Kadın çalışmasına kendimizden başlamak ve kendi ihtiyacımızı da meselenin özüne koyarak özneleşmek tartışması bizim için önemli ve öğreticiydi. Çalışmalarımızda ileri doğru en küçük adımdan söz edilecekse, bu yöntemin bize kattıkları tartışmasızdır. Ancak her ne kadar meselenin tam da ortasında kendimizi görsek de, geniş emekçi kadın kitlelerinin (çoğunlukla elbette bizimle hemen hemen aynı olan) sorunlarına eğilmeden, kendi “dışımızdaki” kadınlarla bir araya gelerek onları da özgürleşme mücadelesinin bir parçası haline getirmeden bulunduğumuz noktadan ilerlememiz mümkün olmayacaktır. Başarımızın kıstası (esas-tali ayrımı yapmaksızın) bir yandan kendi gelişimimiz iken diğeri ne kadar çok kadınla temas ederek onları da mücadelenin öznesi haline getirip getirmediğimizdir. Bu ikisinin birleştiği nokta, tam da uzun süredir tartıştığımız kurumsallaşma konusunun temelini oluşturmaktadır.
İki yıldır en yakın çevremizle yapmaya çalıştığımız yaz kampı çalışmasını bu yıl farklı bir açıdan ele alarak yukarıda bahsini ettiğimiz bağı güçlendirme çabası içinde olduk. İki yıl üst üste yaptığımız ve daha çok da içe-içimize bir yolculuk olarak değerlendirilebilecek çalışmanın bizlere kattıklarını tarif etmek oldukça zor. Bunu, kamplara katılan tüm kadın yoldaşlarımızın aynı derecede hissettiğine eminiz. Birbirimizi tanımak, kendimize dönmek, yaşadıklarımızın ve hissettiklerimizin nedenlerine yoğunlaşmak, çözüme odaklanmaya çalışmak temel esprisiydi kampların.
Ancak bu kampların içimize dönük olmasının dışa dönük bir enerji yaratmadığını söyleyemeyiz. En yakınımızdan en uzağımıza kadar bu enerji ile kadınlarla temas etmenin yolunu açmıştır yaz kamplarımız. Ki Dersim-Ovacık’ta gerçekleştirdiğimiz köy çalışması fikrinin de bu kampta ortaya çıkması bu gerçekliğe işaret etmektedir. Nitekim “Yaşamın içinden” sayfasında bir YDK’lı yoldaşımızın ifade ettiği “Kadın sorununa ilişkin politikamızı, teorik düzlemden çıkarıp kitlelerle buluşturma” temelinde önemli bir deneyim sunmuştur bu yılki kadın köy çalışmamız.
Yeni Demokrat Kadın faaliyetinin başlangıcından itibaren kitlelerle bütünleşme açısından (sonuçtan baktığımızda) çok fazla ilerleme yokmuş gibi görünmekle birlikte, baştan sona ele aldığımız her gündemde, her faaliyet ya da kampanya sürecinde izlediğimiz politikayı oluştururken mümkün olan en geniş kadın kitlesiyle birlikte tartışma, temel şiar, talep vb. ortak bir şekilde belirleme ve kadın kitleleriyle temas noktalarını oluşturma şeklindeki formülasyonu (eksiklerimizle birlikte) uygulama çabası içinde olduk. Yani, “kadın sorununa ilişkin politikamızı, teorik düzlemden çıkarıp kitlelerle buluşturma” şeklindeki yaklaşımımız bir genelleme içermemektedir.
Bu yılki köy çalışmamızın, hedefleri ve pratiği “Yaşamın içinden” sayfasında konulduğu gibiyken diğer yanıyla bu çalışma, bir süredir tartıştığımız, “erk-siz kadın alanları oluşturma” fikrimize de önemli bir katkıda bulunmuş oldu. Kadınların, (çoğunlukla erkek ama aynı zamanda kadın) “erk”in gölgesinde kendi inisiyatifini geliştirmesinin çok zor olduğu, tüm inisiyatif ve yetki kadınlarda olsa dahi kendisinden daha yetkin vs. (hele de erkek) biri varsa bu inisiyatifin istenilen düzeyde gelişmediği gerçekliğinden yola çıkarak tartıştığımız “erk-siz kadın alanları”nda Ovacık örneğinde olduğu gibi kadınların daha fazla öne çıkma pratiğine, yetmezlikler karşısında dayanışma ve birbirini ilerletme çabasına tanık olduk. Bir kaos, öngörülemeyen bir gelişme, olumsuzluk vs. olduğunda gözüne bakabileceğimiz, müdahale etmesini bekleyeceğimiz “erk”in olmadığı noktada (kabaca söylersek iş başa düştüğünde) baktığımız aynada gördüklerimiz, asıl gerçekliğimizi yansıtmaktadır. Nitekim, çalışmaya katılan yoldaşlarımız bu tür sınavlardan “kendi başlarına”, “erk”e danışmadan başarıyla geçmişlerdir.
Sonuç olarak; bu çalışmaya dair daha söylenecek çok şey var. Deneyimlerimizi biriktirerek, üzerine hep yenilerini katarak, tartışarak ilerlemeye ve daha fazla kadını bu ilerlemenin bir parçası haline getirmeye devam ediyoruz/edeceğiz.