Makaleler

8 Mart’tan Newroz’a; 1 Mayıs’a işçi/emekçi kadınları örgütleyelim!

Baskı, şiddet, korku ve yıldırma politikaları ile sokakları kuşatan erkek egemen devlet, 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü’nde “valilerinin” emriyle yasaklı; bütün sokakları abluka altına aldığı bir 8 Mart olmasını diledi. Ancak karşılarında isyan zılgıtlarını yükselten, 8 Mart yasaklanamaz diyen kadınların direnişiyle karşılandı/karşılaştı.

Esnek üretimin, güvencesizliğin katlanarak devam ettiği, görünmeyen emeğin yani kadın emeğinin torba torba çıkarılan kanunlarla çok daha büyük kuralsızlıklarla sömürülmeye çalışıldığı ve bütün bu yasalarla görünmeyen kadın emeğinin zapturapt altına alınmak istendiği ise çok açık. Bugün çıkarılmaya çalışılan işçi sınıfına yönelik saldırı yasalarından ve operasyonlarından en büyük pay yine en çok kadınlara düşecektir. Bütün bu gerçeklikler ışığında bu dönem 8 Mart’a damgasını vuran kadınların direngen, mücadeleci ve militan çizgisi olmakla birlikte taleplerimiz noktasında yıllar yılı mücadelesini sürdürdüğümüz “eşit işe eşit ücret, süt izni, kreş hakkı, yıpranma hakkı, 8 Mart’ın tatil edilmesi, ebeveyn izni, regli izni vd.” gibi en temel taleplerimiz bu yıl çok fazla ön plana çıkarılamamıştır. Kadınlara yarı zamanlı esnek çalışma koşulları dayatılırken, çocuk doğurma ve yaşlı bakımı özendirilmektedir.

Her geçen gün yeni saldırılırla boyutlanan kayıt dışı çalışma kadın işçilere örgütsüzlüğü dayatmaktadır. Torbadan çıkan ilk çocukta 2, ikinci çocukta 4, üçüncü çocukta 6 ay yarı zamanlı çalışma ve çocuk okul çağına gelene kadar ebeveynlerden birisinin kısmi zamanlı çalışmasının önü açılmakta (muhakkak bu politika kadınları eve kapatma politikasından bağımsız değildir). Ayrıca kıdem tazminatının fona devredilmesi ile birlikte kriz durumunda emeğinden ilk vazgeçilecek olanların kadın işçiler olması kadınlar için güvencesizliğin ta kendisidir.

Özel istihdam büroları ve kiralık işçilik vb. saldırılar ile kadınlar iş yaşamının dışına atılıp aileye köle haline getirilmek istenmektedir. DİSK Genel İş araştırma Dairesi raporuna göre kadınların istihdama katılımının kısıtlandığı OECD ülkelerinde % 61,8 Türkiye de % 30,5’tir. 12 milyon kadın ev işleriyle uğraştığı için işgücüne dâhil edilmiyor.1,5 milyon kadın kayıt dışı ve yarı zamanlı çalışıyor. R. Tayyip’in yaptığı “kadınların en büyük sıkıntısı çalışma yaşamına katılmalarıdır” açıklaması önümüzdeki süreçte kadın işçilere yönelik işten çıkarma saldırılarının ve savaşın faturasının öncelikle işçi kadınlara kesileceğini göstermektedir.

Bütün bu veriler ve belirlemeler de göstermektedir ki bu süreci örgütlemek noktasında işçi kadınlara yönelik politika üretmek, yaşama, mücadele patiğimize uygulamak, bu politikaları işçi ve emekçi kadınlarla buluşturma noktasında başta biz DDSB’li kadınlar olarak daha aktif bir mücadele içerisinde olmak anın ihtiyacıdır. Bu ihtiyacı tartıştığımız/tartıştırdığımız ve bu ihtiyaca cevap olmak için irade gösterdiğimiz oranda gelişecek, örgütlenecek ve ilerleyeceğiz.

8 Mart ile birlikte ortaya çıkan enerji kadınların sokakları örgütleme ve politikada söz söylemedeki ısrarları bizlere görevlerimizi bir kez daha hatırlatmaktadır. Sokaklara taşan, birçok noktada kitlelerle buluşan politikalarımıza kadın emeğinin sömürüsünün, kadına yönelik her türlü şiddet ve saldırılara karşı, cinsiyet eşitsizliğinin sınıfsal özünü ve politik yanlarını işçi ve emekçi kadınlara anlatmak noktasında sorumluluğumuzun bilinciyle ajitasyon ve propagandalarımızda, kampanya, eylem vb bütün faaliyetlerimizde işçi ve emekçi kadınlara özgü yol yöntem ve araçları yaratıcı ve etkin bir şekilde kullanmalı bu politikaların başta uygulanması noktasında kadınlar olarak irade göstermeli, denetlemeli, takip etmeliyiz.

Politikalarımızın işçi ve emekçi kadınlarla buluşması, sorunlarının ve taleplerinin dillendirilmesi, alanlara çıkması için görevlerimizi yapmaktan asla imtina etmeyeceğiz. Sınıf bilinçli kadınlar olarak şiddetin her türlüsüne, emek sömürüsüne, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, ataerkiye karşı yapabileceklerimizin bilincinde olarak sınıf bilincimizle baharı karşılamalıyız. 8 Mart’taki isyan zılgıtları ile ilk adımı attık. Daha fazla işçi ve emekçi kadına temas etmek, fabrikalarda olmak 8 Mart’tan, Newroz’a 1 Mayıs’a ve 15-16 Haziran büyük işçi direnişine görevlerimize daha sıkı asılacak ve politikada etkin, faaliyette disiplinli olarak sınıf/kadın bilincimizle örgütleneceğiz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu