RTE’yi “mahvolma” derecesinde karamsar kılan TÜİK tarafından yılın üçüncü çeyreğine (2016/3) dair açıklanan rakamlardır. TC ekonomisi 2016/3’te (yaz dönemi) sanayi üretiminde çarkları döndüremedi. Üretici sektörlerdeki düşüşler % 20’lere kadar çıktı, 2016/3’te sanayi üretimi yüzde 3.1 oranında düştü. Bu verilerin en yalın ifadesi TC ekonomisinin 2016/3’te üretim yapmadığıdır. Bunu takiben cari açık 32.4 milyar dolara çıkarken, cari açığı aşağıya çekmede önemli bir etken olan doğrudan sermaye yatırımı da (sıcak para denilen emperyalist sermaye akışı) 9 ayda yüzde 13.3 oranında azaldı.
TC ekonomisindeki bu vahim tablo Ortadoğu’daki savaştan T. Kürdistanı’ndaki savaştan, AKP/RTE’nin iç ve dış politikadaki saldırgan siyasetinden, 15 Temmuz darbe girişiminden bağımsız değildir. Siyasi alandaki gelişmeler doğrudan yarı-sömürge ekonomiye yansımıştır. Emperyalist sermaye akışına bağımlı TC ekonomisinde doğrudan sermaye yatırımlarının düşmesi siyasi alanda yaşanan gelişmelerle bağlantılıdır. Kapitalist sermaye azami kâr oranını hiçbir zaman riske sokmaz, güvenli liman arar. Bulamadığında daha güvenli kâr alanlarına yönelir/kaçar. Dokuz ayda yüzde 13.3’lük düşüş, emperyalist sermayenin TC ekonomisinden kaçtığının göstergesidir. Dolayısıyla üçüncü çeyrekte ekonomideki vahim tablonun mimarı ülkeyi hem içte hem dışta savaş alanına çeviren AKP/RTE’den başkası değildir.
Yarı-sömürge bir ekonominin dikiş tutmayan yapısında gerçekleştirilen işçi sınıfı üzerindeki artı-değer sömürüsünün artırılması, ezilen yoksul halkın cebindeki üç kuruşun vergi-zam adı altında çalınmasıdır. Başkanlık adına faşist diktatörlüğü dayatan, ülkeyi savaş alanına çevirerek sokakları-meydanları kana bulayan, OHAL ve KHK’larla muhalif tüm kesimleri baskı altına alan, 2023-2053 gibi “hedeflerle” ırmakları-gölleri kurutan, bina-gökdelen ve köprülerle göz boyamaya çalışan, ezilen yoksul halka işsizlik, yoksulluk, açlık ve sefalet içinde yaşamdan başka bir şey sunmayan hakim sınıflar daha özgülde AKP/RTE için nihai son bellidir. Serbest rekabetçi dönemin burjuva liberal ekonomistleri, işçileri-köylüleri soyup soğana çeviren kapitalist sermaye için “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” diyordu. Bugün Türk hakim sınıfları devam eden ekonomik kriz ve siyasi kriz koşullarında ekonomiyi düzeltemiyor, gemiyi yüzdüremiyor. O halde söylenecek söz açıktır: Bırakınız mahfolsunlar!
(* Gürsel, S., 2013, Türkiye Dış Politikası-3, içinde cari açık kutusu, İletişim Yayınları, 2. Baskı, İstanbul) (Bitti)