Ulaş Bayraktaroğlu, Türkiye Devrimci Hareketi’nin son dönemlerde yetiştirdiği en değerli komutanlardan biridir. O, tarihten günümüze uzanan devrim köprüsüdür. Ulaş’tan Ulaş’a dinmeden söylenen özgürlük türküsüdür.
Karadeniz’in asi fırtınasını Taksim İsyanı’na, oradan Rojava’ya taşıyan sarsılmaz devrim iradesidir.
Komutan Ulaş Bayraktaroğlu, yaşamı boyunca gönlünü sosyalizme, bedenini devrime adadı. Değer verdiği ideallere bağlı kalarak savaştı ve çalıştı. Var olanla yetinmeyen, sınırlı çizgilerde durmayan, arayışını sürdürmekten yorulmayan sağlam bir komutan olarak tanındı ve bilindi.
Taksim İsyanı’nda faşizmin nefesini kısan öfkeli kalabalıkların demir sesi; başkaldırı ve direniş ruhunu Taksim’den Rojava’ya taşıyan bir direniş türküsü olmuştur. Onu sarsılmaz irade ve yenilmez bilinç yapan temel özelliklerden biri “Komutan cephede komutandır. Gitmediğin yere başkasını gönderme” ilkesidir. O, bu devrimci ilkeyi hep uyguladı. Onun devrimci kararlılığını ve yoldaş samimiyetini savaştığı her alanda görürüz.
O, iyi bir komutan olduğu gibi aynı zamanda yürekli bir savaşçıydı. Sağlam, güvenilir bir yoldaştı. “Savaşçılar komutanın gölgesidir” sözünün en somut örneğini Ulaş’ta görebiliriz. O hem savaştı hem de savaşmasını öğretti.
Özgürlüğü ve devrimi herkesten daha fazla istediği için öncü rolünü oynadı. İstemekle kalmadı, harekete geçti. İnandırıcı, samimi duruşuyla herkesin sevgili Mehmet (Ulaş) yoldaşı oldu. Çocukların kuruş kuruş satıldığı bu karanlık ve çirkin dünyada o, tertemiz çocuk gülüşü oldu.
2000’li yılların başından itibaren anti-faşist mücadelenin pratik yürütücüsüydü. 2004 NATO protestolarında İstanbul sokaklarında emperyalistlere karşı Deniz-Mahir-İbrahim olmayı bildi. Her anı, her günü devrim olan Ulaş, bir devrimci gibi yaşayıp devrimin öncüsü ve komutanı gibi savaşarak şehit düştü.
Tarihi, güncelle buluşturma savaşımında çok anlamlı ve tarihi bir günde şehit düşüp aramızdan ayrıldı. 2017 yılının 9 Mayıs’ında Rojava’da şehit düştüğünde takvim Hitler faşizminin yıkılıp sosyalizmin zafer kazandığı günün yıldönümünü gösteriyordu. 9 Mayıs başta Sovyet halkları olmak üzere ezilen dünya halklarının faşizme karşı direniş ve zafer günüdür aynı zamanda.
Ulaş devrim tarihinin önemli ve anlamlı bir takvim yaprağında şehit düştüğünde o günün sadece Sovyet halkları için faşizmin işgalinden kurtuluş günü olmadığını, aynı zamanda özgürlük ve kurtuluş arayan bütün halklar için özgürlük yolunun gösterildiği oldukça anlamlı bir tarihsel kesit olduğunu görmek ve anlamak gerekir.
9 Mayıs, Hitler faşizminin yıkılışı, Sovyet halkları başta olmak üzere dünya halklarının faşizmden kurtuluşun yıldönümüdür. Faşist Alman ordusunun yenilişidir. 9 Mayıs 1945’te II. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın Avrupa’da son bulduğu tarihtir. Dünya halklarının başına bela olan Hitler yönetimi altındaki faşizmin son bulduğu gündür.
Şan ve şeref olsun faşizme karşı savaşan sosyalistlere.
Bugün devrimciler, sosyalistler toplumsal nüfus içinde “azınlık” olabilir. Ancak onlar çoğunluk olan işçilerin-köylülerin-kadın ve Kürtlerin-Alevi ve LGBTİ+ların özgürlük ve kurtuluş sesi, iradesi ve kararlıklarıdır. Çoğunluğun haklı ve meşru mücadelesinin devrimci temsilcileri ve haklı sesidirler. Onlar olmadan, temsiliyet ve öncülükleri olmadan devrimci savaşım amacına ve hedefine ulaşamaz.
Ulaş, sadece kurucu ve önderi olduğu devrimci örgütün komutanı ve yoldaşı olmadı. O, her milliyetten emekçi halkın sağlam yoldaşı ve güvenilir dostu oldu. Kürt ve Türk halklarının yoldaşı oldu.
Ne mutlu Rojava’da mücadele yürüten ve savaşan devrimcilere ki, onun gibi devrim ve sosyalizm amacına sarsılmaz şekilde bağlı olan samimi bir komutanı tanıdılar. Onun savaş yoldaşı oldular.
Sert görünümlü çocuk bakışlı komutana selam olsun…
Ulaş’tan Ulaş’a uzanan tüm devrim şehitlerinin anısına saygı ve minnetle.
(Yeni Özgür Politika.10 Mayıs 2021 )
