Filipinler Ulusal Demokratik Cephe, 4 Haziran’da yaptığı bir açıklamayla Onur Ayını kutladı. Cinsiyetlerin ancak bir bütün halk kitlelerinin özgürleşmesi ile özgürleşeceğini belirten açıklamada sömürgeciliğin Filipinler kültüründeki etkilerine değinilerek “İspanyol sömürgecilerin gelişinden önce transseksüellerin statüsünü ayrı bir cinsiyet olarak tanımış ve onlara toplumda babaylan, asog gibi yüksek onur ve statü vermiştik. LGBTQ+’nın kitlesel mücadeleye ve Filipin devrimine aktif katılımı silinemez. 1896 Devrimi, Dios Buhawi ve Pulahanes gibi babaylangların ruhunu uyandırdı ve Amerika Birleşik Devletleri’nin işgaline karşı ayaklandılar” denildi.
Emperyalistlerin LGBTİ+’ların özgürlük talebini kimlik politikalarına indirgeyerek reformizme gömdüklerine dikkat çekilen açıklamada LGBTİ+ halk kitlelerinin “ilericilik” maskesi altında sömürüldüğü ve temel haklarından mahrum bıraktığı vurgulandı.
Açıklamanın tamamı şu şekilde:
Tüm Toplumsal Cinsiyetler, Halkın Özgürleşmesiyle Özgürleşecek! LGBTQ+’lar, Yeni Halk Ordusu’na Katılın!
Haziran ayını, LGBTQ+ bayrağı altındaki geylerin, lezbiyenlerin, biseksüellerin, transseksüellerin ve diğer kimliklerin tanımlanmasında ayrımcılık ayı veya Onur Ayı olarak kabul ediyoruz. 28 Haziran 1969, Amerika Birleşik Devletleri’nin New York şehrinde polis tarafından yapılan aşırı ayrımcılığa ve baskıya karşı LGBTQ+’lar önderliğindeki bir dizi kitlesel eylem olan Stonewall İsyanlarına tanık oldu. LGBTQ+’lar, New York’ta LGBTQ+’ların kendilerini ifade etmekte özgür olduğu bir bar olan Stonewall Inn’i polisin baskın yapıp kapatma girişimine karşı savundular. İsyanlar bir hafta sürdü ve yaklaşık bin LGBTQ+ bu eylemlere katıldı. Stonewall İsyanları, LGBTQ+’ların eşit haklar için kitlesel mücadelelerini ilerletmeleri ve ayrımcılığa son vermeleri için bir toplanma noktası haline geldi. Bu isyanları 1896’daki Sigaw ng Pugad Lawin* ya da 1970’teki Sigwa ng Unang Kwarto** ile benzemektedir.
Dünyanın dört bir yanındaki LGBTQ+’ların karşılaştığı sömürü ve ayrımcılık hâlâ oldukça şiddetli. Onları “doğal olmayan”, “günahkâr” veya “kaba ve müstehcen” olarak tanımlayan kültürün neden olduğu sömürünün yükünü her zamankinden daha da fazla çekiyorlar. Filipinler’de LGBTQ+’lar tüm sektörlerde ve sosyal sınıflarda bulunmaktalar. Nüfusun çoğunluğunu oluşturmasalar da LGBTQ+’ların kendi köken sınıflarından ayrı bir kimlik olarak özel bir kabulü vardır. Bu kimlik, küçük burjuvaziden gelen LGBTQ+’lar arasında nispeten daha parlaktır, ancak LGBTQ+ işçiler, çiftçiler, yoksullar ve diğerleri arasında da varlar.
LGBTQ+’lar, “ataerkillik” fikrini destekleyen feodal bir kültür ve bireyciliği ve çöküşü vurgulayan bir burjuva kültürü tarafından sömürülmektedirler. Uzun feodal sömürü dönemi boyunca, “gerçek” bir erkek veya kadının ne olduğuna dair bir standart icat eden maço-feodal ve baskıcı bir kültür gelişti. Bu yönüyle LGBTQ+’ların sömürülmesi kadınların yaşadığı sömürüye benzemektedir. Yabancı ve emperyalist kültür, LGBTQ+’ların yüzeysel olarak kimliklerini vurgulayarak (kimlik siyaseti) ve LGBTQ+ kurtuluşu konusunu reformizme gömerek halkın kurtuluşundan ayırır. Büyük kapitalistler, LGBTQ+’ların iş güçlerini sömürmeye ve temel haklarından mahrum bırakmaya devam ederken, LGBTQ+ sorununu “ilerici” görünmek için kullanmaya da devam ediyor. Bu, ülkemizdeki uzun ve zengin LGBTQ+ tarihine aykırıdır. İspanyol sömürgecinin gelişinden önce, trans bireylerin statüsü halk kültürümüzde zaten ayrı bir cinsiyet olarak tanınıyordu ve onlara babaylang, asog*** ve diğerleri olarak toplumda yüksek onur ve statü veriyorduk.
LGBTQ+’ların kitle mücadelesine ve Filipin devrimine aktif katılımı silinemez. 1896 Devrimi, Dios Buhawi ve Pulahaneler gibi babaylangların ruhunu uyandırdı ve onlar ABD’nin işgaline karşı ayaklandılar. LGBTQ+ kitle örgütlerinin devam eden rolü, yasal ve demokratik kitle hareketi boyunca önemlidir. Aynı zamanda, LGBTQ+ devrimcileri demokratik halk devrimine katılmaya devam ediyor ve Filipinler Komünist Partisi(FKP) kadrolarının çoğu, Kızıl savaşçılar ve Yeni Halk Ordusu(YHO) komutanları LGBTQ+. LGBTQ+’ların yaşadıkları, yarı-sömürge ve yarı-feodal toplumun genel krizinden ayrı değildir. Kendilerini bir sınıf olarak sömüren çelişkileri taşıyorlar: toprağın yokluğu, kapitalist sömürü, temel haklardan mahrum bırakılma vb. LGBTQ+’lar, sosyalist bir perspektifle daha geniş bir ulusal-demokratik mücadeleye katılmazlarsa, eşit tanınma ve haklar konusundaki arzularına ulaşamayacaklar. Eğer amacımız gerçek ve kalıcı bir toplumsal değişime ulaşmaksa, proletaryanın önderliği altında sağlam bir sınıflar ve sektörler birliğine ihtiyacımız var. Halk düşmanlarını, ABD emperyalizmini, yerel gerici egemen sınıfları ve onun önderliğindeki gerici devleti devirmek gerekiyor. LGBTQ+’lar ve tüm ulus bu zafere ancak kararlı ve yorucu bir devrimci mücadele yürüterek ulaşabilir.
Devrimci hareketin güçlenmesi ve halk silahlarının- FKP, YHO ve devrimci sınıfların birleşik cephesi – oluşturulmasıyla, gerici düşmanı ve onun emperyalist efendilerini tecrit ediyor ve yavaş yavaş yeniyoruz. Ulusal-demokratik devrimimizin başarısıyla, yabancı müdahaleden ulusal bağımsızlığımıza kavuşacağız ve LGBTQ+’ların Filipin toplumunda diğer cinsiyetlerle eşit olarak tanınma hakkı da dahil olmak üzere, halkın tüm demokratik haklarını geri kazanacağız. Ulusal-demokratik devrimin zaferi, tüm yurttaşların haklarına saygı duyan bir toplumun, proletarya tarafından yönetilen sosyalist bir toplumun yolunu açacaktır.
Alın teri döken kitlelerle el ele verin!
LGBTQ+’lar, halka hizmet edin, Yeni Halk Ordusuna katılın!
Halkın demokratik devrimini zafere taşıyın!
Dipnotlar:
*İspanyol sömürgeciliğine karşı Katupinan tarafından başlatılan isyanların başlangıcı sayılan ayaklanma. İsmin Türkçe tam çevirisi “Mart’ı Yuvasının Haykırışı”dır.
**1970 yılının ilk çeyreğinde, yani Ocak-Mart sürecinde, hükümetin baskılarına ve gerici-faşist örgütlenmelere karşı biraraya gelen devrimci, demokrat ve ilericilerin başlattığı eylemlere verilen isimdir. Türkçe tam çevirisi “İlk Çeyrek Fırtınası” olan eylemler 1972’de ilan edilen sıkıyönetimin gerekçeleri arasında gösterilmiştir.
***Yaygın olarak babaylan olarak bilinen Filipinli şamanlar (diğer birçok ismin yanı sıra Balian veya Katalonan), sömürge öncesi Filipin adalarının çeşitli etnik gruplarının şamanlarıydı. Bu şamanların, ölülerin ruhları ve doğanın ruhları ile iletişim kurmak, yatıştırmak veya onları dizginlemek konusunda uzmanlaştıklarına inanılırdı. Neredeyse her zaman na-trans veya trans kadınlar, veya kadınsı erkeklerdi (asog veya bayok). Ruhlar ve tanrılarla iletişim kurabilecekleri ve etkileşime girebilecekleri ruh rehberlerine sahip olduklarına inanılıyordu. Birincil rolleri, pag-anito seansı ritüelleri sırasında medyumluktu. Babaylanların iyileştirme ve şifalı bitkiler, kehanet ve büyücülük sanatlarında uzmanlaşmış çeşitli alt türleri de vardı.