HAYRİ DEMİR
DİYARBAKIR (DİHA) – Lice ve Hazro ilçelerine bağlı köylerde esrar eken köylüler, bölgedeki askeri yetkililerin uyuşturucu ekiminde ve batıya kadar taşınmasında rol oynadığını iddia etti. Bir yandan hint keneviri ektiği tarlasını sulayan diğer yandan da bölgede asker-polis-korucu üçgeninde gelişen uyuşturucu ticaretini anlatan yurttaş, “Her sezon onlara para veriyoruz. Böylece de rahat bir şekilde ekiyoruz. Lice’ye kadar olan tüm karakolların bu şekilde pay alarak ayarlandığını biliyorum. Bu sene de 3 defa teklif gönderdiler Hêzan (Kayacık) Karakolu’ndan” dedi.
Bölgede görevli askerlerin de içerisinde yer alarak her yıl on milyonlarca lira rant sağlanan uyuşturucu sektörünün devletin denetiminde yürütüldüğü iddia edildi. “Uyuşturucunun üssü” olarak basına yansına Diyarbakır’ın Lice ilçesindeki karakollara yakın bölgelerdeki esrar tarlarının manzarası ve yurttaşların ifadeleri bu kanalın içerisindeki askerlerin nasıl bir yöntem izlediğini ve devletin uyuşturucuya nasıl göz yumduğunu ortaya koyuyor. PKK ile mücadelede her türlü yöntemi kullanan devlet, heron ve termal kameralarla onlarca kilometre uzaklıktaki insanların varlığını tespit ederken, karakolların 150-200 metre yakınında ekilen hint keneviri (esrar) tarlalarının varlığı ise, ancak görmezden gelinerek, görülemeyecek, karşılaşılmayacak bir manzara. Lice ve Hazro ilçeleri arasındaki köylerin birçoğunda rahat bir şekilde ekilen tarlalarda her yıl tonlarca uyuşturucu yetiştirildiği belirtilirken, bu uyuşturucunun da yine ekime göz yuman askeri yetkililerin de aralarında bulunduğu kanallar aracılığıyla farklı illere taşındığı, köyde yaşayan ve bizzat esrar ekimiyle ilgilenen yurttaşlar tarafından dile getiriliyor. Arazilerde normal bir bitkiymiş gibi ekilen ve sulaması ve bakımının da aynı derece de rahatlıkla yapıldığı esrar tarlaları, yoldan geçerken bile rahatlıkla görülebilecek bir yerde.
Ekiminden satışına kadar devletin parmağı var
Yurttaşlar, devlet tarafından, “Tarihin en büyük uyuşturucu operasyonu” olarak verdiği operasyonların ise sadece göz boyamadan ibaret olduğu ve sadece askeri yetkililerin pay almadıkları ve ufak miktarda ekilen tarlalara yönelik olduğu yönünde söyledikleri ise bölgedeki uyuşturucunun varlığını ortaya koyuyor. Daha önceki yıllarda kendi arazisinde esrar ekimi yapan ve ceza aldıktan sonra bir daha ekmeyen Hazro’ya bağlı Çiftlibahçe köyünde yaşayan Hasan Tekin isimli yurttaşın DİHA’ya anlattıkları, askeri yetkililerden, bölgedeki polislere kadar bir uyuşturucu kanalının oluşturulduğunu ve devletin bu şekilde hem “Uyuşturucular PKK tarafından ekiliyor” anti propagandası ile PKK ile mücadele etmeye çalıştığını hem de askerlerin mal varlıklarını nasıl artırdığını ortaya koyuyor. Devletten habersiz uyuşturucu ekiminin olamayacağını iddia eden Tekin, bölgede görevli askerlerin direk parmağının içinde olduğu esrarın ekiminden, satışına kadar olan bir işleyişin söz konusu olduğunu dile getirdi.
Asker komutana sordu: Neden diğer tarladakileri sökmüyoruz
PKK’nin bölgedeki esrar tarlalarını defalarca söktüğünü kaydeden Tekin, devletin ise bölgede ekilen uyuşturucuya ortak olduğunu ileri sürerek, “Devlet de payını alıyor. Nasıl alıyor? Bir uzman geliyor köylülere ‘Ek ama benim payımı vereceksin’ diyor. Askerle ekici anlaştığı takdirde operasyon olduğu zaman da askeri yetkili o anlaştığı kişinin tarlasına girmiyor. Bu şekilde karakol komutanları ortak. Esrar ekenlerin hepsi devlete pay veriyor. Ama ne kadar veriyor bilemiyorum. Ya araba olarak ya da belli bir miktar para olarak veriyor. Herhangi bir zararları yok ve zaten PKK’nin üzerine atıyorlar. PKK’nin uyuşturucuya karşı olduğunu herkes biliyor. Korucular en öne gelip, tabii asker bilmiyor, ortak olan komutan zaten biliyor. Korucular öne düşüp, yol gösteriyor. Payı içerisinde olduğundan dolayı yakalanmasını istemiyor. Devletin imha etmesini istemiyor. Bu yüzden farklı bir yere yönlendiriyor. Başka bir esrar tarlasını yakalatıyor. Pay aldığı tarlanın görülmesi durumun da ise ‘buna karışma çekme’ diyor. Hatta bir keresinde bir asker, ‘Komutanım neden bunu çekiyoruz, diğerini çekmiyoruz?’ dedi. Komutan ise ‘Bunu çekme’ dedi. Geçen yıl bunun aynısını yaşadık. Hazro komutanı tarlanın içine gitti. ‘Tarlada bulunan esrarları çekmeyin’ dedi. Bir tarladaki esrarları söktü, ama diğer tarladakini sökmedi. Eğer payı yoksa içerisinde neden böyle yapsın. Diğer tarladakileri de sökmesi gerekiyordu” diye konuştu.
‘Devlet iki taraflı kazanç sağlıyor’
PKK’lilerin esrar ekenlere defalarca “Esrar ekmeyin” şeklinde haber gönderdiğini aktaran Tekin, şunları dile getirdi: “Ama devlet, ‘Köylüler, PKK’ye katılmasın ne yapıyorlarsa yapsınlar’ diyerek hem izin veriyor hem de kendi payını alarak iki taraflı bir kazanç sağlıyor. Bunu resmen her yerde böyle yapıyor. Uyuşturucu buradan çıkıyor. Diyarbakır’a kadar kaç tane karakol bundan pay alıyor. Burada baskı yapıyor payını alıyor. Korucular da zaten bu kanalın içerisinde yer alıyorlar. Onlar da zaten devletin adamlarıdır. Onlar da ekiyor. Onların da neredeyse her tarlada payları var. Örneğin 20 milyarlık bir esrar ekilmişse bunun 10 milyarı korucu ve askeri yetkililerindir” diye belirtti.
‘Karakola 150-200 metre uzaklıkta esrar tarlası var’
Karakollara yakın bölgelere dahi esrarın ekildiğinin altını çizen Tekin, “Örneğin 150-200 metre karakola yakın bir mesafede bile ekiliyor. Devlet bunları açığa çıkartmak istiyorsa gelsin buralarda inceleme yapsın bakalım. Karakola yakın 150 metrelik mesafede esrar tarlası ile karşılaşır. Askeriyede o kadar donanım var, helikopter var. O kadar asker var karakolda. Bunları bilmiyor mu, görmüyor mu? Bir tarla tespit edilse bile komutanların ya da korucuların umurunda olmaz ki. Nasıl olsa onlar paylarını alıyorlar. Olan ekiciye oluyor” diyerek, karşılaştığımız manzaranın askeri alanların yanı başında bile var olduğunu ifade etti.
‘Askerlerin mal varlıkları araştırılsın’
Askerlerin uyuşturucu kanallarının içerisinde yer alıp almadığını mal varlıklarının araştırılmasıyla da öğrenilebileceğini dile getiren Tekin, “Buraya yeni görevlendirilen komutanlar geldikleri zaman fakir geliyorlar. Burada görevlilerini tamamlayıp döndükleri sırada hem cepleri dolu hem de banka hesapları dolu olarak geri dönüyorlar. Maaşı zaten 2 milyardır. Nasıl oluyor öyle iyi bir durumla gidiyorlar ki. Askerler devlet görevini yerine getirmiyorlar. Devletin hepsi de biliyor zaten. Başbakan ‘Devlet var orada’ diyor. Başbakan gel gör bakalım. Sen gelip karakolu görmüyorsun. Askerlerin ne hareketin içinde, neler yaptığını, hangi uyuşturucu kanalının içinde olduğunu oradan göremezsin. Uzman çavuş bile burada her karakolda binbaşı gibi hareket ediyor. Tüm yetkiler ondaymış gibi davranıyor. Köylülerle anlaşıyor, ‘Sen bana payımı ver ben sana yardımcı olacağım’ diyor. Biz kendi gözlerimizle bunları görmüşüz” dedi.
