Son dönemde pandemini ile büyüyen ekonomik kriz ve herhangi bir destek verilmeyen müzik emekçilerinin intihar haberleri gelmeye devam ediyor.
Ciddi bir yoksulluk içinde olan ve bir çıkar yol bulamayan birçok kişi intihar ediyor. Bunların için de müzik ve sahne emekçileri de önemli bir yerde duruyor. Konuya ilişkin İzmir Müzisyenler Derneği Başkanı Oktay Çaparoğlu ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
Çaparoğlu, sorularımıza yanıt verirken, pandemi boyunca çalışmalarını aktararak, müzik ve sahne emekçilerinin taleplerinin yerine getirilmesi çağrısı yaptı ve taleplerinin dikkate alınması için mücadele edeceklerinin vurgusunu öne çıkardı.
1 yılı aşkın süredir devam pandemi ile yaşanan ağır ekonomik kriz nedeniyle toplumun her kesiminde özellikle yoksul kesimde çok fazla intiharlar yaşanmakta. Bunun içinde müzisyenler önemli bir yer almakta. Pandemi öncesinde baktığımız zaman, yevmiye usulü çalışan müzisyenler ve eğlence sektörü çalışanları ciddi ekonomik zorluklar içinde. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz, sokak müzisyenleri de dahil müzisyenler nasıl bir çıkmazın içinde?
Müzisyenler ve pandemiye ilişkin genel bir çerçeveden başlarsak, müzik ve sahne emekçileri için hayat büyük oranda her zaman zor olmuştur. Bir popüler tüketim nesnesi haline getirilen sanat ve özelde müzik, bizim gibi ülkelerde ancak ya kadrolu-devletle bağlantılı bir iş olarak icra edildiğinde ya da iyi yerlerde çalışıp kendinizi kanıtladığınızda, popülerlik kazandığınızda bir geçim olarak müzik ve sahne emekçilerini tatmin etmekte.
Ülkemizde müzik emekçileri çok düşük ücretlerle , sosyal güvence ve iş güvenliği dahil hiç bir kamusal koruma olmadan, günü birlik kazançlarla, sözleşmesiz, uzun süreli, kötü çalışma şartlarında mesleklerini ve sanatlarını icra ediyorlar.
Mekanlarda şiddete uğruyorlar, haklarını alamadıklarında bir statüleri olmadığı için buna dair bir hak arayışında (mesela sigortasız çalışma ile ilgili şikayet etse dahi) sonuç alamıyorlar, herhangi bir toplumsal olay, afet, savaş, salgın vb. durumunda ilk müzik ve sanat susturulduğu için sürekli mağduriyet yaşıyorlar. İzmir Müzisyenler Derneği olarak bu anlamda inandığımız temel gerçek, müzik ve sahne emekçilerinin örgütlenme sürecinde, yasal anlamda da haklarının sosyal güvenlik şemsiyesi altında korunduğu bir değişimin sağlanması idi.
Sigortasız, güvencesiz çalışma nedeniyle çalışma şartlarının kötülüğü, gece çalışma, düzensiz uyku ve beslenme sorunları nedeniyle beden ve ruh sağlığı, ekonomik sosyal ve psikolojik sorunlarla en ağır şekilde boğuşuyorlar.
Sokak sanatçıları da pandemiden en ağır şekilde etkilenenlerden. Her ne kadar mekanlar kapandığında bir süre sokak performansları yapma imkanı olsa da yasaklar nedeniyle sokaklarda, Kıbrıs Şehitleri Caddesi gibi Karşıyaka Çarşı gibi sokak sanatları icra edilen ana caddelerde, metrolarda, halka açık alanlarda artık eski yoğunluk ve insan trafiği olmadığı için ciddi bir gelir kaybı söz konusu oldu. Aynı zamanda mekanlarda çalışan müzik emekçileri de sokak müziği yapmaya başladıkları için performans sergileyen müzisyen sayısı 10’a katlandı. Ekmeğimiz küçüldükçe küçüldü.
Sizler bu süreçte dernek olarak ne tür çalışmalar yaptınız, biraz aktarır mısınız?
Süreçten etkilenen müzik emekçileri için dayanışma ağı örmeye çalışıyoruz. Her gün onlarca telefon alıyoruz. Kiralarını, faturalarını ödeyemiyorlar. Müzik aletlerini satıp evine erzak alanlar, anne ya da babasının emekli maaşıyla geçinmek zorunda kalanlar var.
Ev eşyalarını satan, müzik aletlerini satıp erzak alan, kira ödeyen, hasta , yaşlı ya da engelli yakınları için bakım masrafı olarak karşılayan müzisyen dostlarımız var. Pandemi sürecinde şehir dışında olup sokakta kalan, sokak müzisyen dostlarımız var, 3 ay boyunca ne barınma sorununu çözüp bir yere yerleşebildiler ne düzenli beslenebildiler. şehirlerarası yolculuk yasak olduğu için gittikleri yerlerde kaldılar.
