H. Merkezi: Gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin dosyasında, zaman aşımı kararını Cumartesi Anneleri ve insan hakları savunucuları Ankara Adliyesi önünde protesto etti.
Kenan Bilgin’in ailesi, Cumartesi Anneleri, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul ve Ankara Şubeleri, Kenan Bilgin’in gözaltında kaybedilmesine ilişkin dosyada zamanaşımı kararı verilmesini Ankara Adliyesi önünde ”AİHM’de mahkûmiyet, Türkiye’de takipsizlik” diyerek protesto etti.
Bilgin: Zaman aşımını tanımıyoruz
Eylemde ilk sözü alan Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin, takipsizlik kararına dair dosyada her türlü gerekli bilginin mevcut olduğunu anımsatarak, “20 yıl sonra yazı yazıp zaman aşımına uğradı diyerek bizleri gönderdiniz. Zaman aşımını tanımıyoruz” dedi. Kaybedecek hiçbir şeylerinin kalmadığını ifade eden Bilgin, “Bu suçlar bireysel suçlar değil devletin organize ettiği politika sonucudur. Devletin işlediği suçlardır bireylerin işlediği suçlar değildir. Mücadelemize devam edeceğiz” diye konuştu.
Nacitarhan: İşkencede bir insanın katledilmesine tanıklık ettim
Kenan Bilgin’le birlikte Ankara Emniyeti Terörle Mücadele Merkezi’nde gözaltında olan 11 tanıktan biri olan Cavit Nacitarhan, “Ankara Emniyetinde 21 gün boyunca Kenan Bilgin’le birlikte yaşadım.15 gün kayıtsız 15 gün kayıtlı olmak üzere 30 gün Ankara Emniyeti’nde Kenan Bilgin’le birlikte işkence gördüm. Onun gördüğü işkencelere tanıklıkla kalmadım, işkencede bir insanın katledilmesine de tanıklık ettim.” dedi. Nacitarhan, tanıklıklarını her yerde dile getirdiklerini fakat hiçbirinin kabul edilmediğini sadece AHİM sürecine çağırıldıklarını ve davanın kazanıldığını kaydetti. Kenan Bilgin’i ve tüm kayıpları cesaretle aradıklarını dile getiren Nacitarhan, “Yüzsüz, ahlaksız, kirlenmiş iktidarlar, insanlar asla yüzleşme taraftarı olmadılar. Herkesi dayanışmaya ve hesap sormaya hesap vermeye davet ediyoruz” dedi.
Tüm girişimler sonuçsuz kaldı
Kenan Bilgin’in ailesi, Cumartesi Anneleri, İHD İstanbul ve Ankara Şubeleri adına ortak açıklama yapıldı. Yapılan açıklamada,”35 yaşındaki Kenan Bilgin, 12 Eylül 1994 sabahı, Ankara Dikmen’deki otobüs durağında sivil polislerce gözaltına alındı.” denildi. Bilgin’in bir operasyon kapsamında 10 kişiyle birlikte gözaltına alındığı bilgisine ulaşıldığını ve yasal girişimlere başlandığı kaydedilirken, ailenin, İnsan Hakları Derneği’nin ve Kenan’ın arkadaşlarının tüm girişimleri sonuçsuz kalındığı belirtildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuran Bilgin Ailesi, Kenan’ın bulunmasını istedi. Kenan’ı bulmak ve faillere ulaşmak için girişimlerde bulunan Ankara Cumhuriyet Savcısı Selahattin Kemaloğlu’nun görevini yapması engellendi. Savcı Kemaloğlu Ankara’dan sürüldü. Dosyayı devralan savcı Özden Tönük ise, bir rapor yazarak dosyayı kapattı. İç hukuktan sonuç alamayan aile davayı AİHM’e taşıdı. Yargılama sonucunda, sorumlulara işledikleri suçu gizleme, izlerini örtme ve Kenan Bilgin’in akıbetiyle ilgili sorumluluktan kaçma imkânı verdiği kaydını düşen AİHM Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni oybirliği ile mahkûm etti. AİHM mahkûmiyetine rağmen etkin bir soruşturma yürütmeyen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 31 Mart 2017 tarihinde Kenan Bilgin’in “Ankara Emniyeti’ne bağlı nezarethanelerden birine alındığına dair hiçbir veriye ulaşılamamıştır” diyerek zamanaşımı gerekçesiyle “Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar” verdi. Bilgin Ailesi Ankara Sulh Ceza Hâkimliği’ne başvurarak bu karara itirazda bulundu.