiminin, yarattığı ihbarcı ve işbirlikçi izlenimin sorumluluğunu üstlenmesine gerek kalmayacaktır.
Yapılan saldırının ve engelleme çalışmalarının ardından, Cansel Malatyalı direnişin 208. gününde gerçekleştirdiği basın açıklamasıyla saldırıları teşhir etmiş, işe geri alınana kadar süresiz açlık grevine girerek direnişine devam edeceğini açıklamış ve demir duvarların önüne direniş çadırını tekrar kurmuştur. Basın açıklamasının tam metni:
208. GÜNDE, DİRENİŞİME SÜRESİZ AÇLIK GREVİYLE DEVAM EDİYORUM!
13 Eylül günü saat 22.50’de her zaman olduğu gibi; direnişin bir gününü daha geride bırakırken, günlerdir, aynı şekilde direnişe devam ederken, Çankaya karakolundan gelen polisler, hakkımızda şikâyet olduğunu, “hakkımız olmayan bir alanı işgal ettiğimizi” söyleyerek bize saldırdı ve beni, kardeşim Özkan Kayöz ve direnişe destek veren Cem Dursun’u işkence ile gözaltına aldı.
Bizi neden gözaltına almışlardı? Sebebini, hemen ardından yaşanan gelişmelerden daha iyi anlamış olduk. Bizim Çankaya karakoluna götürülüşümüzün hemen ardından, İMO önüne yanaşan bir kamyondan iki metreden yüksek demir duvarlar indirilerek İMO’nun çevresi tamamen kapatılmış, İMO yönetimi direnişim karşısında, demirden duvarlar örerek, emek ve direniş düşmanlığını devam ettirmiştir.
Olay yerinde bulunan İMO yöneticileri ve çalışanlarından bazıları, orada bekleyen devrimcilere saldırmış; Metin isimli İMO çalışanı, yumruk atmıştır. Polis, işbirlikçi İMO yönetiminin yanına gelerek, bir isteklerinin, sıkıntılarının olup olmadığını sormuştur. Dostluklarının geldiği boyut işte böyledir.
İMO önünde 208 gündür direnmeye devam ediyorum.
Bu güne kadar dört kez direniş çadırına saldıran halk düşmanı AKP’nin polisi bu saldırılarını İMO yönetiminin işbirliği ile yaptı. İşbirlikçi, ihbarcı İMO yönetimi bu yüzünü ilk olarak 1 Ağustos 2012 günü “ İşimi Geri İstiyorum” yazılı pankart asma eylemimde gösterdi. AKP’nin polisini kendi oda binalarının içerisine alarak bana, aileme ve pankart asma eylemine destek olan devrimcilere saldırtarak işkence ile gözaltına alınmamızı sağladı. 13 Eylül günü yaşadığımız saldırı ise, İMO yönetiminin polisle işbirliğine, direniş ve emek düşmanlığına devam edeceğinin bir kez daha göstergesi oldu.
Direniş süresince yaşananlar gösteriyor ki, İMO yönetimi direniş düşmanlığını işkenceci AKP’nin polisi ile açıktan işbirliğine dönüştürmüştür.
Halk düşmanlarının başvurduğu bir yöntemdir işbirlikçilik. Kendisine devrimci-demokrat bir kurum diyen TMMOB’a bağlı İMO yönetimi neden polisle işbirliği yapıyor?
Neden bir işçiyi işe almak yerine, 10’dan fazla özel güvenliği işe alıyor?
İMO yönetiminin Cansel Malatyalı’nın direnişine karşı gösterdiği düşmanlık tamamen sınıfsaldır. İMO yönetimi direniş karşısında tamamen sınıfsal bir tavır sergilemektedir! Yönetim kurulu üyelerinin çoğu müteahhit ve işverendir. Oda yönetimi olarak değil, patronlar kulübü olarak davranmaktadırlar.
İMO yönetiminin emek düşmanlığına karşı her türlü direnme hakkı meşrudur. Ben de direnişimi, bugünden itibaren süresiz açlık grevi olarak devam edeceğim.
Yaşasın Haklı Onurlu Direnişim!
İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız!
Direne Direne Kazanacağız!