Ailesi burada kendisi başka şehirde iken pandemiye yakalanan müzik emekçileri vardı. Ailelerin ziyaret ederek kira erzak desteğinde bulunduk. Çoğu müzisyen kiralık evini bırakıp ailesinin yanına taşınmak zorunda kaldı. Anne yada babasının emekli maaşıyla 2 ya da 3 aile ile aynı evde bu süreci geçirmek zorunda kalan müzisyenler oldu.
Whatsapp’ta 4 ayrı grup oluşturduk. Bilgilendirme ve haberleşme grupları. 700’den fazla müzisyen ekli. Çoğu ilk süreçte ihtiyaçlı gibi görünmemek için gruplarda kalma konusunda tereddüt ettiler. Kan kusar, kızılcık şerbeti içtim deriz misali.
İzmir’in üstat yaşlı müzisyenleri ile iletişim kurduk. Ailesine bakmakla yükümlü olduğu yatalak, hasta, engelli vb. insanlar olan. Küçük de olsa destek olduk. Her tarzdan müzisyeni etkileyen bir süreç oldu. Müzisyenler çok para biriktirebilen, güvencem olsun diyerek yatırım yapabilen insanlar değiller. Büyük orkestralarda çalan emektar müzisyenler bile ciddi yokluklarla karşılaştılar. Özellikle 65 yaş üstü olanlar bir de eve kapanmak zorunda kalınca psikolojik olarak da yalnızlaşma hissiyle baş etmek durumunda kaldılar.
Eylül 2020’de Müzik-Sen’in araştırmasına göre 100 müzisyen intihar etti, sayı giderek artıyor, yaptığınız çalışmalar, örgütlediğiniz dayanışma ile müzik emekçilerine nasıl bir çözüm oldu, nasıl bir sonuç verdi?
İş değiştiren, müziği geri dönmemek üzere bırakmak durumunda kalan bir çok müzisyen oldu. Genelde tarım, inşaat veya kuryelik vb. gibi nakliye sektörlerinde iş buldular.
Pandemi sürecinin başından itibaren İzmir’de yüzlerce müzisyenle tek tek telefon görüşmesi yaparak aciliyeti olanlara dernek gönüllülerinin desteğiyle oluşturduğumuz bütçelerden kira erzak, fatura vb. yardımı yaparak, eşi doğum yapacak olanlara aynı şekilde masraflarına destek olarak en azından bir dayanma gücü sağlamaya çalıştık.
Çok zor hikayelere tanık olduk. İzmir Büyükşehir Belediyesi aracılığıyla 500’den fazla müzisyene 2 şer kez erzak-koli dağıtımı yaptık. İzmir’de ilçe belediyelerin müzisyenlere yönelik erzak dağıtımını sağladık. Yine 2021 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi müzisyen dernekleri aracılığıyla 1000 müzisyene erzak ve hijyen paketi desteği verdi.
Yine geçtiğimiz ay erzak yardımı aynı kanallar aracılığıyla yapıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi fuar konserleri düzenleyerek 500 müzisyene 500’er tl’lik yardım yaptı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı dahil bir çok kurumla aylardır görüşmeler yapılıyor. 2020 Aralık ayınca bizim de dahil olduğumuz 23 kurumla telekonferans gerçekleştiren bakan Mehmet Nuri Ersoy kayıt-dışı güvencesiz çalışan müzisyen için yapılacak olan “müzik susmasın” adlı kampanyasına start verdi. 4 ay boyunca 15.000 kişiye 1000’er tl yardım yapılması kararlaştırıldı. Başvuru sürecinde 33 bin müzisyene yardım kararı çıktı. Bu çalışmanın bir amacı da genel durumu tespit etmek. Sadece müzisyenler değil tiyatrocular başta olmak üzere diğer sanat dallarından sanatçılara da destek verilecek.
Bu tarz çalışmalar bir soluk olsa da maalesef kalıcı çözüm üretmekten uzakta adımlar.
Yeterli olmasa da en azından ülke genelinde kültür ve sanat emekçilerinin örgütlendiği kurumlarda canlanmaya neden oldu. Ancak bunlar sadece günü kurtaran uzun vadede nereye kadar süreceği belli olmayan bu salgında karşı karşıya kalınan maddi sıkıntılara çare olmayan çalışmalar. Sosyal devlet ilkesi gereği, ilgili resmi kurumların, sanat kurumlarını, sanat örgütlerini, il ilçe bazında oluşturulan sanatçı platformlarını dinlemesi, birlikte sanatçıların taleplerini esas alarak salgın sonuna kadar geçimlik de olsa ciddi yoksulluk ve yoksunluk yaşayan sanatçılar için bir destek programı hazırlaması elzemdir.
Kayıt-dışı çalışmanın son bulması, sanat işkolu kapsamında sanatçıların sigortalılığı ve sosyal güvenlik sistemine uygun şartlarda dahil edilmesi artık kalıcı ve etkili bir çözüm olarak kendini dayatıyor.
Haziran ortasında normalleşme süreci kısmen de olsa başladı ancak bu dönemde işsiz kalan müzisyenler açısından yetersiz bir istihdam olanağı sundu. Mekanların çoğu kapalı kaldı ya da canlı müziğe ara verdi. Düğünler de aynı şekilde her an yeniden yasakların başlayabileceği kaygısıyla zaten pandemi kurallarına uyularak yapıldığı için büyük oranda müzik yayınları DJ aracılığıyla yapıldı. Zaten 4 ay içinde tekrar önce 00.00 ‘a, ardından 22.00 ye çekilen canlı müzik yasağı eğlence sektörüne de bizlere de ağır bir darbe vurmuş oldu.
Müzik piyasası üzerinde bu kadar yasak ve engellemenin oluşması, insanların sorumsuz davranışlarının -ki hemen her alanda bu sorumsuzluklara tanık oluyoruz- müzisyenlerin geçimlerine dönük yaptırımlar ile cezalandırılması çok manidar geliyor. Düğünler dahil her türlü müzik yapılan ortam ve mekanlarda alınması gereken önlemlere uyulmamasının faturası müzik ve sahne emekçilerine çıkarıldı. Neredeyse 2019 Kasım ayından itibaren neredeyse 1 yıldır çeşitli yaşanan olumsuzluklar, sel, deprem, Suriye İdlip saldırısı ile gelen ölüm haberlerinden başlayarak susturulan müzik nedeniyle müzisyenler düzenli gelir elde etme imkanı bulamıyor.
Covid-19 sonrası yasak ve kısıtlamalardan ötürü çok büyük ekonomik sosyal yoksunluk ve mağduriyetler yaşıyorlar. Sanatı , sanatçıyı korumaya dönük bir sosyal program da uygulanmaya konmalı iken mevcut şartlarda tüm sahne sanatlarında olduğu gibi müzik emekçileri de artık geçimleri için alternatif iş arayışlarına yönelmek zorunda kaldılar.
Toplamda muhalif kesim neler yapmalı kamuoyu bu duruma dair nasıl bir müdahale geliştirmelidir sizce?
Müzik daha 1 yıl gibi bir süre susacağa benziyor. Son 3 ayda İzmir’de 3, Ankara’da 1, Adana’da 2, Osmaniye’de 1 müzisyen arkadaşımız salgının yarattığı sosyal-psikolojik ve ekonomik baskı ve belirsizliklerin de etkisiyle yaşamına son verdi.
Müzisyen arkadaşlarımızın içine girdiği psikolojik ve sosyal bunalım, işsizliğin getirdiği ve belirsizliği devam eden pandemi süreci maalesef bunda büyük rol oynamakta. Aynı sofrayı, aynı müziği paylaştığımız insanlar bu insanlar.
Mesleklerini, sanatlarını icra edememek, müzikten uzak kalmak, kendi emeğiyle ekmeğini kazanamamak, sosyal destekten, asgari geçim standardından insani yaşam koşullarından uzakta çaresizlik duygusuyla baş etmek, ruhumuzda derin onarılmaz yaralar açıyor. İntiharlar sadece parasızlıkla açıklanmamalı. Asıl faktör nereye atsak elimizin kuruduğu düşüncesi ve toplumsal ekonomik-psikolojik baskılar karşısında artık baş etme gücü ve direncimizin kırılması, maalesef büyük rol oynamakta.
Bir an önce mekanların gerekli önlemler alınarak açılması, vergi ve SGK’dan muaf tutulması, kira desteği ve istihdamı teşvik edici sosyal politikaların uygulanmasını, insanların ekmeklerini kazanır hale gelmelerinin sağlanmasını talep ediyoruz. Kayıt dışı çalışmaya karşı tüm sanatçıların ve diğer sektörlerdeki işçi ve emekçilerin sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmasını, sigortalılığı kolaylaştırıcı ve teşvik edici düzenlemeler yapılmasını talep ediyoruz.
Sanatı ve sanatçıyı koruyan, sanatını icra ederek ekmeğini kazanmasını sağlayacak program ve projelerin uygulanmasını (dijital konserler vb) istiyoruz.
Ülkemizde kayıt dışı çalışan 350 400 bin civarında müzisyen olduğunu tahmin ediyoruz. Maalesef bir istatistiki bilgi net olarak elimizde yok. Pandemi sürecinde 50 bin civarında müzisyene ulaşan ülke çapında haberleşme ağı kuran platformlar oluşturduk. Bu platformlar aracılığıyla bakanlığa, yerel yönetimlere ve çeşitli kurumlara taleplerimizi iletmeye, sorunlarımıza çözüm bulunması için atılacak adımlarla ilgili görüşlerimizi paylaştık.
Türkiye çapında taleplerimizin kabul edilmesi için derneğimizin de dahil olduğu Türkiye Esnaf Platformu adıyla örgütleniyoruz. Ayrıca pandemi boyunca ülke genelinde müzisyenler ve diğer sanat dallarından kültür sanat emekçileri ile bir çok platform çatısı altında bir araya gelerek çeşitli eylem, etkinlik ve sosyal dayanışma pratikleri ördük. 1 Mart’ta 7 ilde eş zamanlı basın açıklamalarımız oldu.
Amacımız sadece bu sürece dair değil yarın yine olası bir kapanma durumunda taleplerimizin dikkate alınmasını sağlamaktı. Benzer eylem ve etkinlikler devam edecek.