İstanbul: Ziyarete gittiğimiz Yurtiçi Kargo’da direnişin başladığı günden bu yana Haramidere’de yaz-kış demeden direnişi sürdüren Metin Karaca ve Önder Odabaş ile sohbet ettik.
Şu anda burada kaç kişi direnişte diye sorduğumuzda üç kişi olduklarını ve direnişteki diğer arkadaşlarının ekonomik sebeplerden kaynaklı iş bulup çalışmaları gerektiğini ama hem hala sendikalı olduklarını hem de direnişi bırakmadıklarını öğreniyoruz. DİSK Nakliyat-İş’in örgütlenme çalışması yürüttüğü Yurtiçi Kargo, depo ve dağıtım üzerine çalışıyor.
Konya, Ankara, İstanbul’da devam eden örgütlenme çalışması var. Sendikal çalışmanın patron tarafından öğrenilmesiyle Türkiye genelinde 250 kişi işten çıkarılmış durumda ve devam eden bir direniş söz konusu. Şirketin yüzde 50’si İbrahim Arıkan’a diğer yüzde 50’si de Fransız La Poste’a bağlı GeoPost şirketine ait. Avrupa’da GeoPost bünyesinde çalışan herkes sendikalı ama İbrahim Arıkan’ın Yurtiçi Kargo’ya sendika girmemesi için elinden geleni yaptığını ifade ediyorlar. Anayasal hakları için mücadele eden işçiler, kendilerinden sonra çalışacak olanların da çalışma koşullarının düzelmesi için mücadele verdiklerini söylüyorlar.
Her gün 14-15 saat çalışmak zorunda kalan işçiler her an iş kazası geçirme riski de yaşıyorlar. İş koşullarının zor olmasından kaynaklı çalışanların sık sık iş kazası geçirmesi tesadüf olmaktan çıkıyor. Üstelik Haramidere ve diğer depolarda iş sağlığı ve güvenliği önemsenmediği için ölümlere varan kazalar da yaşanıyor.
Doktor haftanın üç günü 11.00 ve 14.00 arası geliyor. İşçiler diğer hastanelere gittiklerinde; “Bizim doktorumuz var neden başka yere gidiyorsun?” cevabını alıyorlar. Kendi doktorları rapor vermediği müddetçe çalışmaya zorlanıyorlar. Sadece kaza geçirince işe gitmiyorlar yani. Daha geçenlerde işyerinde bir kaza oluyor, Mehmet isimli işçi kamyonun sıkıştırması sonucu yaralanıyor ve iş yerinde ambulans ve doktor olmadığı ve ilk müdahale geciktiği için felç olma ihtimali taşıyor. 54 yaşında, emekli ve hala çalışıyor ya da çalışıyordu demek daha doğru çünkü şimdi Bağcılar Devlet Hastanesi’nde yatıyor. Mehmet’e çarpan şoför Çayıroba’da hala çalışıyor. Metin Karaca, “Bir arkadaşım işyerinde çalışma koşullarının ağır ve yoğun olmasından kaynaklı kalp krizi geçirdi ve kucağımda öldü” diyor. Yine bir başkası trafik kazası geçiriyor ve şikâyetçi olmaması için kızını Yurtiçi Kargo kendi bünyesinde işe alıyor.
İşçiler patrona borçlu!
Çalışanların çok büyük bir kısmı emekli. Gençler işe girince çok fazla dayanamıyor ve işten ayrılıyorlar. Yurtiçi’nin emeklileri seçmesindeki sebep çok açık; örgütlenmenin önüne geçmek ve işçilerin taleplerini azaltmak. Bir diğer yöntem de işçileri kendine borçlu bırakmak. Maaşları yetersiz olduğu için borçlanan işçiler iş yerinden “toplu para” alıyorlar ve bu defa da Yurtiçi Kargo’ya borçlanıyorlar. Bu durumda olan işçilerin sayısı hiç de az değil.
İşçilerin maaşlarına zam alma vakti geldiğinde ise tam da bu sebepten kimse gidip zam için masaya oturamıyor ve Yurtiçi Kargo patronu İbrahim Arıkan ne uygun görüyorsa onu alıyorlar. Metin Karaca; “İbrahim Arıkan, ‘gerekirse Yurtiçi Kargo’yu kapatırım, yine sendikayı içeri sokmam’ diyor fabrikadaki arkadaşlarımıza” şeklinde konuşurken kendinden emin bir şekilde “Çok az kaldı. Yurtiçi Kargo’ya da MNG’ye de Nakliyat-İş Sendikası girecek, her gün üye sayımız artıyor” diyor.
Sendikal çalışmayı birçok şubede devam ettiren işçiler ve çalışanlar fabrika önünde değil dışarıda görüşmeyi tercih ettiklerini söylüyor. Metin Karacan’ın söylediğine göre Yurtiçi Kargo patronu kendileriyle görüşen işçileri işten çıkarmak için özel bir çaba sarf ediyor. Önder Odabaş’ın söylediğine göre ise eğer her gün deponun önüne gitmez ve direnişi sonlandırırlarsa arkadaşlarının birçoğu işten çıkarılacak. Depo önünde durmamaları için kendilerine yüksek miktarlarda para teklif edildiğini fakat ne olursa olsun sendikayı ve mücadeleyi bırakmayacaklarını söylüyor. Odabaş; “Bizim çalıştığımız sektörde en fazla 8 saat çalışılır ama bizler uzun saatler çalıştırıldığımız için iş kazaları yaşanıyor. Yasal olmayan ve sağlıksız koşullarda çalışıyoruz. Buna ancak sendikada örgütlenerek son verebililiriz. Yurtiçi Kargo patronunun sendikayı karalama çalışmaları ve kendine borçlandırmasından kaynaklı işçiler sendikaya üye olmaya korkuyorlar” diyor ve şirketin bariyerlerini göstererek “Bu Fransız bariyerlerin arkasında çok yoğun bir sömürü yaşanıyor” sözlerini sarf ediyor.
Son olarak da bize, yerlere ve duvarlara yaptıkları yazılamaları gösteriyorlar. Bir tanesinde “Yurtiçi Kargo’ya sendika girecek başka yolu yok” yazıyor. Gösterdikleri yakınlık ve direngenlik yayılması ve örnek alınması gereken bir duruşu temsil ediyor. Anayasal hakları için verdikleri mücadelede yanlarında olduğumuzu, gelişmelerin takipçisi olacağımızı ve direnişlerinde umutlarının hiç eksilmemesi dileklerimizle yanlarından ayrılıyoruz.