Frankfurt: Almanya’nın Oberursel kenti Hochtaunus Alevi Kültür Merkezi’nde 14 Mayıs günü “Geçmişten Geleceğe Mayıs Değerlerimizi Yaşatıyoruz!” konulu bir panel gerçekleştirildi. Partizan ve Nav-Dem temsilcilerinin panelist olarak katıldıkları etkinlik saygı duruşu ile başladı. Saygı duruşunda AKM dedesi tarafından çıra yakılarak, sömürüsüz, talansız, katliamsız ve savaşsız bir dünya umut edildi.
Panelde ilk sözü Partizan temsilcisi aldı. 6 Mayıs günü şehit düşen TİKKO gerillaları Haydar Arğal ve Murat Tekgöz şahsında tüm şehitleri anarak konuşmasına başlayan Partizan temsilcisi TC devletinin niteliği üzerine yaptığı sunumunda, TC egemen sınıflarının sermaye gaspı üzerinde şekillendiklerini belirterek, Ermeni Soykırımı’nın TC’nin uluslaşma sürecinin en önemli sonucu olduğunu dile getirdi. Sırasıyla Koçgiri, Ağrı ve Şeyh Sait isyanlarına değinen Partizan temsilcisi, Dersim’de esasen bir isyandan ziyade bir direnişin olduğunu dile getirdi. Partizan temsilcisi, planlı bir isyanın olmadığını, TC devletinin soykırımcı geleneğinin bir parçası olarak imha ve inkar siyasetinin, asimilasyon politikasının sonucu olarak Dersim soykırımına girişildiğini, kararın 4 Mayıs 1936 tarihinde alındığı için Dersim Tertelesi’nin anma tarihi olarak 4 Mayıs’ın önemli bir gün olduğunu dile getirdi. Mustafa Suphilerin katledilmesine değinen Partizan temsilcisi, Kemalistlerin daha o dönemde emperyalistlerle işbirliğine giderek, emperyalist işgale karşı gelişen halk ayaklanmalarını kontrol altında tuttuklarını ve yeni oluşan SSCB’ye karşı bir tampon bölge olarak işlev kazandığını belirtti.
Soykırımcı bir geleneği olan TC devletinin bu politikalarına karşı ’71 devrimci çıkışının önemli bir dönemeç olduğunu, Denizlerin, Mahirlerin ve Kaypakkayaların o süreçte faşist rejime karşı önemli adımlar attıklarını vurgulayan Partizan temsilcisi, İbrahim Kaypakkkaya’nın Kemalizm, Kürt Ulusal sorunu ve Türkiyenin devrimi noktasındaki görüşleri hakkında bilgiler verdi. TC sistemini faşizm olarak niteleyen Kaypakkaya’nın bu anlamda sistemin karşısında konumlandığını belirten temsilci, Kürdistan’da süren direnişte ardıllarının yer almasının, Kaypakkaya’nın ortaya koyduğu idoloji ile örtüştüğünü ve Kaypakkaya geleneğinin tereddüt göstermeden Kobane ve Rojava’da gücü oranında yer almasını bir görev bildiğini belirtti. Partizan temsilcisi, görevlerinin Türkiye devrimi için durmaksızın yürünmesi gerektiği ve tüm kesimlerin ortak mücadelesi ile faşizmin altedilebileceğini dile getirdi ve devrim sonrası ulusal kimlilerin ve inançların özgürlüklerine kavuşacaklarını dile getirdi.
Partizan temsilcisinden sonra söz alan Nav-Dem temsilcisi şehitlerin savaşın gelişimi noktasında kendilerine görev verdiklerini belirtti. Kürdistan’da süren savaşta TC devletinin esasta yenildiğini belirten temsilci, Türkiye Devrimci Hareketi’nde oluşan mayanın Kürdistan direnişinde tuttuğunu ve bu anlamda Halkların Birleşik Devrimci Hareketi’nin selamlanması gerektiğini, bu hareketin yeni bir umut olduğunu dile getirdi. Bugünkü süreçte kısır tartışamalara girmeden esasın pratikte birlikte mücadele olduğunu vurgulayan Nav-Dem temsilcisi, Haki Karer hakkında bilgiler verdi.
Hochtaunus AKM Yönetimi adına konuşan bir temsilci ise, paneli önemli gördüklerini, Alevi ve Kürt kitlesinin ortak mücadelesinin belirleyici öneme sahip olduğunun altını çizdi. Panel soru ve cevapların ardından yapılan değerlendirmelerle son buldu.