Pay aldığı tarlaya değil başka tarlaya operasyon!
Korucuların da maddi durumlarının çok iyi olduğuna dikkat çeken Tekin, uyuşturucu ticaretinde asker-polis-korucu zincirini şu şekilde anlattı: “Korucular da hem ekiyor, hem de göz yumdukları, görmezden geldikleri tarlalardan kendi paylarını alıyor. Zaten onlar normal halktan daha fazla bir dönümde ekiyorlar da aynı zamanda. Geçen gün askerlerle Kervasa geldiler. Köylüler anlattı bana. Alay komutanı da oradaymış. Bir köylü, demiş ki ‘Gel Kervas’ta 4 ton varsa korucu köyünde 10 ton esrar vardır. Gel gidelim görelim.’ Ama komutan başını önüne eğmiş, sesini çıkarmamış. Diyarbakır’daki polislere kadar herkesin bu işte parmağı var. Devlet neden yakalamıyor. Nasıl buradan İstanbul’a kadar rahat bir şekilde gidiyor. Hepsi devletin kanalıyla gidiyor. Devletin parmağı içinde yoksa vatandaş bu kadar ileriye gidemez yakalanır. Askerlerin polislerin eliyle buradan batıya kadar gidiyor. Vatandaş esrarı ekiyor. Korucu kendilerine her yöntemle pay çıkartmaya çalışıyor. Mesela, ‘Beni ortak yap. Askerler operasyona gelince ben bırakmam seninkileri söksünler’ diyor. Zaten korucular da operasyonda askerlerle geliyor. Köyü askerden daha iyi tanıyor. Esrarın ekildiği yeri de biliyor. Askeri başka yere yönlendiriyor ya da pay vermeyen birinin tarlasına yönlendiriyor. Bu şekilde karışmıyor ve uyuşturucu satıldığı zaman da neredeyse yarı yarıya payını alıyor, Ortak olmasa bile arabasıyla götürerek taşıyıcılık yapıyor. ‘Nasıl olsa devlet görevlisiyim kimse arama yapmıyor’ diyor. Bir de bu şekilde kuryelik yaparak para alıyor. Ağırlığa göre pazarlık yaparak, İstanbul’a kadar götürüyor.”
‘Burada uyuşturucu devlettir’
Bazı korucuların kontralık da yaptığının altını çizen Tekin, korucuların devletin bilgisi dahilinde esrar ektiğini kaydederek, “Devlet bir taraftan korucu eliyle bir taraftan da pay alan askerlerinin eliyle uyuşturucuya göz yumuyor. Sonra kalkıp ‘Bu işin arkasında PKK var’ diyorlar. Gidin Hazro’daki tüm halka sorun PKK bu uyuşturucunun karşısında mı değil mi diye. Herkes karşısında olduğunu söyler. Zaten PKK buna izin vermiyor. Korucular hem işini yapıyor hem de esrar ekiyor. ‘Bu işte çok para var’ diyerek, yapıyorlar. Böyle olmasa halk zaten korkudan ekemez. Biliyor ki devlet gelir alır. Eğer devlet ortak olmazsa alır, ama ortak olduğu için tarlalara karışmıyor. PKK’nin ne arazisi, ne toprağı var. Kim görmüş PKK’lilerin ekim yaptığını. Onlar kendini devletten muhafaza ediyor. Ama Başbakan ve yetkililer kalkıp ‘Uyuşturucuyu PKK ekiyor’ diyor. Gelin buraları görün burada uyuşturucu devlettir. Sen İstanbul’da koltukta oturuyorsun. Tümgeneral Diyarbakır’da oturuyor, uzman çavuşu buralarda akşama kadar. Ne yapıyor bilmiyor. Halkın başına ne getirdiğini bilmiyor. Halk devletten niye çekiniyor bilmiyor” diye konuştu.
