Şubat (5.6.7) 1983 tarihlerinde, Paris’te bir araya gelen Yılmaz Güney ve arkadaşlarının (Ali, Salih, Mehmet, Veysel, Ramazan, Veli ve Hatice (toplantıya mazeretli katılamayan)) üç günlük toplantılarının teyp ses kayıtlarının çözülmesinin, yıllar sonra yayımlanması ile ortaya çıkmış tarihi bir belge ile karşı karşıyayız.
Tartışmaların içeriğinden anlaşıldığı kadarıyla, farklı dönemlerde değişik devrimci karakter saflarında kavranmış 7 devrimcinin Yılmaz Güney önderliğinde TKBKP (Türkiye Kürdistan Birleşik Komünist Partisi) inşa etmenin ilk adımlarından biri olarak “HAZIRLIK KOMİTESİ” kurmak amaçlı bir araya geldiğini öğreniyoruz.
Toplantının sonucunda 7 kişiden oluşan bir Hazırlık Komitesi kurulur ve önüne koyduğu görevleri ve kararları taslak olarak onaylamış olur.
Yılmaz Güney’i geniş halk yığınları, sinemanın çirkin kralı olarak tanır ve severler… Daha dar bir çevre ise, onun politik bir sinemacı olarak coğrafyasının ve halklarının sorunlarını dert edinip sinema ve sanat diliyle geniş yığınlara taşımaya çalıştığı bilir, sever ve sayar… Çok daha sınırlı kesim ise Yılmaz’ın taa 1955-1956 tarihinde daha 19,20 yaşlarındayken genç bir komünist adayı olarak Adana’dan İstanbul’a zamanın TKP’sini bulup ilişkilenmek için geldiğini, aynı dönem yazdığı öykülerde komünizm propagandası yapmaktan tutuklanıp, hapis yattığını, komünizm ideali ile halkına yürekten bağlı bir devrimci olduğunu bilir, sever ve sayar… Bu Yılmaz örnekleri çoğaltılabilinir. Ama Yılmaz Güney ise bunların toplamından daha fazlasıdır.
Evet, Yılmaz’ın Fransa’da mayıs yayınları tarafından yayımlanmış 3 ciltlik seçme yazılarından haberdar olanlar için bu belge sürpriz olmayabilir. Ama gün ışığına çıkarılan bu belge ile Yılmaz Güney’in devrim önderi olmak, komünist partisi kurup yönetmek gibi iddialı duruşla sisteme karşıt olduğunu ortaya koymaktadır. Eminiz ki Yılmaz’ı seven geniş halk yığınlarının, çoğunluğu için bu yönünü, bu kadar açık ve net olarak, yeni görmüş, tanımış olacaklardır. Yine eminiz ki bu belgeyle öğrendikleriyle Yılmaz’ın kalplerindeki yeri daha büyüyecek ve sağlamlaşacaktır.
Başka bir anlatımla; bu belgede Sabri kod adlı ismiyle yaptığı analizler, sorunlara çözüm olarak sunulan perspektifler, olay ve olgulara diyalektik materyalist yaklaşımı ve ele alışı ile iddialı bir devrimin önderiyle karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz.
Toplantıdan bir yıl sonra kanser illetine yenilen bu değerli insan, sadece bu çevrenin en değerlisini kaybı ile sınırlı değildir. O küçük Avrasya topraklarında ve dünya çapında sinemacı kişiliği ile ciddi bir popülaritesi olan ve bunun tüm olanak ve avantajlarını devrim davası için seferber atmaya hazır değerli devrimci önderlerinden birini yitirmiş olduğumuzu bu belge ile bir daha öğrenmiş oluyoruz. Saygı, sevgi ile selamlayarak, anıyoruz.
Güney kitaplığında, çok gecikmeli de olsa, bu tarihi belgeyi kitaplaştırıp paylaşmasından dolayı teşekkür ediyoruz.
Belgenin içeriğine değinmek gerekirse… İllegal bir örgüt veya partinin konferans veya kongre gündemleri kadar geniş bir yelpazede yürütülen tartışmalarla, farklı gelenek ve hareketlerden gelmiş arkadaşlar (Daha önce Yurtsever Devrimci Demokrat, Demokrasi Bayrağı ve Ekim Birleşik broşürlerinde yayımlanmış yazılar zemininde) ortaklaşarak bir platform oluşturmaya çalışmışlardır.
Ele alınan başlıca konulardan bazıları şunlardır:
* Devrimimiz sosyalist karakterli midir? Demokratik Halk Devrimi midir?
* Demokratik Cumhuriyet programı neler içermelidir?
* İttifaklar politikamız nasıl olmalıdır?
* Devrime önderlik edecek parti Türkiye-Kürdistan Birleşik Komünist Partisi mi? Yoksa Yurtseverler Demokrat Parti midir?
* Kürdistan sömürge midir? Örgütlenme ortak mıdır?
* Devrimci mücadelede kültürel mücadelenin yeri nedir?
Toplantının yapıldığı tarihte 20.yüzyıl sosyalizm deneyimi halen havlu atmadığı için yaşanan yozlaşmalar ve bürokratik diktatörlüklerin, revizyonizmin durumu ve bunlara karşı takınılacak tavırlar tartışılırken… Bugün bu gündemi 20.yüzyıl sosyalizm deneyimin muhasebesiyle değiştirsek. Geriye kalan gündemlerin üç aşağı beş yukarı devrimimizin yakın, orta ve uzun deneyimli sorunları olmaya devam ettiklerini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu niteliğiyle belgede tartışılan konular güncelliğini de koruyor, bugünkü tartışmalara dahil olabilmektedir. Genç militan ve kadroların bu belgede tartışılanlardan yola çıkarak zamanın militan ve kadrolarıyla kendilerini kıyaslamaları mümkün iken, aynı zamanda üzerinden geçen 34 yılda hangi konu ve pratiklerde ne kadar yol alındığının veya alınmadığının muhasebesini yapma olanağı da vermiş olacaktır.
Bugün devrimin öznesi olmak iddiası taşıyan her militan ve kadronun okunmasının faydalı olacağına inandığımız bu belgenin okunup, tartışılması, zenginleştirilerek sentezlenerek bilgi ve deneyim doğallığına dahil edilmesini önemsiyoruz.
Bir çevre veya grubun KP’ye evrilmesinin amaçlandığı toplantıda yapılan somut planlamalar ve iş bölümleri, belirlenen yakın, orta ve uzun erimli görevler… Bugünkü öznelerce ideolojik-politik ve örgütsel olarak yerine getirilmiş midir? Bütün bu sorulara daha ayrıntılı cevaplar edinmek için başka coğrafyamızda verilen mücadelenin deneyimlerinden olmak üzere tüm olumlu ve olumsuz deneyimlerden öğrenmek güncel görevlerimizdendir.
Küçük Avrasya topraklarındaki devrimin irili ufaklı onlarca yapı ve grup çevrenin ortak emeği ile ödediği bedellerin ortak bir potada maddileşmesinin ürünü olacaktır. Bu bir yapının lokomotif rolü üstlenemeyeceği gerçeğini değiştirmez. Ama bu lokomotif olabilmek hasbel kader olacak iş değildir. Ancak kitlelerden, yenilgilerden ve düşmandan (üç büyük dev ateşten) en iyi öğrenip bütün kolektifin mazhar olacağı bir hak ve görevdir.
Devrim okyanusuna akan tüm pınar, dere, çay, akarsu ve nehirlerin denizleşerek, mahirce akması… Birbirlerinin olumlu, olumsuz yanlarından Kaypakkayaca öğrenebildiğimiz oranda yakınlaşacak, yürüyüşün temposunu arttıracak, ödediğimiz bedelleri azaltarak, halklara güven ve umut ışığı olabileceğiz. Bu diyalektiği kavramak ve pratikleştirmek için tüm düşdaşlara iyi okumalar, başarılı çalışmalar diliyoruz!
Bir Tutsak Partizan