1 Kasım seçimlerinin ardından çok daha çetin ve zorlu bir toplumsal mücadele döneminin kapısının aralandığı açıktır. Devletin devreye soktuğu savaş konsepti, Farqin örneğinde görüldüğü gibi en vahşi yöntemlerle ve aleni bir şekilde sivil katliamları AKP’nin rutin pratiği haline getirmiştir.
Tam da böyle bir süreçte; yani sokaklarda Kürt halkının kurşuna dizildiği, sokağa çıkma yasakları ile insanların katledildiği ve Kürt Halkının siyasi temsilcilerinin tutuklandığı bir dönemde, AKP’nin toplumsal dinamiklerini diri tutmak adına aleni şekilde kullandığı Yeni Akit adlı paçavranın “habercilik” adına yaptığı tek yanlı yayınlara bir yenisi daha eklendi.
Bu zevat, daha önce de kaynağı bile olmayan ve açıktan AKP propagandası içeren yayınları ile bilinmekteydi. Bunun yanısıra saldırgan ve cinsiyetçi dili ile gündemde kendi çapından fazla da yer kaplamaktaydı.
Şimdi de, yine aynı toplumsal misyonunu büyüten bir haber olarak Netenyahu ile Obama’nın Ortadoğu gündemli toplantısını gündemleştiren Akit, yaptığı tek yanlı habercilik (siz bunu kalemşörlük olarak da okuyabilirsiniz) ile Filistin’deki sivil katliamları ve ölümleri tartışarak, iki ülke başkanlarının görüşmelerinde Obama’nın kullandığı “İsrail’in Filistin’den gelen saldırılara karşı meşru savunma hakkı olduğu” vurgusunu sayfalarını taşıdı.
Katledilen çocuklar üzerinden dil cambazlığı çeviren Yeni Akit adlı paçavranın bu haberi, bir haber olarak gerçek bir kaynağa işaret etmektedir kuşkusuz. Ancak burada sayfalarımızı işgal etmesinin nedeni, Ortadoğu’daki katliam planlarının müsebbibi olan bu iki gücü eleştirmesi değil, bunu tek yanlı bir habercilikle ve “çocuk ölümleri” meselesi ekseninde yaparken, neredeyse her gün çocukların öldürüldüğü, sokağa çıkma yasakları ile Kürdistan kentlerinin sil baştan işgalinin gerçekleştiği koşullarda hemen dibindeki savaşı görmemesi, kitlelere gösterdiği gerçekliği de Kürdistan’ı Filistin’e çevirenleri büyütmek için kullanmasıdır.
Akit ve diğerleri: Kitleler içerisine çakılmış faşizmin kolonları
Tartışmaya geçmeden önce belirtmek gerekirse, ifadeyi bu kadar “masum” bir halk deyişi ile kurmamızın nedeni Yeni Akit adlı zift yığınının meseleyi niyetsiz ele alması değildir. Biliyoruz ki, Yeni Akit ve türevleri kalemi eline aldığı her yerde, AKP’nin politik etki alanını büyütmek için uğraşmaktadır.
Ancak, Yeni Akit’in bu aleni AKP militanlığını bir kenara koyarsak, temel derdimiz bu paçavra ve türevleri üzerinden politik konumlanışını üreten kitlenin zihni dünyasıdır ki, uzaktaki zulme karşı yürek sızısı hissedenlerin nasıl burnunun dibinde akan kanı göremeyip üstüne bir de Yeni Akit gibi AKP militanı yayınların eliyle şiddete, vahşete ve kendinden olmayana yönelen zulme taraf kılındığıdır.
Bu noktada medyanın toplumsal bilinci belirlemedeki işlevselliği altı çizilmesi gereken ilk noktayı oluşturmaktadır. Kitleleri aktif konumlandırmada en güçlü alan olan medya, Türkiye gibi demokrasinin minimal düzeyde dahi sorunlu olduğu ülkelerde devlet eliyle faşizmi kitleler içerisinde bina etmek için dikilen kolonlara benzemektedir. AKP’nin iktidara gelmesi ile birlikte hızla medya şirketlerine el koyması, gazetecileri tutuklaması-yargılaması ve burjuva basını bile tehditkar bir üslupla zapturapt altına alarak kendi fikrini-politikasını “tek gerçek” şeklinde yansıtması bundandır.
Bahsettiğimiz durumun nasıl işlediğini açmak gerekirse, özellikle AKP’nin manüplatif haberler ile neyi gizleyip neyi kör gözlere servis ettiğinin örnekleri mevcuttur. Yeni Akit ve türevi olan paçavraların Gezi isyanını “büyüyen Türkiye’ye karşı emperyalistlerin bir saldırısı” şeklinde aktardığı medya gerçekliğinde, yine AKP’nin eski yol arkadaşı Gülen Cemaati ise ABD güdümündeki paralel devlet şeklinde işlenmektedir. İsrail ile 2012 yılında 4 milyar dolarlık silah anlaşması imzalayan, İsrail jetlerine Konya’da askeri eğitim veren AKP’dir ancak yine de bu paçavralara göre bu ülkenin sosyalistlerinin arkasında İsrail devleti vardır.
Aslında işletilen medya gerçekliği, kitlelerin bilincini gören, bunu kendi politik pratiğine göre yön veren, gerektiği yerde ise her katliamdan sonra devreye girdiği şekli ile yayın yasaklarını kullanarak halkın gözleri önünden kaçıran bir medya gerçekliğidir.
Bu noktada AKP’nin açık militanlığına soyunan Yeni Akit ve türevlerinin en ciddi şekilde deşifre olduğu alan ise Kürt sorunu ve Kürdistan’daki gelişmelerdir. Hatta denebilir ki, medya açısından etik haberciliğin Türkiye’deki turnusolu Kürt Sorunudur ve İsrail’i çocuk ölümleri ile eleştiren Yeni Akit ve diğerlerinin maskesinin düştüğü yer de burasıdır. Filistin’de çocuk ölümleri ile ilgili olarak İslami ideolojik temelde eleştiri dizen Yeni Akit’in, tartıştığımız haberler özgülünde çocuk ölümlerini propaganda malzemesi olarak kullanırken Kürt coğrafyasında yaşanan ve son 5 ayda sayısı 200’ü bulan katliamlarıda “kamu güvenliği” argümanlarının keşfi de tam da bu paçavranın nasıl gazetecilik değil kalemşörlük yaptığını ispatlamaktadır.
Akit ve ürettiği toplumsal bilinç
Yeni Akit’in bu ideolojik militanlık çizgisi, aslında bilinmeyen bir durum da değildir. Hatta, saldırgan dili ile nam yapmış bir gazete olarak Yeni Akit’in saçmalamamasını beklemek bile züldür. Ancak burada ülkemiz toplumsal muhalefeti açısından dikkat çekici nokta, bu düşünüş tarzının aktif çizgisinin yarattığı toplumsal şekilleniştir.
Şöyle ki, Yeni Akit, AKP’nin toplumsal tabanını örgütleme kanalı olan İslami söylemdeki çizgisi ile üretmeye çalıştığı devlet bekasını, ülkemizdeki sağ kitlenin histeri dünyasına dokunmakta, o kitlenin politik reflekslerini şeriatvari bir algı ile seferber etmeye girişmektedir. Bu kitlenin politik taleplerini en kurnaz şekilde işlediğinden ötürüdür ki Yeni Akit, AKP’nin emperyalist odaklarla Ortadoğu’da halkların katili bir şer odağı olduğu gerçekliğini, karşıtlarını bu gerçekliğin gerçek sahipleri gibi lanse ederek üretmektedir.
Bunu da kendi hitap ettiği kitlenin politik reflekslerini körelterek üreten Yeni Akit, ülkemizdeki kitlenin sağ kulvarına, “herkes bize saldırıyor” mazlumluğu ile temas etmekte, “biz”leştirdiği değerleri korumak adına ise sürekli bir “cihat” havasında devleti yüceltmeyi öğütlemektedir.
Bunun net görüngülerini ise son süreçteki Paris Katliamı sonrası sosyal medya tepkilerinde ve yine son süreçte Farqin’de süren 12 günlük sokağa çıkma yasağı adı altındaki katliamda görmek mümkündür. Paris’te 140’dan fazla kişinin katledildiği vahşi saldırı dünya kamuoyuna bomba gibi düşerken, katliama sevinç çığlıkları Yeni Akit ve türevlerinin örgütlediği kitlelerden yükselmiştir. Yine Farqin’de, tıpkı Cizîr, Nisaybîn ve diğerlerinde olduğu gibi insanlar sokak ortalarında kurşuna dizilmiştir ama aynı kitle bu saldırganlığı kamu düzeni adına görmezden gelebilmektedir.
Yeniden çocuk ölümleri ve Akit arasındaki ilişkiye dönersek eğer, Filistin’de katledilen çocukları propaganda malzemesine dönüştüren Akit, Paris’te hamile bir kadının kurşunlanmasına sayfalarında alan açmazken; Farqîn’de mahallelerin bombalanmasını ise hepten olumlamaktadır. Görülmektedir ki, bu tutarsızlığın kaynağında aslında Akit’in umurunda çocuk ölümlerinin olmadığı gerçekliği yatmaktadır. Yeni Akit Filistin derken “one munite” propagandası yapmakta, Mısır derken Rabia işareti gösterrmekte, DAİŞ’ten bahsederken ise bir tır dolusu destek cümlesini sınıra göndermektedir.
Burnumuza gelen kan kokusu
Toparlarsak eğer, görülecektir ki gözünü ırağa yatırıp burnunun dibindeki vahşeti göremeyen bir kitleyi üretenler, burnumuzun dibinde katliam yapanların kardeşleridir. Yeni Akit ve türevi medya bozuntularının paçavra sayfalarına taşıdıkları haber ve benzerlerinin seçilmesinde tek ayrıştırıcı AKP’nin işine yarayıp yaramadığı ve AKP’nin nemalandığı kutuplaşma iklimini büyütüp büyütmediğidir.
Bu hali ile Yeni Akit ve türevlerinin varoluş misyonları ve katliamlarla, vahşi saldırılarla ve çocuk ölümleri ile bağı net bir şekilde görünmektedir. Obama’nın Netanyahu görüşmesinde bahsettiği İsrail ile aralarındaki “sıradışı bağ” besbelli ki AKP’ye ve onun iz sürücüsü Yeni Akit gibilerine kadar uzanmaktadır.