Makaleler

İşçi sınıfına ÖRGÜTSÜZLEŞTİRME saldırısı!

Dünyada son dönemde yaşanan ekonomik krizin sonucunda sermaye kendi iktidarını daha da sağlamlaştırmak için bir takım önemler alıyor. Dünyadaki politik atmosfere baktığımızda merkez sağ hükümetler, ağırlıkla yerlerini almaya başladı. Yaşanan ekonomik sıkıntıların emperyalizm üzerindeki etkisinden de kaynaklı özgürlüklere saldıran hükümetler iş başına geldi. ABD, Rusya, Çin, Almanya gibi dünya ekonomisine şekil veren emperayalist ülkelerin bu denli sert politikalar izlemelerinin nedeni aslında yaşanan ekonomik kriz. Yaşanan ham madde sorunundan kaynaklı faiz oranları artarken, sermaye, yatırım oranlarını dünya genelinde de azaltmaya başladı.

Sermayenin iktidarını sağlamlaştırması için daha sert söylemlere ihtiyacı var. Çatırdayan dünya ekonomisiyle birlikte, iktidarın da çatırdamaması için böylesi bir yol izleyen emperyalist ülkeler, işçi sınıfına yönelik saldırıları artırmak zorunda. Dünya genelinde işçi sınıfına yönelik saldırılara bakıldığında birbirine benzer nitelikte olduğu da görülür. Son dönemde işten çıkarmalar, işçileri örgütsüzleştirilmeye yönelik politikalar dünya genelinde süregeliyor. Çin’de, İtalya’da, Almanya’da işten çıkarılmalar gündemde.

 

OHAL döneminde örgütsüz işçi sayısı tavan yaptı

Ülkemizde de benzer bir durum uzun zamandır yaşanmakta. Devlet 15 Temmuz darbe girişimini bahane ederek OHAL uygulamasını devreye soktu. Bir yılı aşkın yaşadığımız OHAL’le hak ve özgürlüklerimiz askıya alındı. Özellik de AKP hükümetine muhalif olan kesimlere başlatılan saldırı furyası hala devam etmektedir. Akademisyenler, işçiler, memurlar topyekun işten çıkarıldı, grev hakkı yasaklandı, sendikalaşmanın önüne geçildi.

Sermayenin işine yarıyan OHAL, işçilerin en temel haklarına göz dikmiş durumda. Kıdem tazminatından tutalım da, grev yapma hakkına kadar engellemeye çalışan sermaye, kendini sağlama alırken işçi sınıfının örgütlenmesini de engellemeye çalışıyor. Geçtiğimiz günler de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Resmi Gazete’nin 27 Temmuz tarihli sayısında Temmuz 2017 dönemine ilişkin işçi sendikalarının istatistiklerini yayımladı. Bir önceki dönemle karşılaştırıldığında toplam kayıtlı işçi sayısı yüzde 6.94 oranında bir artışla 13.581.554’e yükseldi.

Aynı dönem içinde sendikalı işçi sayısı 77 bin 73 artarak, 1.623.638 oldu. Ancak bu yükselişe rağmen sendikalı işçi oranı, bir önceki dönemin altına inerek yüzde 11.95’e geriledi.

Genel olarak baktığımızda kayıtlı işçilerin yüzde 88’i yine sendikasız veya örgütsüz kaldı. Sendikalı işçilerin dağılımına baktığımızda büyük çoğunluğun (yüzde 97) işkolu barajını aşmış 55 sendikada toplandığı görülmekte.

Üst örgütlere (konfederasyon) üyelikleri veya bağımsız olmalarına göre sendikalı işçiler incelendiğinde sendikalı işçilerin yüzde 56’sı Türk-İş’e bağlı sendikalara, yüzde 34’ü Hak-İş’e bağlı sendikalara ve yüzde 9’u DİSK üyesi sendikalara üye durumda. Bağımsız sendikalardaki işçilerin toplam içindeki oranı yüzde 1’in altında kalıyor.

Rapor incelendiğinde açıkça görülmekte ki işçi sınıfın örgütsüzlüğü artıyor. Bu bir devlet politikası aslında. Örgütsüzleştiremediğini de kendi örgütlediği sendikalara yönlendirmeye çalışıyor. Yine raporu incelediğimiz de açıkça görülmekte ki, Hak-İş’te ciddi bir yükseliş var. Dönemler itibariyle bakıldığında Türk-İş’in toplam sendikalı işçiler içindeki konumunu sürekli yitirdiği görülüyor. Bir önceki dönemde bu oran yüzde 58 iken, Temmuz 2017 istatistiğinde yüzde 56’ya düşmüş. Buna karşılık Hak-İş yüzde 2 oranında artış göstererek yüzde 34’e yükselmiş.

Sermaye biliyor ki örgütsüz işçi sınıfının gücü yok sayılacak düzeyde kalır. Sınıfa yönelik saldırılar işçileri güvencesiz bir hale getirerek kendine daha da bağlı kılmak üzerinden yürüyor. Bunun önündeki tek çözüm yolu işçilerin daha fazla örgütlenmesi.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu