Tersi yönde söylemlere rağmen, tarihi konmuş seçimler halkımız ve işçi sınıfı için oldukça olumsuz bir dönemde gerçekleştirilmektedir. Seçimler, iktidar güçlerinin heybelerinde ki halk karşıtı barbar saldırılarının daha iyi koşullarda hayata geçirilmesi ve Avrupa ve Amerikan emperyalizmine ikili bağımlılık ilişkisinin dengelenmesi için de gerçekleştirilmektedir.
2012 yılında yapılan seçimlerin ardında geçen iki buçuk yıl boyunca egemen güçler halk aleyhine daha fazla düşmanlaştı. Her geçen gün daha fazla bağımlı olan ve emperyalist efendileri tarafından değersizleştirilen, bunlar tarafından yönlendirilen ve sıkıştırılan burjuva sınıfı, halk katmanlarına karşı saldırılarını yoğunlaştırarak devam etti.
Üç dört ay süre verilen Samaras hükümeti, halka karşı çalışma yaşamında, sosyal haklarda ve özgürlüklerde yaptığı hak gasplarıyla kendini fazlasıyla kanıtladı. İşçi sınıfı ve genel emekçi halk (kimi direniş odakları dışında) hak katliamlarını yerlerinde seyretmek durumunda kalmışlardır. Cumhurbaşkanlığı seçimleri dahi, halk hareketinin bir baskısı sonucu değil, emperyalist merkezler arasında ki çelişkilerin keskinleşmesi sonucu olmuştur. Hükümetin IMF’den kurtulma ”girişimi” bu keskinleşmeyi gündeme getirmiş ve hükümet ortaklarını ters takla atmaya zorlamıştır.
Halkın mücadele perspektifinin bu denli geri planda olmasının asıl sorumlusu SYRİZA’dır. Kendi adına haklı olarak, halkın mücadelesinin geri planda olmasıyla ülke içinde ki ve dışında ki iktidar merkezlerine kendi seçilecek bir güç olarak veya en azından kabullenilecek bir güç olarak sunma olanağına kavuşacaktı. Ayak bağlarından kurtulmuş olarak bir yandan saldırıların frenlenmesi sözü verirken diğer yandan ise NATO’ya, AB’ye ve kapitalist kara bağlılık yemini etmektedir. Mevcut durumdan faydalanan reformist YKP-KKE- (Yunanistan Komünist Partisi) ise gerçekte hiçbir çatışmaya girmeden karşı saldırı ve devrim ilanlarında bulunurken “Grevdeki işçileri hükümete şantaj yapmakla” suçlamasını gizleme gereği dahi duymamaktadır.
Politik alanda ki bu aşırı sağa kayıştan, meclis dışında kalan sol ya da SYRİZA dışında kalmış güçlerin büyük bölümü de bağımsız değildir. ANDARSIA (Anti Kapitalist Sol İttifak) geçiş programıyla nesnel olarak, SYRİZA’nın benzeri olan sonuç alıcı “sol hükümet” ve “sol” kontrol anlayışıyla hareket etmektedir.
Seçimlere Katılım Kararımız
Son yıllarda gerek kitlelerin katılımıyla gerekse de dar kapsamda bütün sorunlar tartışmaya açılmıştır: Emperyalist-kapitalist sistemin geleceği sorunu, bağımlılık sorunu, başka yol sorunu, devrim ya da reform (gerçek anlamda) sorunu, sınıfını yeniden oluşturulması sorunu, sistemin “uygulamaları” sorunu ve farklı sol biçimleri sorunları tartışıldı. Bu sorunlar bu seçim arifesinde de (sistemin egemenliği altında) yeniden tartışılmaya başlanmıştır.
Bu olgular doğrultusunda örgütümüz, mücadele hattını ortaya koymak, emperyalist bağımlılığa ve kapitalist barbarlığa, burjuva ve reformist yönetim uygulamalarına ve seçim aldatmacalarına karşı, işçi sınıfı ve halk hareketinin yaratılması için seçimlere katılma kararı almıştır. Seçimlere katılımın bu düşüncenin ifade edilmesinin en iyi yolu olduğu ve halkın her tür şantaja ve sahte ayrışmalara sırt dönüp seçim ortaklığımızı desteklemesinin mevcut koşullarda zorunluluk olduğu değerlendirmesinde bulunduk.
Bizim düşüncelerimizi destekleyen tek bir kişinin dahi yenilgiye ve boyun eğen solun çeşitli biçimlerine mahkûm bırakmamayı değerlendirmek bizim için bir sorumluluktur. Seçim dahi olsa siyasal arenada örgütümüzün olmamasını ve alanın her türden reformist ve oportünist akıma bırakılması, kendi açımızdan geri çekilme olarak değerlendirilmiştir.
Zor koşullara rağmen (belki de bunlardan dolayı) sonraki kritik süreçte mücadelenin gelişimine katkıda bulunacak olan halkın kimi devrimci kesimleriyle ilişkilenmenin faydalı olacağını düşünüyoruz.
Zorlukların farkındayız. Bu zorluklar; mevcut gerçeklik içinde komünist-devrimciler burjuva seçim sahasının dışında olması, mücadelede yaşanan sönümlenme, oportünist güçlerin hareketsizlikten faydalanmasını, (ki temel sorumlusu kendileridir), hiçbir koşulda yüksek beklenti yaratamazsa da “seçimlerden başka yol yok” anlayışını güçlendirmeleri vb’dir.
Aynı zamanda halk hareketinde ki gerileme, farklı siyasal çizgilerin halkın denetiminin dışında olmasını sağlamaktadır. Sonuç olarak ise her hangi bir siyasal güç istediği gibi görünmekte ve göz boyamaktadır.
Bunlara ek olarak, kısa seçim süreci, burjuva medyanın egemenliği altında direk kitlelere ulaşmaktan ve onlardan destek sağlamaktan başka yolu olmayan küçük örgütler için koşulları daha da zorlaştırmaktadır.
Halkımızın yokluk ve yoksulluk çektiği koşullarda üye ve taraftarlarından başka kaynakları olmayan halk güçleri için seçimlere katılımın yükü daha da ağırlaşmaktadır. Her ne kadar sonda ifade etsekte, mali sorun -teknik sorunların politik sorunların ifadesi olması anlamında- bizim için kesinlikle ikincil değildir.
Yukarıda ifade ettiğimiz sorunlara karşın, örgütümüz kararlı bir şekilde seçim mücadelesine katılmaktadır. Aynı kararlılıkla mücadele eden kadın ve erkeklerden bağlılıklarını seçim destekleriyle ifade etmelerini isteyeceğiz. Haklı oluşumuzun ifade edilmesi yetmez, mücadele dinamizmi taşıyan en devrimci kesimlerin bu yanılsama ve umutsuzluk resifleri (en düşük en geri kesimler -reformist, oportünist vb.) tarafından yutulmasına müsaade edilmemelidir. Sınıfın siyasal-ideolojik-örgütsel inşası görevi, emperyalist-kapitalist sistemle çatışma görevi sahte ayrışmalara göğüs germekten daha fazla fedakârlıklar talep etmektedir.
Seçim ittifakı
Örgütümüz gerek 2012 seçimlerindeki ittifakı gerekse ML-KKE (Marksist-Leninist Yunanistan Komünist Partisi) ile Halk Direnişi kapsamında ki ortak mücadeleyi dikkate alarak bu seçimlerde de ortak katılım kararı almıştır. Seçimlerde elde edilecek bir yükseliş, örgütümüze düşüncelerini daha fazla yaymasının olanaklarını yaratacak ve ortak mücadele noktasında kaybedilen kazanımların yeniden kazanılmasını sağlayacaktır. Ortak mücadele ve ittifakın harekete alan açacağına inanıyoruz.
Gerçek şu ki, Halk Direnişi’nin, genişleme anlamında daha kararlı adımlar atmasını, mücadele eden kesimleri kucaklamasını ve kucaklanmasını, gerek günlük sınıf mücadelesi alanlarında ki çalışmalarında gerekse de iç işleyişinde, hem besleyen hem de beslenen olmasını isterdik. İki örgüt arasında ki işbirliği aşılabildiği ölçüde seçime katılım sorununu iç işleyişi kapsamında üyelerine sunabileceğini düşünüyoruz. Halk Direnişi girişiminin bugün için sınırlarını zorladığını düşünmüyoruz. Bunun içinde hala oturmuş bir girişim olarak değerlendirilmemelidir.
Yukarda ifade ettiklerimiz doğrultusunda tüm üye ve taraftarlarımızı seçim mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz. YKP(m-l) ve ML-YKP ittifakının görüşlerinin daha fazla duyulması için, emperyalist barbarlığa ve kapitalist saldırılara karşı mücadelenin sesinin daha güçlü duyulması için, emperyalizm ile “müzakere çizgisinin” kendisine biat anlamına geleceğinin ortaya konması için, oportünizmin ve reformizmin seçim uğruna militan kitleleri heba etmemesi için, seçimlerin ve kendini yönetim harmanının çare olmadığının, tam tersine halkın ve işçi sınıfının mücadelesinin çare olduğunun, olabildiğince ifşa edilmesi için!
Açıklama: Bildirge YKP(M-L) resmi internet sitesinden alınmıştır.