GüncelManşet

Araf Tiyatro: “Savaşa karşı direncimizi de işimizi de yaparak sürdüreceğiz”

T. Kürdistanı’nda 2002 yılından beri tiyatro çalışmalarını yürüten Araf Tiyatro, “Lênûsa Bîranînên Dînekî” adlı oyununun geçen haftaki gösterimini aylardır saldırı altında bulunan kentler için sahneledi.

Araf Tiyatro, Rus yazar Gogol’un yazdığı “Bir Delinin Hatıra Defteri” adlı eserini Kürtçeye “Lênûsa bîranînên dînekî” şeklinde çevirip iki ay boyunca her hafta sahneleyen Araf Tiyatro, oyundan elde edilecen geliri ise başta Sûr, Cizîr, Silopiya, Nisêbîn ve Hezex olmak üzere yıkılan şehirlerin yeniden inşasına katkıda bulunmak için Rojava Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ne ulaştırdı. “Elimizden gelen her şeyi hem bugün hem de yarın yapma niyetindeyiz” diyen Araf Tiyatro‘dan Murad Korkmaz ve Miheme Porgebol ile bir röportaj gerçekleştirdik.

“Bir Delinin Hatıra Defteri” oyunu Batman’daki Araf Tiyatro Sahnesi’nde sahneleniyor.

– Araf Tiyatro yeniden inşa için oynuyor. Sizde ne gibi duygular uyandırıyor?

Yeniden inşadan kasıt eğer maddenin inşası ise bizde farklı hiçbir duygu uyandırmıyor. Bir esnafın bir günlük gelirini oraya aktarmasıyla bizim yaptığımız arasında hiçbir fark yok. Ha eğer söz ettiğiniz manevi bir inşa veya onarım ise, sanatın onarıcı yönünden bahsedebiliriz. Bu coğrafyada bir şeyler üretmeye çalışmanın kendisi zaten muhteşem duygu yüklü bir şey. İnşaya katkıda bulunmaya çalışmak, hele bunu sanatla yapmaya çalışmak apayrı bir şey. Bizi mutlu ettiğini söyleyemeyiz. Zira herkesin elinden geleni yapması gerektiğine inanıyoruz. Yapması gerekeni yaptı diye ne kimseyi tebrik etmek, ne de takdir etmek gerek. Öte yandan farklı bir duygu yakalaması gerekenler biz savaşın içinde bir şeyler üretmeye çalışan insanlar değiliz. O duyguları savaş coğrafyası dışındaki yerlerde aramak gerek.

– Araf Tiyatro’nun abluka ve yasakların olduğu il ve ilçelere dönük herhangi bir çalışma hazırlığı var mı?

Olanaklarımız el verdiğince elbette ki elimizden geleni her zaman yapmak isteriz. Ayrıca sadece abluka altındaki il ve ilçelerle sınırlandırıp kendimizi başta Kurdistan’ın tamamında, sonra da dünyanın herhangi bir yerinde yaşananlardan soyutlayamayız.  Sanat, bireysel bir yolculuktur. Sanat yapan her insanın hikayesi kendi acıları üzerinden örülüyor. Biz hissiyatımızı Kurdistan’ın tamamına, Ankara’ya, Soma’ya –ki Soma’daki maden cinayeti de bir savaş ürünüdür- örüyoruz. Elbette ki insani yardım kurumu veya bir dayanışma örgütü değiliz. Biz sadece imkanlarımız dahilinde elimizden gelen her şeyi hem bugün hem de yarın yapma niyetindeyiz. Savaşa karşı direncimizi de işimizi yaparak sürdüreceğiz. Bodrumlarda, evlerde, çatılarda, izbelerde de olsa tiyatro yapmaya devam edeceğiz. Abluka ve yasaklara karşı, savaşa karşı yapabileceğimiz en gerçekçi ve kalıcı şeyin işimizi yapmak olduğuna inanıyoruz. Çünkü işi sürdürmeyi bıraktığınızda işi öldürürsünüz ve savaş ölümden beslenir. Ölümden haz almak, ölümü yüceltmek bizim değil, savaştan nemalananların işidir. Tabutların başında nutuk atanların işidir.

– Son olarak belirtmek istediğiniz bir şey var mı?

– Dostlarımızın uzuvlarını koli bantlarıyla yapıştırmadan gömmek istiyoruz. Bu savaş öyle korkunç bir savaş ki artık “her naaş bir mezarı hak eder” diyemiyoruz. “Her mezar bir naaşı hak eder” diyoruz artık. Bu coğrafyada içinde bir parça et olmayan mezarlar var. Naaşsız mezarların başında dua ediyor insanlarımız. Herkes bu korkunç savaşın son bulması için elinden geleni yapmalı.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu