Makaleler

CHP’nin Belediyelerle İmtihanı!

Son yıllarda ülkede egemen sınıflar arasında demokrasi havarisi kesilme rolünü üzerine alan CHP gerçek yüzünü hükümet olursa, nasıl bir politika izleyeceğini, dar anlamla hükümet olarak sayabileceğimiz belediyelerde göstermeye devam ediyor.

Neredeyse her 2-3 konuşmasından birinde taşeron işçilerin sorunlarından bahsedip duran, kendi dayandığı egemen kliğin taşeron sistemin doğuşundaki payını görmeyip sanki bu işin tek müsebbibi AKP’miş gibi davranan kendi suç ortaklıklarını saklayan, taşerona kadro verilmesinden bahseden CHP lideri Kılıçdaroğlu söz konusu kendi belediyeleri olunca işi görmezden gelmişti. Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz sene CHP’li Avcılar ve Bakırköy belediyeleri liderlerinin taşeron sorununda bu kadar bahsetmesinden de hiç utanmadan taşeron işçileri işten atmıştı. Tabi ki utanmazlar çünkü onlarda liderleri Kılıçdaroğlu’nun tüm bu çıkışların sahte olduğunu. Oy devşirmeye dönük olduğunu tüm bu CHP’nin takmaya çalıştığı demokrasi havarisi maskesinin altında sermayenin işçi sınıfının kanından beslenen o kanlı suratının olduğunu pek ala biliyorlardı. Nitekim bu kararlara işçiler direnmiş, CHP’den ise tek ses çıkmamış, hatta kendi belediyelerinin pratiklerini açıktan savunarak, işçi sömürüsünde AKP’den farklı bir pratik sergilemediğini görmüştü.

Aynı şekilde CHP’nin bir başka sahte demokrasi havarisi kesildi konu da AKP’nin doğanın talanına dönük politikaları, şehirlerde dahi parkları sermayenin talanına açmıştır. Ama pratik zihniyetin aynasıdır. Nitekim CHP’nin doğanın, yaşam alanlarının talanına karşı söylemlerinin nasıl sahte olduğu, yine geçtiğimiz aylarda, CHP’li bir belediye olan Büyükçekmece belediyesinin halkın nadir nefes alabileceği bir parkı, Katar’lı sermayedarlara talan etmesi için peşkeş çekmesinde bir kez daha görülmüş oldu. Daha önceleri halkın protestolarından kaynaklı buna cesaret edememiş CHP’li belediye çareyi AKP gibi hile hurda başvurmakta bulmuş, ilk olarak parkın etrafına teller çekmiş ve parkın bakımsızlıktan yok olmasını beklemiş, daha sonra ise parkı sermayenin talanına açmıştı. Gezi sürecinde toplumsal basınçtan kaynaklı, sadece söylemde de kalsa AKP’yi doğayı yok etmekle suçlayan CHP, kendi belediyesi benzer şeyler yapınca sessiz kalmış, yine demokrasi havarisi maskesi yüzünden sıyrılmış, bu kez de ortaya CHP’nin doğa düşmanı yüzü çıkmıştı.

Bu örnekler, çoğaltmak pek ala mümkün. Nitekim, en son da geçtiğimiz günlerde Özgürlükçü Demokrasi’de çıkan bir haberden öğreniyoruz ki CHP’li Hatay Büyükşehir Belediyesi, Antakya’da Suriyeli mülteci esnafların ve yerli Arap esnafın astığı Arapça tabelalardan rahatsız olmuş ve Arapça tabela asımını yasaklamış. Bu iş belediyeye sorulunca da belediye bu yasağı, “Arapça tabelalar görüntü kirliliğine yol açıyor.” diye gerekçelendirmiş. Yani CHP’li belediyeye göre Ortadoğu coğrafyasının en kadim halklarından olan ve Antakya nüfusunun yarısından fazlasını oluşturan Arap halkının dili görüntü kirliliği! İşte yine CHP ve yine yüzünden sıyrılan demokrasi havarisi maskesi ve bu kez ortaya çıkan yüz, tekçi asimilasyoncu yüz. Bu olaydan da bir kez daha görüyoruz ki CHP, TC’nin de, kendisinin de kuruluş kodlarından olan faşist, tekçi ve asimilasyoncu damara bir kez daha sımsıkı sarılıyor.

Tabi biz biliyoruz ki CHP’li belediyenin burada asıl derdi Suriye iç savaşının ardından, özellik Antakya’da yaşayan Arap Alevi halkının, TC tarafından neredeyse 100 yıldır maruz bırakıldığı asimile etme, “Türk- Sunnileştirme” saldırılarının etkisinden biraz da olsa kurtulup, yüzünü kendi öz kültürüne dönmüş olması. İşte bu CHP’yi ve bir bütün egemen sınıfları tedirgin ediyor. On yıllardır Arap Alevisi halkını asimile etme ve sisteme bağlama görevini üstüne almış olan CHP, çok iyi biliyor ki eğer Arap- Alevi halkını asimile etme ve sisteme bağlama görevini üstüne almış olan CHP, Arap Alevi halkının özellikle de gençlerinin kendi anadilini esnaf tabelasında bile görmesine tahammül edemiyor ve asimilasyon politikalarına tam gaz devam ediyor.

Kemalizm’le bir türlü hesaplaşmamış oynadığı demokrasi havarisi rolününde etkisi ile CHP’nin tarihsel misyonu olan muhalif kesimleri faşist sisteme yedekleme misyonunu görmeyen, görmek istemeyen, bazı devrimci ve reformist sol çevrelerin “sos- sosyal demokrat” payesi biçtikleri, CHP’nin gerçek yüzü, belediyeyi aldıkları yerdeki bu ufak pratikleri ile bile çok net görülebilmektedir.

Unutulmamalı ki bir siyasi oluşumun en ufak bir pratiği bile gıdasını o siyasi oluşumun ideolojisinden alır. İşte tüm bu CHP belediyelerinin pratikleri de gıdalarını esasta CHP’nin faşist ideolojisinden almaktadır. Tabi bu yazıda esas olarak belediyeler üzerinden görüngüler anlattık yoksa CHP zaten faşist yüzünü neredeyse her gün gerek mecliste, gerek sözcüklerinin, başkanlarının açıklamalarında ve bir bütün pratiklerinde gösteriyor (tabi görmek isteyene!). CHP’nin arkasına takılmaya “can atan” politik kesimlerin görmek istemediği bu yüz, devrimcilere ve örgütlerine “terörist” diyen, TC’nin kuruluş felsefeleri olan ırkçı, tekçi damara sıkı sıkı sarılan, Kürt köyleri, kentleri yıkılıp, yakılırken, Kürt halkı devlet güçleri tarafından katledilirken, Rojava, Şengal TC tarafından bombalanırken, “terörle mücadelenin sonuna kadar arkasındayız.” Naraları atan ve böylece tüm bu katliamlarla kendi payları olduğunu açıkça gösteren, her türlü azınlık inanç ve ulusu asimile etmekte kararlı olan işçi, emekçi düşmanı yüzüdür. Yani CHP kendi kurduğu faşist TC devletinin tüm genetik kodlarını aynen sürdürüyor.

Kısacası CHP her ne kadar yüzünü demokrasi maskesi ile kapatmaya çalışırsa çalışsın bu maske bir türlü yüzüne oturmuyor ve o maskenin arkasından sürekli faşist ve halk düşmanı yüzü fışkırıyor.

Bir ÖG okuru yazdı

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu