Makaleler

Bir Genelkurmay Başkanı biyografisi: Su uyur Hulusi Akar!

4 Ağustos günü Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarını açıkladı. Buna göre Genelkurmay Başkanlığı görevine Hulusi Akar getirildi. Kara Kuvvetleri Komutanı ise Salih Zeki Çolak oldu. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na, Muharip Hava Kuvveti ve Hava Füze Savunma Komutanı Orgeneral Abidin Ünal getirilirken Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu’nun görev süresi 1 yıl uzatıldı. Jandarma Genel Komutanlığı’na, Ege Ordu Komutanı Orgeneral Galip Mendi getirildi ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk, YAŞ üyesi oldu.

Bu YAŞ sonucunda açığa çıkan kadro değişimlerinde öne çıkan özellik; kimi Balyoz davası sanıklarından paşaların çeşitli ordu kademelerine getirilmesi… Anlaşılan 13 yıldır hükümette olan AKP, ordu içinde “dize getirme” operasyonunda başarılı olmuş ve hapisle cezalandırdığı komutanlardan tövbe edip kendisine biat edenleri ödüllendirmiştir.

Devlet katillerini korumaya devam ediyor

Dikkat çeken bir isim de Musa Çitil… Tuğgeneralliğe terfi ettirilen Çitil, devletin ’90’lı yıllar konseptinde yer alan önemli isimlerden biri. Döneminde Merdîn-Derik’te 13 Kürt köylüsünün katledilmesinden sorumlu tutulan Çitil, aynı zamanda S.E. isimli kadının onlarca askerin tecavüzüne uğramasının da baş sorumlusu… Musa Çitil, YAŞ kararlarıyla tuğgeneral sıfatıyla “Diyarbakır Bölge Komutanı” olarak atandı.

Bu atama ve terfi çok açık bir şekilde bilinçli alınan bir karardır ve Cumartesi Anneleri’nin dediği gibi “adalet umudumuza vurulmuş ağır bir darbedir”. Bu atama ve terfi, gözaltında kaybedilenlerin, yargısız infazların, toplu katliamların devlet eliyle gerçekleştirildiğini bir kez daha göstermiştir. Çünkü “kaybeden” paşalar, devletin koruması altında terfi ile ödüllendirilmeye devam etmektedir. Yine Çitil’in bu ataması ve terfisi T. Kürdistanı’nda saldırıların önümüzdeki dönemde artırılmak istendiğini göstermektedir. Devleti tanıyan herkes, bu durumun tesadüfi olmadığını bilir. Anlaşılan AKP eliyle egemen sınıflar lehine “huzur ve demokrasi” için “temizliğe” girişen devlet, tüm katillerine yeniden T. Kürdistanı’nda görev vermekte ve icraatlarına devam etmeleri için teşvik etmektedir.

İspiyonculukta “su uyur Hulusi akar!”

Gerillalara dönük saldırılarda sarin ve çeşitli kimyasal gazlar kullanarak adını “Kimyasal Neco”ya çıkaran 28. Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in emekliye ayrıl(tıl)masının ardından önümüzdeki süreçte askeri operasyonları yöneterek halka kan kusturmayı görev edinen bu ordu yapılanmasındaki yeni isimleri tanımak gerekiyor. Hele de harp okulunda arkadaşlarının “Su uyur, Hulusi akar” dedikleri ve ordu içinde “Seri Paşa” olarak tanınan yeni Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ı…

Kısaca da bir özgeçmişe baktığımızda Hulusi “Paşa”nın uzun yıllar bu devlete sonsuz hizmet, halka sonsuz düşmanlık yapabilecek istikrarda olduğunu görürüz. Burjuva medyada yer alan bu özgeçmiş, 2019’a kadar görev yapması beklenen Akar’ın halk düşmanı yönünü pek ele vermiyor. O kısmı da biz aktaralım:

TC ordusunun 29. Genelkurmay Başkanı olan Orgeneral (ve aynı zamanda Genelkurmay 2. Başkanı) Akar, son dönemde isminden sıkça söz ettiren komutanların başında geliyor. Akar, kendisinden önceki Genelkurmay Başkanı Özel’in son dönemlerinde Özel’den daha çok pratik olarak Genelkurmay Başkanlığı yapan isim olarak biliniyor. Kayserili Akar’ın AKP’ye yakınlığı da bilinen diğer bir gerçek. Ancak Akar “dönem insanı/komutanı” değil daha çok “devlet adamı” olarak bilinen bir kişi. Ordu içerisinde “eğitmen” yönüyle öne çıkan Akar’ın “asker ve devlet bilinci” de oldukça gelişkin!

Akar’ın 1998-2000 yılları arasında General rütbesindeki ilk görev yeri Dersim’in Xozat ilçesidir. Akar burada İç Güvenlik Tugay Komutanı olarak görev yaptı. Dersim ve çevre illerdeki halka dönük baskı ve saldırı planlamasını seyyar tugayın içinde Akar bombalama, köy boşaltma, yaylalara yasak, OHAL uygulamalarını hayata geçirme uzmanı.

Bitirdiği Kayseri Lisesi döneminden beri yakın çevresi tarafından “milliyetçi” olarak bilinen Akar, tescilli bir Alevi ve Kürt düşmanı. Dersim’deki pratikleri ile Kürt ve Alevilere dönük düşmanlığını oldukça açık eden Akar’ın tek pratiği bu değil. OHAL dönemi komutanlarından olan Akar, Sözleşmeli Subaylar için yapılan yazılı ve mülakat sınavlarında birçok sözleşmeli subayın yazılı sınavları geçtikleri halde mülakatlarda “Alevi oldukları gerekçesiyle” eleme konusunda da çok başarılıdır! Ayrıca Özel’in görev süresinin dolmasına yakın olduğu için PKK’ya yönelik operasyonları fiilen yöneten ismin de Akar olduğu biliniyordu.

Yine son günlerde devreye sokulan “huzur ve demokrasi operasyonlarının” mimarlarından biri olan Akar ile ilgili anlatılan bir anekdot Akar’ın halk düşmanlığına daha üniversite çağlarında başladığını göstermektedir. Yazar Yavuz Selim Demirağ, “İmamların Öcü-Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Cemaat Yapılanması” adlı kitabında Akar’a ilişkin şu bilgiye yer verir: “Akar, Harbiye’de öğrencilerin sosyal etkinliklerini ve özel hayatlarını mercek altına almıştı. Askeri okulların kültüründe en büyük suç sayılan ‘ispiyonculuk’ neredeyse teşvik edilir hale geldi. Akar öylesine ‘seri’ çalışıyordu ki öğrenciler aralarında ‘Su uyur, Hulusi Akar’ diye şakalaşıyorlardı.”

ABD’nin ve AKP’nin gözbebeği!

Akar, aynı zamanda rüşvet ve yolsuzluğun damarlarına işlediği AKP’ye en uyumlu komutanlardan biri olarak tolerans ve kimi komutanların istifası ile yükselmiştir. 2011’de dönemin Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ve kuvvet komutanlarının istifası üzerine komuta kademelerinde yaşanan boşluklar, Akar’ın 4 yıl beklemeden, 2013’te Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na yükselmesini sağladı. Ayrıca “askeri kalıplara, bürokratik engellere takılmayan bir düşünce ve yönetme tarzı vardı” denilerek hem “sivil hem asker kafa yapısına sahip olduğu” için hakkında burjuva medyada övgüler dizilen Akar, devletin ve tabii ki AKP’nin bekaası için halk düşmanlığında hiçbir engel tanımamış ve tanımayacak bir komutan olacağının işaretlerini vermektedir. Eee boşuna ona “Seri Paşa” dememişler!

Ondaki bu hızlı yükselişin nedenlerinden biri de ABD ve NATO’nun son dönem “iyi çocuklarından” biri olmasından kaynaklanmaktadır. Gülen Cemaati’nin devlet içi örgütlenmesinden rahatsızlığını açık eden komutanlardan biri olarak AKP’nin gözbebeği olan Akar, 2005 yılında tümgeneral rütbesindeyken, Boğaziçi Üniversitesi’nde yaptığı doktora çalışması, “Ermenistan’a Harbord Askeri Misyonu: Amerikan Hakikati Araştırma Komisyonu’nun Hikâyesi ve Türk-Amerikan İlişkilerine Etkileri” raporu ile de ABD’nin gözbebeği haline gelmeye başlamıştır.

Ki bu gözbebeği olma durumu 2015’in ilk ayında Washington’da Akar’a verilen nişanı ile tescillenir. (Ki Akar zaten İç Güvenlik Harekâtı’ndaki başarılarından dolayı “üstün cesaret ve feragat” madalyasına, “TSK üstün hizmet” madalyası ile “TSK şeref madalyası” da sahiptir.) ABD Kara Kuvvetleri Komutanı Ray Odierno’nun taktığı ödül için Washington’daki Fort Myer askeri üssünde düzenlenen törene 100’e yakın üst düzey askeri yetkili katılır. Akar’a liyakat nişanının “Türk Kara Kuvvetleri’nin başarılı bir şekilde yeniden yapılandırmasını sağladığı, Türk ve ABD kuvvetleri arasında koordinasyon oluşturduğu ve Suriye konusunda sergilediği tutum” nedeniyle verildiği belirtilir. Bu arada belirtmeden geçemeyeceğiz; Akar’a “NATO’ya sıradışı katkıları” nedeniyle bu nişanı takan Ray Odierno, Irak-Süleymaniye’de TC askerinin başına çuval geçiren Albay Bill Mayville’in komutanı Raymond Odierno’dur!

Şimdi karşımızda ABD-AKP’nin ortak “adamı” ve TSK’nın yeniden şekillenişindeki “eğitmen”liği ve “NATO’ya verdiği sıra dışı katkıları” ile ünlü bir Genelkurmay var. Halkımızın bir sözü vardır, “Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir” diye… Son dönemlerde başta Suruç ve Silopi katliamları olmak üzere yaşanan operasyonlardan görünen o ki, Hulusi “Paşa” kanlı geldi, kanlı devam edecek.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu