DerlediklerimizGüncel

NUBAR OZANYAN | Kayyum cumhuriyeti

“Çözüm-müzakere-diyalog-barış” adına sundukları ise bekledikleri tasfiye ve teslimiyete olumlu yanıt vermeyen Kürtlerin özgürlük iradesine kayyum atamakta, daha fazla zulüm ve işgal yağdırmaktır.  

Bir asrı geride bırakan ülkenin dört bir yanında “Cumhuriyeti Türki” kutlamaları yaşandı. Devletin tüm erkanı bu kutlamalara katılırken bir kısım aydın, yazar, tarihçi ve “solcu” da M. Kemal dönemindeki cumhuriyete duyulan özlemi dile getirdiler.

Ona hayranlık duyulan, övgüler dizilen açıklamalar yaptılar. Sanki M. Kemal dönemi daha demokratik, ilerici bir cumhuriyetmiş de sonradan özellikle de AKP-MHP döneminde ciddi bozulma ve uzaklaşma yaşanmış, ülke karanlığa boğulmuş gibi bir durum ortaya çıktı. Tarihe ve gerçekliğe tersten bakanlar, ezenlerden yana yanlış okuma yapanlar her zaman yanılır ve aldanır. Dolayısıyla yanıltır ve aldatır.

Halkı sadece AKP-MHP faşizmi aldatmıyor, aynı zamanda Kemalizm hayranı “solcu”lar da gerçekliği çarpıtarak, halkı aldatma yolunda hızlı adımlarla ilerliyor.

Aradan koca bir yüzyıl geçti. Toplumsal, siyasal gerçekliğe ve yaşananlara bakıldığında, Kemalizm’e “ilericilik” atfedenlerin belirttiği gibi olmadığı bir gerçektir. Tarihin tekerleği Türkiye topraklarında yerinde saymaya devam ediyor. Yüz yıldır çözülmemiş devasa büyüklükte olan demokrasi, hak ve özgürlükler sorunu orta yerde durmaktadır. Kürtler, Aleviler başta olmak üzere ulus, azınlık milliyet ve inançlar, kadınlar, işçiler kırıntı halinde bile olmayan özgürlüklerden uzak zulüm altında yaşamaya ve mücadele etmeye devam ediyor.

Yüz yıllık TC devleti tarihine bakalım! Dün olduğu gibi bugün de TC, var olma ve yaşam mücadelesi veren, işçiler, kadınlar, Kürtler, Aleviler için cehennem ve hapishanedir. İşçiler, emekçiler için açlık, yokluk ve işsizlik kapısıdır.

Türkiye yüz yıl önce, kuruluş aşamasında ne bağımsız ne de demokratik bir ülke olabildi. Ne de Batılı emperyalist ülkelere bağımlı, tüm demokrasilerden uzak diktatoryal bir rejim olmaktan kurtulabildi. Dün de soykırımcı bir devletti, bugün de Türk olmayan halkların ve inançların düşmanı, soykırımcı bir devlet olma karakterini koruyor ve sürdürüyor. Dün Ermeni, Rum, Süryani, Ezîdî soykırımlarını gerçekleştiren İttihatçı Kemalistler bugün de acımasız bir şekilde Kürt katliamları gerçekleştirmeyi sürdürüyor.

Kürtlerin en temel demokratik haklarını yok sayarak, özgürlüklerini ve taleplerini görmezlikten geliyor. Kürt’ün dili, türküsü, halayı, ismi, varlığı, yok sayılıyor; talepleri yasak olmaya devam ediyor.

Zaman ve figüranlar dışında TC cephesinde değişen ve farklılaşan bir şey yok. Türk tipi demokrasi, yani Türk faşizmi ülkeyi karanlığa boğmaya devam ediyor. Dün olduğu gibi bugün de sıraya girerek TC’ne methiyeler dizen, M.Kemal’e övgüde yarışan “solcu”lar, aydınlar bilerek ya da bilmeyerek bağımsızlık ve demokrasi düşmanlığı yapmaya devam ediyor.

En çok övündükleri “Tam bağımsızlık” söylemi, bir aldatmacadan ve yalandan başka bir şey değildir. M. Kemal daha “Kurtuluş Savaşı” yıllarında İngiliz ve Fransız kapitalistlerine uşaklık etmeyi, onlara bağımlı olmayı, ödenmeyen borçları ödemeyi, gizli kapaklı siyasi işbirliğini kabul ederek batılı sermayenin önünde diz çökmüştür.

Türk resmi tarihçilerinin, bir kısım aydın ve “solcu”larının özenle saklayıp, gizledikleri M. Kemal’in İttihatçı olmadığı yalanı, İttihatçıların lideri olan M.Talat’a yazdığı mektuplarda ve bir kısım belgelerle ortaya çıkmıştır. M.Kemal koyu bir İttihatçı Türk subayıdır! M. Kemal, Ermeni, Rum, Süryani, Ezîdî soykırımlarını gerçekleştiren Talat, Enver, Cemal’in sadık bir öğrencisi, onların yolunda yürüyen azılı bir faşist Türk subayıdır. Demokrasi ve özgürlükler düşmanıdır.

M.Kemal’in Türk faşizmi, aydın ve “solcu”ları tarafından anlatılan ve gösterilmeye çalışılan ilerici, demokrat, aydınlık yüzü; soykırım ve katliamlar yaşamış Ermeni, Rum, Süryani, Kürt, Ezîdî, Alevilerin gözünde karanlık, diktatör soykırımcı yüzüdür.

Bugün dünden farklı olmayacak şekilde AKP-MHP iktidarı Türk olmayan halkların varlığını, temel demokratik haklarını görmezden gelerek yok saymaya, özgürlük talep edenleri gayrı meşru ilan edip mücadele edenleri ise terörist göstermeye devam etmektedir. “Çözüm-müzakere-diyalog-barış” adına sundukları ise bekledikleri tasfiye ve teslimiyete olumlu yanıt vermeyen Kürtlerin özgürlük iradesine kayyum atamakta, daha fazla zulüm ve işgal yağdırmaktır.

Tarihe ve gerçekliğe, ezilenlerin tarafından bakıyor ve diyoruz ki; dünkü ve bugünkü Türk Cumhuriyetiniz Kutlu Olmasın!

(Yeni Özgür Politika. 5 Kasım 2024)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu