İstanbul: Aileler 433. Kez Galatasaray lisesi önünde yaşanan sıcaklara aldırmadan tekrardan toplandılar. Eylemde ilk olarak söz alan kayıp Kenan Bilgin’in ağabeyi İrfan Bilgin, R.T Erdoğan’ın Bingöl mitingindeki konuşmasına değinerek, “Başbakan dün Bingöl mitingin ‘de, Dağlarına ovalarına bahar geldi memleketimizin, artık analar, babalar, kardeşler ağlamıyor, ölümler olmuyor’ dedi. Bir ay içinde demokratik taleplerini dile getirdikleri için 5 insan senin polislerin, askerlerin tarafından yaşamını yitirdi. Bunların anneleri, babaları ağlamıyor mu? Erdoğan’a oy veren%50’ye de seslenen Bilgin “ Polisi sistemli bir şekilde insanları öldürsün diye mi oy verdiniz? Kürt halkını katletsin diye mi oy verdiniz? Üniversitelerdeki eğitimi-öğretimi engellesin diye mi oy verdiniz? Erdoğan’a oy verenlerin düşünmesini istiyorum “ diye sordu.
Yeter artık verin kemiklerimizi
Cemil Kırbayır’ın kardeşi Fatma Kırbayır da “Başbakan’ın Berfo Ana’ya verdiği sözü tutmadığını, 5 ay oldu annemi mezara koyduk, Başbakan sözünü tutmadı” dedi.
“Yeter artık! Aileden kimse kalmadı, annemi de kaybettik! Neden vermiyorsunuz kardeşimin kemiklerini?” diye sitem eden Kırbayır, Başbakan’a seslendi: “Ailemi bitirdin Başbakan. Ailemizden kimse kalmadı. Yeter artık ver kemiklerimizi. Eğer bedel istiyorsan, benim canımı al, kardeşimin kemiklerini ver. Canım yanıyor, canımdan parça gitti. Umarım kardeşimin kemiklerini vermeyenlerin kardeşleri de benim gibi olur” dedi.
Artık dayanacak gücüm kalmadı
Engin Kaplan’ın Annesi Melek Kaplan ise 12 yıldır oğlunu aradığını belirterek, “Yeter artık oğlumu verin, dayanamıyorum. Öldürdüyseniz kemiklerini verin.12 yıldır gözlerim kapıda, pencerede. Belki gelir diyorum. Ya oğlumu verin yada benimde canımı alın”. Eşinin de ilk duyduğunda kalp krizi geçirerek hayatını kaybettiğini söyleyen melek kaplan “Artık dayanacak gücüm kalmadı” diye konuştu.
Kayıplarımızı ve katillerini istiyoruz
Rıdvan Karakoç’un Ağabeyi Hasan Karakoç ise, şöyle konuştu: “Biz 18 yıldır kayıplarımızı ararken siz utanmadan 70 milyona yalan söylediniz. Özellikle sen Başbakan! Söz verdin tutmadın. Biz sizden sadece kayıplarımızı ve katillerini istiyoruz, başka da hiçbir şey istemiyoruz.” dedi.
Hasan Karakoç’tan sonra konuşan Hanife Yıldız, şöyle konuştu: “Adam Başbakan değil, istenmeyen adam. Diyor ki; 2, 3 ağaç için geldiler, geldikleri gibi de gittiler, siz bunlar için üzüldünüz mü? Üzülmeyin. Yani yaşamını yitirenler için, gözü çıkanlar için ‘Üzülmeyin’ diyor. Kendi yaptıklarına bakmadan da Suriye, Mısır, diyor. Senin yaptığında darbe değil midir? Azınlığın çoğunluk üzerindeki baskısıdır bu yaptığın. İstenmediğin için insanların hayatına kastediyorsun.” dedi.
Kan davalısına, para karşılığı teslim edildi
Bu haftaki açıklamayı Cumartesi insanları genç katılımcılarından Sıla Gemicioğlu okudu. Açıklamada “İsa Efe’nin, 9 Temmuz 1996 tarihinde Tepebağ Jandarma Karakolu tarafından arandığını öğrenince karakola gittiğini, birkaç saat gözaltında kaldıktan sonra serbest bırakıldığını belirterek, “Aynı gün saat 20.00 civarında köye gelen Üçyol jandarmasına bağlı askerler tarafından evinden gözaltına alınarak Tepebağ Jandarma Karakolu’na götürüldü” dedi.
Gemicioğlu devamında, “İsa Efe’nin gözaltına alınması üzerine karakola giden ailesine serbest bırakıldığının söylenmesi üzerine eşi Sevdet Efe’nin 22 Temmuz 1996’da Derik Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Eşinin serbest bırakılmadığı ve gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınmadığını söyleyerek şikâyetçi oldu. Soruşturma esnasında Tepebağ Jandarma Karakolu’ndaki nöbetçi subay Derik ilçe jandarma komutanı Cemal Vural’ın 21.45 sularında yanında yakını olduğundan şüphe duyulmayan iki işi ile birlikte İsa Efe’yi alamaya geldiğini söyledi. Nöbetçi jandarma da İsa Efe’nin serbest bırakıldığı sırada üç kişinin bulunduğu bir aracın nizamiyede beklediğini ve ayrıca olay günü Yzb. Cemal Vural’ın da karakolda olduğunu söyledi. Bir görgü tanığının İsa Efe’nin Yzb. Cemal Vural tarafından kan davalısı ANAP’lı Derik Belediye Başkanı Hasip Necmioğlu ve yeğeni Faruk Necipoğlu’na para karşılığında teslim edildiği iddiası gazetelerde yer aldı. Ailelerin Derik cumhuriyet savcılığına yaptığı şikâyet 1,5 yıl sonra şikâyetçilerin iddiaları desteklemek amacıyla herhangi bir kanıt sunamadıkları için takipsizlik kararı verildi. İsa Efe’den ise bir daha haber alınamadı. 2004 Yılında Binbaşı rütbesiyle emekli olan Cemal Vural’ın varlıklı insanları kaçırarak, işkence ile senet imzalatan bir çetenin elebaşı olduğu gazetelerde yer aldı. İstanbul’da çete tarafından kaçırılan bir işadamı kendisini teşhis etti.” diyerek “Tarih tüm sorumluları ortadayken 11 yıllık AKP iktidarında İsa Efe’nin akıbetinin açıklanmadığı, faillerinin yargılanmadığı gerçeğini de yazacaktır” diyerek açıklamayı sonlandırdı.