Yanılgılı, hatalı, karanlık dolu köle bir dünyadan yanılgısı, hatası az olan aydınlık dolu özgür bir dünyaya doğru yürüyüşün ciddi zorluklarla dolu olduğunu bilmek gerekir. Çok zaman gündelik sosyal-politik-örgütsel yaşam ve yürüyüşünde “Bunu düşünemedim”, “Bunu göremedim, farkına varamadım” ,“Bunun böyle olacağını, bu şekilde sonuçlanacağını tahmin edemedim”, “Bu yoldaşın bu hatayı yapacağını hiç düşünmezdim”, “Bunu beklemiyordum”, “Bu kadar başarısız olabileceğimizi hiç aklıma getirmezdim”, “Her şey iyiydi, neden birden böyle oldu anlayamadım” vb. tek yanlılıktan kaynaklı yanılgı ve hata dolu cümleler kurulur. Çok zaman “görünen-duyulanın-anlatılan” gerçek kabul edilir. Sorgulamadan-incelemeden-iki tarafı dinlemeden-ciddi kapsamlı çok yönlü bir bilgilenme pratiğine girmeden hemen “karar verir. Yargıya varır. Hüküm keseriz”. Çok zaman “gerçeğin gözüne diken olsa bile korkmadan bakın” şiarına uygun hareket etmeyiz. Düşünsel ve alışkanlıklar dünyamıza, o anki kişisel çıkarlarımıza ters düştüğü için “gerçeğe” gerçek demekten korkulur.
Azlığı ve çokluğu ayrı bir tartışma konusu olan ancak devrimci yaşamda ve pratiğinde yanılmayan, hata yapmayan, hayal kırıklığı yaşamayan, sendeleyip duraklamayan, düşüp-kalkmayan yoktur. Gerek düşünce yani “anlama-tanıma-kavrama-fikir oluşturma” dünyasında gerekse pratik yaşam dünyasında yani gerçekliğe müdahale ve onu değiştirme sürecinde sayısız yanılgılar, hatalar, başarısızlıklar yaşanır. Bu gerçeklik fazla sayıda tekrarlanarak yaşandığı sürece varılması gereken hedefe daha geç ulaşılır. Gidilmesi gereken yer uzar. Devrim gecikmeye uğrar. Zulüm ve yoksulluk dolu yaşam sürüp devam eder. Bunu değiştirmenin-daha az yaşanır duruma getirmenin yolu materyalist bilgi teorisine sahip olmaya çalışmak onunla daha yakın daha sıkı ilişki içinde olmak ve güçlü bağlar kurmakla olur. Diyalektik materyalizmin kapısı düzenli olarak sıklıkla çalınmalıdır. Yoksa idealizmin ve metafiziğin kapısı açılır ve merkezinde tek yanlılığın olduğu subjektivizmin egemen bakış açısı ve uygulama gücü devrimci yaşamımıza yön verir. Bu durumun fazlasıyla yaşanması halinde hataların tekrarı ve görevlerin gecikmesi kaçınılmaz bir şekilde yaşanır.
“Gerçekliği doğru biçimde öğrenme, bilimsel bilgiye dayanarak gerçekliği değiştirme pratiğinde” daha az yanılgı ve daha az hata yapmanın daha hızlı ve gerçek sonuçlar çıkartmanın, fikirlerde oluşan yanlışlıkları düzeltmenin ve pratiği değiştirmede izlenen yol ve yöntemlerinin düzeltilmesi için “materyalist bilgi teorisine” sahip olmak ve uygulamaya çalışmakla olur. Gerçek hakkında doğru bilgilenmek doğru bilgilere dayanarak gerçekliği değiştirmenin vazgeçilmez yegane anahtarı diyalektik materyalist bilgi teorisidir. Yani bilme ve yapmanın diyalektiğine sahip olmak, teori ve pratik arasında uyumu, bütünlüğü ve tutarlılığı yakalamak. Bunun için diyalektik materyalizm hakkında bilgilerimizi geliştirip derinleştirmeliyiz. Gerçeğe en yakın olan algılarımızı biriktirip, bilgimizi tamamlamalıyız. Bu çabaların ışığında ve yol göstericiliğinde gerçeğe bakmalıyız. Bu anahtarla kapalı olanlar açılır, anlaşılmaz olanlar anlaşılır, karanlıklar aydınlanır. Bu anahtar sayesinde karmaşık olanlar yalın ve anlaşılır, çözülmez denilen sorunlar çözülür hale gelir. Hatalar-yanılgılar-güvensizlikler-kararsızlıklar kapı dışarı bırakılır. Dağınıklık-düzensizlik-örgütsüzlük sürecin dışında kalır. Disiplinli ve sıkı örgütlü bir yürüyüş, güven dolu sonuç alıcı bir pratik örgütlenmeye başlanır. Kitleler güven duyduğu örgütün arkasında saf tutar. Devrimci savaş bir kar makinesi gibi büyüyerek, her tarafa yayılır.
Öğrenmek zordur. Öğrendiğini uygulamak daha zordur. Materyalist bilgi teorisini öğrenmeye çalışmak yoğun bir emek ve dikkatli-düzenli sıkı bir çalışma ister. Ancak onu hakkıyla ve layıkıyla pratiğe uygulamak sürecinde daha ciddi ve zorlu engellerle karşılaşılır. “Söylem-ifade etme-anlatı” sürecinde daha az sorun yaşanırken uygulama sürecinde daha büyük zorluklar ve sıkıntılarla karşılaşılır. Materyalizm yerine çok zaman gerçeğin bilgisine varma sürecinde subjektivizm denilen felsefi idealizm devreye girer. İdealizm, materyalizmin yerini sıklıkla alır. Onun rolünü çalmaya çalışır. Farkında olmadan-yeterince dikkat edilmeden, eski düşüncenin ve küçük burjuva alışkanlıkların baskın gücüyle materyalizm yerine idealist bilgilenme yoluna gidilir. Bu durumda başlar bütün kötülüklerin kaynağı ve temeli olan tek yanlılık, yüzeysellik, üstün körülük. Adına tek yanlılık denilen kötülük devrimin ve örgütün görevlerini yapmanın önünde barikat oluşturur, ciddi engeller çıkarır.
Proletarya partisinin kendi iç ilişkilerini ve halkla kurdukları ilişkileri ciddi derecede bozar ve zorlar. Bu durumu daha az yaşamanın yolu kollektif bileşenler içinde ve yoldaş ortamlarında bizzat yer almaktır. Yani düzenli ve sistemli bir şekilde devrimci pratiğin içinde olarak tartışmak-fikir alışverişinde bulunmak, düşüncedeki tozları silkelemektir. Eleştiri-özeleştirinin dilini sıklıkla devreye sokarak, idealizmi atarak, materyalizmin gelişim yolunu açmaktır. Devrimcilerin sıklıkla düştükleri hastalığın en başında ve merkezinde tek yanlılık gelir, yani subjektivizm gelir. “Düşüncede tek yanlılık uygulamada tek yanlılık.” Bu beladan kurtulmak her zaman kolay olmaz. Sürekli karşımıza ve ortaya çıkan bu beladan ancak ve disiplinli bir devrimci pratik halkın içinde demokratik örgüt ortamında bulunmak, eleştiri-özeleştirinin gücünü kullanmaktır. Bu beladan kurtulunmadan ne savaş örgütü güçlenir ne ezilen emekçiler sağlam ve ilkeli bir şekilde örgütlenir ne de sıkı örgütlenmiş bir önderlik yaratılır.
PRATİĞİN İÇİNDE OLMAK-KOPMAMAK…
Objektif dünyanın yasalarını kavramanın, tanımlayarak, açıklamanın yolu pratiğe dayalı bilgiye başvurmaktır keza onu değiştirmenin yolu ise pratiğe bizzat katılmaktır. Pratik ilk ateşleyicidir, yaşam suyudur. Toprak gibi ilk veridir. Ondan kopmadan-uzaklaşmadan bilgiye sahip olmanın yolunu ve yöntemini aramak elde edilen bilgilerle tekrar pratiğe dönerek onu değiştirmeye çalışmak. Bu çok kolay olmaz. Bu görevin yerine getirilmesinin önünde sayısız zorluk-engel ortaya çıkar. En başta bizden kaynaklı “tek yanlılık- yüzeysellik-kendini beğenmişlik-ben bilirimcilik” hastalıkları gerçeklikle kuracağımız doğru ve devrimci ilişkiyi kesintiye ve sekteye uğratır. Ne gerçeğe yakın doğru bir bilgilenme ne de gerçekliği doğru tarzda değiştirme görevi gerçekleşir. Kendiliğindencilik-dağınıklık-örgütsüzlük hali sür git devam eder. Bu ortamda ve durumda ne örgüt ne de yoksul emekçi kitleler örgütlenir.
Kadrolar-militanlar devrimin halka uzanan sağlam köprüleri olmak zorundadır. Komitelerin-işçilerin-halkın-savaşın içinde olmayarak, gerçekliğin kilometrelerce uzağında kalarak, halkla-yoldaşlarla-görevlerle kısaca gerçeklikle bir an olsun bile temas kurmadan ona dokunmadan onun içinde yer almadan onunla temas kurmadan ona yakın bile olamadan gerçeklik hakkında “konuşulmaya” başlanır. Yargılarda bulunur. Kararlar alınır. İşte o zaman subjektivizm denilen tek yanlılığın hastalığından kurtulmak ve belasından kaçınmak mümkün olmaz. Keza gerilla savaşının pratiği içinde bizzat olunmadan, Rojava’nın her tarafı mayın dolu devrimci pratiği içinde yer almadan, “Sur-Cizre-Nusaybin” hendek dolu barikat savaşı içinde yer almadan, işçi ve emekçi kitlelerin içinde direnişlerin rüzgarını solamadan, emekçi kadın kitleleri içinde yer almadan ne doğru ve sağlam bilgiye sahip olunur ne de sağlam ve doğru bilgilere dayanarak gerilla ve şehir-barikat savaşı yürütülür. Gerçeği pratik içinde keşfetmenin ve değiştirmenin izini sürmeyi öğrenmeye çalışalım.