TÜİK iki gün arayla, beyin yakan iki ayrı açıklama yaptı. 12 Haziran’da yaptığı açıklamada 2017 yılının birinci çeyreğinde Türkiye ekonomisinin yüzde beş büyüdüğünü söylerken, 15 Haziran’da yaptığı ikinci açıklamayla ise halkı şaşkınlık bürüdü. Birkaç gün önce yapılan ikinci açıklamada, 2017 Mart ayı verilerine göre işsizliğin arttığı açıklandı. Ard arda yapılan açıklamalarda, Türkiye ekonomisinin büyüdüğü anlaşılınca da 16 Haziran’da emekli vekillere çifte maaş kararı meclisten geçti.
Türkiye’nin “büyümesi” üst üste gelen haberlere göre, her zamanki gibi halkın pek işine yaramamış görünüyor. Bu durum kararın meclisten geçmesinden bir gün önce açıklanan verilerden de anlaşılıyor zaten. Verilere göre genç nüfusta işsizlik bir önceki yıla göre 1,6 puan artış gösterdi ve yüzde 11,7 seviyesine yükseldi. Yani 15 yaş ve yukarısında işsizlik oranı 2016’nın Mart ayı dönemine göre 619 bin kişi artarak 3 milyon 642 kişiye yükseldi. 15-24 yaş arasında işsizlik oranı 4,4 puanlık, 15-64 yaş arasında işsizlik oranı ise 1,7 puanlık artış oldu. İşsizlik oranındaki artış genç nüfusla kalsa yine iyi, ülke ekonomisinin yüzde beşlik büyümesinden her kesim nasibini almış durumda. Yine 2016 Mart ayı verilerine göre 2017’de tarım dışı işsizlik 1,8 puan artmış ve yüzde 13.7 oranında tahmin edilmiş. Bütün bu işsizlik artışlarına karşılık istihdam oranlarında ise bir değişim görülmemiş, istihdam oranı yüzde 46,1 olarak açıklanmış.
2017 Mart ayı işsizlik oranları araştırıldığı sırada, TÜİK ülke ekonomisinin yüzde beş büyüdüğüne dair açıklamada bulundu. Hem de işsizlik oranları açıklaması yapılmadan birkaç gün önce. Ülke ekonomisi büyümüş ama nasıl büyümüş? Yapılan açıklamalarda oranlar, Dolar-TL kurları ve benzeri gibi bir sürü rakamsal veri bulunuyor. Oysa meselenin özü gayet açık. TÜİK yaptığı açıklamalarla kendiyle çelişirken, meclis ise aldığı kararlarla asla kendisiyle çelişmeyerek halkın parasını vekillerinden, emekli vekillerine kadar dağıtıyor. Bu vekiller de halkın vekilleri oldukları iddiasındalar. Tabi halkın vekilleri hapishanelerde alıkonulmuş durumdayken bu tarz iddialar atıp tutmak da daha kolay oluyor.
Ülkede halkın çok büyük bir çoğunluğu açlık sınırının altında, yine büyük bir çoğunluğu ise açlık sınırında yaşarken, işsizlik oranları ger geçen gün daha fazla artarken, gençler işsizlik ve geleceksizlikle boğuşurken -ki daha bir kaç gün önce LYS adının konulduğu yarış gerçekleştirildi- nasıl ve hangi gerçekliklere dayanılarak hesaplandığı bilinmeyen yüzde beşlik büyüme oranı açıklanıyor. Fakat dönüp halk gerçekliğine baktığımızda ise oldukça vahim bir tablo karşımıza çıkıyor.
Ekonomi değil faşizm büyüdü
Yani halk açlıkla boğuşuyor emekli vekiller ise kendisine oy veren halk işsizlikle boğuşurken çifte emeklilik maaşı alıyor! Tek vekil maaşıyla geçinemeyen emekli vekillere meclis sahip çıkıyor. “Meclisimiz” gerçekten oldukça cömert, vakti zamanında koltuklarına oturanları unutmuyor. Hali hazırda mecliste olan vekillerin maaşı ise durmadan artıyor. Kamu emekçileri her geçen gün bir yenisi çıkan KHK’ler ile işlerinden ihraç ediliyor, direnen emekçiler de ya copla gazla ya da tutuklamalarla karşılaşıyor. Emekçilere sahip çıkan halk her gün işkenceyle gözaltına alınıyor, emekçiler evlerinde infaz ediliyor. Basın emekçilerinden her gün bir başkası tutuklanıyor. Geleceksizleştirilen öğrenci gençliği ise ya sürekli soruşturmalar ve uzaklaştırmalarla karşılaşıyorlar ya da basın emekçileriyle aynı akıbeti paylaşıyorlar.
OHAL ile birlikte devlet içindeki klik savaşı halka yönelmişken, pek tabi ülkede bir şeyler gerçekten büyüyor. Fakat bu büyüyen ülkenin ekonomisi mi yoksa faşizmi mi? Bizim yukarda belirttiğimiz halk gerçekliğinin verilerine göre baktığımızda bu sorunun cevabı gayet açık ve net bir şekilde ortada. Faşizmin yükseldiği verili bir gerçeklik. Elbette yine verilere baktığımızda ülkede büyüyen başka bir şey ise bu yükselen faşizme karşılık halkın direnişi!