‘Uyuşturucu ekimine izin vererek istihbarat bilgisi de alıyor’
Devletin uyuşturucu ile mücadelesinin söz konusu olmadığını ve her türlü yöntemi PKK ile mücadelede kullandığını dile getiren Tekin’in “Devletin amacı esrar değil amacı PKK’dir. Yeter ki bana bir istihbarat versin. İsterse tüm dönümleri, 100-200 dönüm eksin. Devlet sadece ‘PKK’lileri yakalayayım, öldüreyim’ diyor başka bir şey de umurunda değil. Her köyde en az birkaç tehlikeli insan var. Bunlar ‘Gidip esrar ekebilirsin ama bana PKK hakkında istihbarat vereceksin’ diyor. PKK’liler geldikleri zaman devlet hemen öğreniyor. Köyde istihbarat yoksa devlet nereden bilsin geldiklerini” diye konuştu.
‘Ceza almamak için para verdi’
Esrar ekimine yönelik yaşadığı bir olayı paylaşan Tekin, “Bundan 3 yıl önce kendi arazimde ben de esrar ekmiştim. Bundan dolayı ceza da aldım zaten. Tarladaki esrarı yakaladılar. Benimle birlikte üç kişiyi karakola götürdüler. O zaman Hazro Karakolu’nda bir üsteğmen vardı. Bir de Ramazan isminde karakol komutanının yardımcısı vardı. Karakoldaki yazıcı uzman çavuş bana 125 dal esrar fidemin olduğunu söyledi. Orada sivil olan biri karakol komutanıyla ilişkisi olan bir şahıs bana ‘Eğer para verirseniz ceza falan almazsınız, ama para vermezsen direk ceza alırsın’ dedi. ‘Ne kadar para istiyorsunuz’ diye sordum. 500 milyon dedi bana. Benim üzerimde 200 milyon vardı. Ben de dedim ‘O kadar para üzerimde yok.’ O da ‘Bir şey olmaz ben komutana söyleyeyim sonra da verebilirsin’ diyerek, komutanın yanına gitti. Döndükten sonra ‘Borç da kabul ediyorlar’ dedi. Ben de üzerimdeki parayı verdim onlara, 300 eksikti onu da daha sonra ulaştırdım. Ama sonrasından çıktı ki benim üzerime 11 bin esrar fidesi yazdıklarını öğrendim” dedi.
‘Biz askerle anlaşarak ekiyoruz’
Güvenlik gerekçesiyle ismini veremeyeceğimiz ve ektiği esrarı sularken tarlasında kendisi ile görüştüğümüz bir ekici ise devletin kendilerine en ufak bir sıkıntı çıkarmadığını belirterek, “Zaten biz onlarla daha önceden anlaşma yapıyoruz. Her sezon onlara para veriyoruz. Karakol esrar ekicilerinden para istiyor. Bizler de veriyoruz. Böylece de rahat bir şekilde ekiyoruz. Lice’ye kadar olan tüm karakolların bu şekilde pay alarak ayarlandığını biliyorum. Bu senede 3 defa teklif gönderdiler Hêzan (Kayacık) Karakolu’ndan. ‘Para verin ki gelmeyelim. Operasyon olmasın, olsa bile sizinkisini atlayalım görmezden gelelim’ diyerek, kendi paylarını alıyorlar. Bizzat kendileri ile iletişime geçmiyoruz, dolaylı yollarla ayarladıkları adamların aracılığıyla haber gönderiyorlar” dedi.
Köylünün bahsettiği Hezan Karakolu, yurttaşların karakol yapımlarına karşı yürüdüğü ve askerler tarafından taranan karakol olarak gündemde. 28 Haziran’da Kayacık Karakolu’na yapılan yürüyüşte askerlerin açtığı ateş sonucu Medeni Yıldırım adlı genç yaşamını yitirmiş, 8 yurttaş da yaralanmıştı.
‘Pay aldıkları tarlalara karışmıyorlar’
Ekicilerle anlaştıktan sonra operasyona çıkan askerlerin anlaşmadıkları ekicilerin tarlalarına girdiğini ve onların esrarlarını sökerek imha ettiğini dile getiren yurttaş, “Kendi adamlarının ya da pay aldığı tarlaların öylece kalır. Ya da gelir formaliteden bir iki ufak tarla seçer. Büyükleri zaten yine kalır. Pay olarak onlara para veriyorsun. Örneğin 50 milyar ya da 100 milyar istiyor. Bazen daha fazla da istiyor. Bunu karakol komutanı yapıyor, askerlerin zaten haberi bile olmuyor. Çevredeki karakolların hepsi bu şekilde yer alıyor esrar işinin içinde. Narkotik polisleri geldiği zaman onları da ayarlıyorlar. Angul Karakolu var mesela, Duru Karakolu var. Bolu’dan gelen askerler bile oluyor. Operasyon olduğu zaman onlar tepelerde duruyor. Buraya gelenler çevredeki karakolların askerleri oluyor. Buradaki karakollardan bu işin içinde olmayan yoktur” diye konuştu.
‘PKK ekiyor demek saçma’
“PKK esrar ekiyor” demenin çok saçma olduğunu dile getiren esrar ekicisi, PKK’nin olmaması durumunda tarlaları göstererek, bu görülen esrar tarlalarının on katı esrar ekileceğini söyledi ve şunları dile getirdi: “PKK’nin gelmesiyle bu noktaya kadar azaldı. Ben de zaten bu yıldan sonra PKK istemiyor diye ekmeyeceğim. Devlet de bu yüzden bize baskı yapıyor. Sanki bizle PKK anlaşmışız diye bize baskı yapıyor. 3 yıl boyunca zaten PKK’liler esrarları sökerek yaktılar. O zamana kadar çok ekiliyordu. Onlar müdahale ettikten sonra 100 dönüm eken biri 10 dönüm ekmeye başladı. O da gizli yerlerde ekiyor.”
‘Anlaşma komutanların adamları aracılığıyla yapılıyor’
Uyuşturucu ekilen her köyde askeri yetkililerle irtibatlı olan, onlara çalışan kişilerin varlığının herkes tarafından bilindiğini dile getiren ekici, anlaşmalarında bu kişiler aracılığıyla yapıldığını belirterek, “Bunlar bilgi veriyor ya da anlaşma söz konusu olduğu zaman gidip karakola anlaşma yapıyorlar, bilgi veriyorlar. Zaten karakol kendi adamları olan ekicilerden PKK’liler hakkında istihbarat bilgisi de alıyor. Kendi adamları 100 dönüm ekiyor normal halk 5-10 dönüm ekiyor. Karakol komutanları gidip garibanlarla anlaşma yapmıyor. Gariban köylü az ekiyor. Onların adamı 100-200 dönüm ekiyor. Zaten az eken kişi ancak kendini kurtarabiliyor. Korucular da kendi köylerindeki esrarı çekmez. Onlar üst makamlara baskı yaptırarak, gelip çevre köylerdeki tarlalarda bulunan esrarları söktürüyorlar. Kendi köylerinde ektikleri daha büyük tarlalara karıştırmıyorlar. Normal köylerde bir ekiliyorsa korucu köylerinde on katı ekiliyor. Bir nevi onların köylerinde serbesttir” dedi.
‘Batıya sevkinde de askeri yetkililer rol alıyor’
Uyuşturucunun yetiştirme aşamasından farklı illere taşınması aşamasına kadar askeri yetkililerin çok büyük rol oynadığını kaydeden yurttaş, “Onlar taşımacılık yaptığı zaman kimse onlara karışmıyor, arabalarını aramıyor. Arabaları aranmadığı için ne oluyor, o esrar gideceği yere sağlam bir şekilde gidiyor. Daha önce yakalanan rütbeli askerler de oldu. Ton işi yapanlar zaten devletten üst rütbeli kişilerle anlaşmadalar. Yoksa yakalanırdı. Öyle büyük çalışanlar zaten hiç yakalanmıyor. Rahat bir şekilde her yere gidiyor” diye belirtti.