DünyaGüncel

DÜNYA | Pandemi Sürüyor, Devletler İzliyor*

"Görüldüğü üzere salgın “normal”leşmezken egemenler kendi “normal”leri için salgının daha fazla genişlemesine imkan tanıyor, vakalar pik noktasına ulaşıp da sermayeyi etkileyecek ve kitleleri sokağa dökecek duruma gelene dek önlem almamakta diretiyor"

Emperyalist-kapitalist sistem pandeminin dünya üzerinde yarattığı etkiyi kendi lehine çevirme kaygısıyla politikalarını şekillendirmeye devam ederken pandemi sebebiyle tüm dünyada binlerce insan yaşamını yitirmeye devam ediyor.

Bu yılın başından bu yana kimi ülkelerde yükselen daha sonra düşüşe geçen ve ardından yeniden yükselen pandemi vakaları egemenlerin keyfiyetçi politikaları sonucunda binlerce insanın nasıl yaşamını yitiriyor.

ABD’de pandemi vakalarının görülmeye başlamasının ardından 3 defa pik noktası olarak ifade edilen en yüksek vaka sayılarının görülmesi, Trump’ın defalarca pandeminin ciddiye alınacak bir şey olmadığı yönündeki beyanlarına rağmen pandemiye yakalanması krizin ne denli derinleştiğine işaret etmektedir.

Egemenler açısından gerçekleşen ölümlere karşı pandeminin ciddiye alınmaması ve kitlelerin kaygılarının frenlenme çabası tüm dünyada pandeminin gittikçe yaygınlaşacağına işaret ediyor.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Direktörü Dr. Hans Kluge tarafından,  koronavirüs vakalarının sürekli artması nedeniyle Avrupa’da birçok ülkede uygulanmaya başlanan kısıtlayıcı önlemlerin “kesinlikle gerekli” olduğu ifade edildi.

Avrupa’da salgının başlangıcından bu yana haftalık en yüksek vaka sayısının 700 bin olduğunu anımsatan Kluge, toplam vaka sayısının sadece 10 gün içerisinde 6 milyondan 7 milyona fırladığını, ölümlerin tüm Avrupa’da bi̇ni̇ geçti̇ği̇ni̇ belirtiyor. Bunun ardından yapılan açıklamalarla önümüzdeki Ocak ayında geçtiğimiz Nisan ayına oranla vaka sayılarının 4-5 kat daha fazla artabileceği ifade ediliyor.

Egemenler açısından bu sürece halk sağlığını esasa alan bir müdahale gerçekleştirme kaygısı bulunmuyor. “Salgın, gidişatı kendi başına tersine çevirmeyecek. Bunu biz başaracağız.” diyen DSÖ Direktörü Kluge, pandeminin Avrupa’da patlak verdiği ilk aylarda olduğu gibi ülkelerin tamamen kapatılmasına (olağanüstü hal uygulamaları) karşı olduğunu, bunun yerine salgına karşı “orantılı ve hedeflenmiş bir mücadele yürütülmesi” gerektiğin dile getiriyor.  Ancak egemenler cephesinden atılan adımlar en kaba biçimiyle Fransa’da olduğu gibi OHAL olarak kitlelerin karşısına çıkıyor.

Kitleler tarafından esasta sürece sağlıklı müdahale biçimleriyle yaklaşılması beklenirken devletler açısından bu durumun en kaba biçimlerde ele alındığı tüm dünyada öne çıkan yaklaşım olarak duruyor.

DSÖ tarafından yapılan açıklamada bugün vaka sayılarında günlük artış daha fazla yaşanırken bunun artan test sayılarıyla ilgili olduğu ifade ediliyor. Sağlık önlemlerinin pandemi açısından kritik bir yerde durduğu ifade edilirken önlemler açısından geç olmadığını ve adım atılmasının önemi belirtiliyor.

Türkiye’de pandemide son durum

Türkiye açısından durumu ele aldığımızda devletin Bilim Kurulu üzerinden süreci yönetmeyi hedeflediği ve doğrudan AKP-MHP hükümetinin ve sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda adımlar attığı görülüyor. AKP-MHP hükümeti açısından sürecin başında BM’den alınan ödenekler karşılığından önlemler atılsa da bugün kitleler sürü bağışıklığına mahkum edilmeye çalışılıyor.

Devlet fabrikaları sürecin başından bu yana kapatmayarak üretimi sürdürmeye devam ederken, bugün artan vaka oranlarına rağmen üniversiteleri açarak fiziksel mesafenin sağlanamayacağı birçok alanı “normalleştirmeyi” hedefliyor. Bu durum pandemi karşısında adım atamayan pozisyonunun bir sonucu olsa da kitlelerin kaygılarını-öfkesini geçiştirme adımı olarak ortaya çıkmaktadır.

TTB tarafından yapılan açıklamalarda vaka sayılarının gizlendiğinin ifade edilmesinin ardından önce vaka ve virüslü hastanın aynı şey olmadığını açıklayan Sağlık Bakanı, devletin nasıl manipülatif noktada durduğunu apaçık ortaya seriyor.

Bu durum devlet açısından yeni bir kavramlaştırma hamlesi de olabilir belki, gerçek ise devletin kitleleri aldatmaya odaklandığıdır. TTB’nin toplam verilere ulaşamamakla birlikte ulaştığı verilerle devletin açıkladığı veriler arasındaki fark ciddi bir teşhir oluşturuyor. TTB’nin bu pratikleri sonucunda son kertede devletin ve kurmayları AKP-MHP iktidarının hedefine oturması kaçınılmaz bulunuyor.

Bu anlamda geçtiğimiz günlerde Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın açıktan hedef alınarak “terörist” ilan edilmesi devletin önümüzdeki süreçte TTB’yi mevcut politikalarıyla uzlaşan bir çizgiye çekmeye çalışacağını ve barolarla birlikte eşzamanlı olarak hedefe oturtacağını gösteriyor.

Dünyadan gelişmeler

Diğer yandan dünyadan yaşanan kimi gelişmeleri şu şekilde özetleyebiliriz: Vaka sayısı ABD’de 8 milyon 53 bine, Hindistan’da 7 milyon 233 bine, Brezilya’da 5 milyon 105 bine ve Rusya’da 1 milyon 326 bine çıktı. Kazakistan’da salgın ve küresel ekonomik krizin etkisine rağmen reel sektörün bu yılın ocak-eylül aylarında yüzde 2,2 büyüdüğü iddia edildi! Kozmetik ve hijyen ürünlerinin yanı sıra tıbbi malzeme ve ilaç üreticisi Johnson and Johnson (J&J) firması, bir katılımcının hastalanması nedeniyle Kovid-19 aşı denemesine ara verdi.

Çekya’da hükümet son haftalarda Kovid-19 vakalarındaki artışın rekor seviyelere ulaşması nedeniyle kısmi karantina uygulanması kararı aldı. Ülkede günlük vaka sayısının 8 binin üzerine çıkmasının ardından harekete geçen hükümet başta okullar olmak üzere, kafe, bar ve restoranların 3 hafta süresince kapatılmasına karar verdi.

İtalya’da hükümet, son bir haftada günlük vaka sayılarındaki hızlı yükseliş nedeniyle yeni sıkı tedbirleri yürürlüğe koydu. Son kararnameyle, ülke genelinde açık alanları da kapsayacak şekilde zorunlu hale getirilen maske kullanımı ev içinde de önerildi! Salgına karşı önlemlerini artıran İspanya’da günlük vaka sayıları, yaklaşık iki hafta sonra 10 binin altına geriledi.

Çin’in devlete ait ilaç firması Sinopharm’ın Kovid-19 aşısı için rezervasyonlara başladığı bildirilirken, Afrika ülkesi Kenya’da Türkiye’de olduğu gibi salgın önlemleri kapsamında eğitime ara veren okulların yeniden açılmasıyla binlerce çocuk okula döndü.

Görüldüğü üzere salgın “normal”leşmezken egemenler kendi “normal”leri için salgının daha fazla genişlemesine imkan tanıyor, vakalar pik noktasına ulaşıp da sermayeyi etkileyecek ve kitleleri sokağa dökecek duruma gelene dek önlem almamakta diretiyor.

*Bu yazı geçtiğimiz hafta (25 Ekim) kaleme alındı.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu