Makaleler

Önleyici Vuruşu, tersine, bozkırı tutuşturan yangına dönüştürelim!

El yapımı tuzak bombalar, bombalı araçlarla yapılan eylemler, küçük mahallelere tank ve toplarla bile girilememesi ve elindeki en ağır saldırı helikopteri olan Super Cobra’nın füzeyle vurulması TC devletinin savaş tarzını değiştirmeye zorunlu bıraktı. MİT, TSK, İçişleri ve Dışişleri Bakanlıkları şehirde ve kırda gerilla savaşına “yeni” taktik olarak hayata geçirecekleri yöntemin adı Önleyici Vuruş.

Önleyici Vuruş, askeri olarak saldırıyı beklemeden düşman hedeflerinin tespit edilip imha edilmesi, savunma pozisyonundan operasyonel saldırıya geçilen bir taktiktir. ABD emperyalizminin, İsrail’den devşirdiği bu taktik, ABD’nin İkiz Kuleler’ine yapılan 11 Eylül saldırısı sonrası “terörle mücadele” adı altında gündemleştirildi. Bizzat ABD emperyalizmi tarafından fiili olarak uygulandı. “Terör örgütü” ilan edilen ve tehdit olarak görülen örgütlere yönelik bir taktik olarak gösterilen önleyici vuruş bir ülkeyi işgal etmenin, işgali meşrulaştırmanın aracına dönüştürüldü. ABD emperyalizmi El-Kaide’ye karşı mücadele adı altında Afganistan’ı işgal etmesini Önleyici Vuruş’la meşrulaştırdı. Böylece amacın sadece “terörle mücadele” olmayıp dünya pazar alanlarında stratejik konuma sahip ülkelerin, tehdit olarak görülen, düşman ilan edilen ülkelerin işgal edilmesi, bu ülkelerde operasyonlar yapılması olduğu net olarak görüldü. ABD emperyalizmi, Afganistan’da bu taktikle başarısız oldu.

Taktiksel olarak savaşan bir gücün, savaş gücünü imha etmeye yönelen Önleyici Vuruş’la TC devleti de PKK ve HDBH’nin gerilla gücünü imha etmeyi hedefliyor. T. Kürdistanı merkezli olan bu konsept kuşkusuz ki sadece kırsal alan, gerilla mücadelesini kapsamıyor. Kamp alanı olarak belirlenen-görülen alanlar ve bu alanlara lojistik destek sağlayan alanlar ve de şehirler de konsepte dahildir. Karadeniz, gündeme taşınmış olmasa da, mücadelenin ivmesine bakılmaksızın gündeme alınmadığı düşünülmesi öngörüsel hata olacaktır. Silahlı mücadeleyi, gerilla savaşını bitirmeyi, PKK’yi Kandil’e sıkıştırmayı hedefleyen Önleyici Vuruş aynı zamanda savaşın daha da şiddetleneceğinin ifadesidir.

Taktik değişimi ihtiyaç olarak TC devletinin karşısına çıkaran, sadece, T. Kürdistanı’ndaki savaşın değişen seyri değildir. Dış politikadaki tıkanma ve Ortadoğu’daki dengelere dahil olmak da iç politikadaki sorunları çözmeyi öncelikli kılıyor. Kürtlerin hem Rojava’da hem de T. Kürdistanı’nda politik aktör olarak güçlü olması, TC devletinin politik adımlarını bozan bir etken oluyor. Emperyalistlerin (Rusya-ABD) TC yerine, DAİŞ’e karşı PYD-YPG ile ittifak kurması ise tüm planları alt üst eden, bununla kalmayıp dış politikada hareket alanını tıkayan bir hale bürünmesi TC devletinin daha saldırgan faşist yöntemlerle Kürt sorununa yönelmesinin zeminini oluşturuyor. Tüm bunların yanı sıra ekonomik olarak belirlenen 2023 hedeflerine ulaşmak için T. Kürdistanı’nın hammadde ve ucuz işgücüne ihtiyaç duyulması TC devletini yeni yöntemlere sevk ediyor. Mesele şu ki, tüm bu dertlere Önleyici Vuruş çözüm olacak mı?

Savaş yasaları savaşan iki gücün varlığını da içerir. Tüm kuralları güçlü olanın belirlediği bir savaş yasası yoktur. Bu yüzden ki tarih “süper güçlere” karşı küçük güçlerin zaferleriyle doludur. ABD emperyalizminin Vietnam, Irak ve Afganistan’da zafer elde edememesi hafızalarda taptaze durmaktadır. Önleyici Vuruş konsepti de TC devletini içinde bulunduğu haleti ruhiyeden, politik bunalımdan kurtaracak taktik bir manevra değildir. Zira savaşta esas belirleyici olan insan faktörüdür. Gerilla mücadelesi karşısında, Önleyici Vuruş, ölü doğmuş bir taktik bir konsepttir.

Ortadoğu’daki gelişmeler, YPG’nin Fırat’ın batısına geçmesi T. Kürdistanı’nda savaşın seyrinin değişmesi, savaşın daha da şiddetleneceğini gösteren işaretlerdir. Faşizmin azıya alındığı durumda savaşı her alana yaymakla yükümlüdür devrimciler. Ulusal sorun görünümü ağır basan bu savaş, Kürtler nezdinde tüm ezilenlere yönelen bir savaştır. Bu saldırı dalgasına karşı topyekun direnişi, örgütlemek artık sürecin dayattığı bir zarurettir.

Türk hakim sınıflarının arasındaki çelişkilere rağmen, T. Kürdistanı’ndaki savaşta ortaklaşmaları, RTE/AKP’ye yedeklenmeleri, dokunulmazlıkların kaldırılmasında olduğu gibi söz konusu Kürtler olduğunda devam edecektir. “Yeni” savaş konseptinin uygulanmasında da AKP/RTE karşıtı görünen kliğin tavrı farklı olmayacaktır. Kürt kentlerini yakıp yıkan bu haksız savaşı fabrikalara, tarlalara, okullara, sokaklardan meydanlara yayarak Önleyici Vuruş’u tersine çeviren güçlü ajitasyon/propaganda yapmanın, örgütlü faaliyeti, direnişi yükseltmenin var olduğu nesnel koşulları, bozkırı tutuşturan yangına çevirelim.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu