AKP hükümeti 16 yıllık döneminde genel anlamda ortak eğilim neo-Kemalist bir parti oluşu yönünde. Bunun nedenlerini genel anlamda özelleştirme ve taşeronlaştırma konusunda ortaklaşma mevcut. Tarihsel olarak ele aldığımızda özellikle özelleştirmeler TC’nin kuruluşu itibaren başlamıştır. Mustafa Kemal döneminde birçok kamu kuruluşu ve ülke toprağı yabancı sermayeye satılarak özelleştirilmiştir. Ekonomik anlamda kısa dönemli yabancı sermayeye bağımlı halde gelmesi Osmanlının ardından kurulan TC devleti döneminde başlamıştır. Genel hatlarıyla ekonomi bu dönemde yarı sömürge haline gelmiştir.
Günümüzde AKP hükümet dönemindeki ekonomik politikaları incelediğimiz de özelleştirmeler ağır basıyor. Ülke içerisinde var olan kamu kuruluşları bir bir özelleştirilmiş özellikle tarımsal üretim yapılan, tarım alanları ranta açılarak sermayeye bu alanlar peşkeş çekilmiştir. Bakıldığı zaman ranta açılan alanların etkilediği sektörlerin başında tarım alanları gelmektedir. Özellikle hidroelektirik santral yapımı ve maden ocaklarının yapımında toprak yapısında bulunan değişikler ve ocak alanlarının etrafında yaşanan kimyasal değişiklikler tarım alanlarında ki verimliliği ortaya çıkardı.
Hükümet olduğu döneminin ilk başında bu durumu illegal bir şekilde yapan AKP, son dönemde tarım alanları ranta açmak için OHAL dönemini vermiş olduğu denetimsizliği de kullanarak, tarım alanlarını kullanmayı yasallaştırmaktadır. Son dönemde ülke ekonomisinde ki yaşana buhranın faturasını işçi ve köylülere kesmeye çalışan, kıdem tazminatını ortadan kaldıran hükümet şimdi de zeytin alanlarına göz dikmiş durumda.
Çanlar zeytin alanları için çalıyor
Şimdiler de ise 7. yasa değişikliği önerisiyle zeytinlik alanlarını AKP hükümeti gündemine almış durumda. Amaç, zeytinlik alanların, kıyıların ve meraların, maden arama, sanayi tesisleri ve konut sektörüne açılmasını sağlayarak, sermayeye yeni ve büyük bir rant olanağı sağlamaktır. Tarım sektöründe kendi, kendine yeterliliği olan Türkiye, 16 yıllık AKP hükümetlerinin izlediği yanlış ve dışa bağımlı tarım politikalarıyla, birçok tarım ürününü artık ithal etmekte. Milyonlarca çiftçinin geçim kaynağı olan, ülkenin zeytin ve zeytin yağı ihtiyacını karşılayan ve hatta Türkiye`ye ihracat olanağı sağlayan zeytinliklerin, tamamen rant amaçlı politikalarla büyük ölçüde yok edilmesi bu politikayla gündeme gerçekleşebilir.
AKP tarafından TBMM’ye getirilen tasarıya göre, “bir dekarlık alanda en az on beş kültür çeşidi veya yabani zeytin ağacı bulunmuyorsa, o alan zeytinlik alan vasfında sayılmayacak”. Bu öneri yoğun tepki nedeniyle geri çekilse de bu konudaki son kararın valiliklere bağlı oluşturulacak kurul tarafından verilecek olması, zeytinlikler ve kıyılar üzerindeki tehlikenin sürmekte olduğunu göstermekte.
Tarım alanlarının ranta açılması valiliklerin elinde
Yeni düzenlemeyle birlikte zeytinliklerin, zeytin alanların vasfına sahip olması “Zeytin Sahalarını Koruma Kuruluna” devredilecek. Bu kurul Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Ziraat Fakültesi, Ziraat Odası, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Zeytin Yağı İhracatçıları ve Ulusal Zeytin ve Zeytin Konseyi’nden’ oluşacak. AKP hükümetinin egemenliği altındaki bu kurulun başında Vali olacak. Kurulun işleyişini Tarım Gıda Bakanlığı yapacak. Tarım Gıda Bakanlığı yetkisini Valilik’e devredebilecek. Bu kurul kurulduğundan bugüne kadar 6 milyon 710 bin dönüm arazi tarımdan çıkarılıp, sanayiye, ticarete, müteahhite verildi.
Kurulan kurulun AKP hükümetinin tarım politikalarını bire bir uygulayacağı açık. Özellikle Ege ve Akdeniz bölgesinde çokça yer bulan zeytin alanları bu kurul ve uygulamayla beraber tehlikeye girmiş durumda. Yakın zaman zeytin alanlarında istihdam eden köylüler kendi yaşamlarını idame ettiremeyecek duruma gelebilirler. Zeytin bu topraklar için bir şanstır. Özellikle ülke ihracatında önemli yer tutan zeytin de AKP hükümeti sayesinde ortadan kalkacak duruma gelecek.