İHD İstanbul Şubesi Irkçılığa ve Ayrımcılığa karşı komisyon, Türk İslam Eserleri Müzesi önünde yapılmak istenen açıklamanın engellenmesini bugün İHD İstanbul Şube binasında gerçekleştirilen açıklama ile protesto etti.
İstanbul: İHD İstanbul Şube Komisyonu, 24 Nisan Günü, Türk İslam Eseleri Müzesi’nin önünde Ermeni Soykırımı’nın yıl dönümü dolayısı ile basın açıklaması gerçekleştirmek istemişti. ”Soykırım” ve “katliam” kelimeleri gerekçe gösterilerek engellenen anma, İHD Irkçılığa ve Ayrımcılığa karşı komisyon tarafından bugün (25 Nisan), İHD İstanbul Şube binasında düzenlendi.
Devlet soykırımla yüzleşmekten kaçıyor
Açıklamada ilk olarak sözü alan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, etkinlik için alana gelen İHD aktivistlerinin getirdiği malzemeleri anma yerine getiren 3 kişinin gözaltına alındığını belirtti. Yoleri, savcılık talimatıyla ifadelerinin alınmasının ardından serbest bırakıldıklarını söyledi.
Yoleri son olarak şunları ekledi; “Bugünkü siyasi iktidarın geçmişten bugüne kadar bütün iktidarda olanlar gibi, devletin bugüne kadar olan icraatları gibi, aslında soykırımla yüzleşmekten kaçtıkları ve buna karşı mücadele edilmesinin istenmediğinin aslında göstergesi. Biz hem dün yapacak olduğumuz açıklamayı ve hemde diğer ayrıntıları sizlerle paylaşacağız” dedi.
Soykırım kelimesi kullanmadan 24 Nisan 1915 yılında yaşananlar açıklanamaz
Yoleri’nin ardından söz alan İHD Başkan Yardımcısı Eren Keskin, “Biz İHD İstanbul Şubesi olarak 2005 yılından bu yana düzenli olarak 24 Nisan 1915 yıl dönümünde soykırım anması yapıyoruz ve devlete çağrıda bulunuyoruz. Soykırımı tanı, soykırımla yüzleş ve soykırımın tahribatlarını tazmin et diyoruz. 2005 yılından beri yaptık bu açıklamaları ve hakkımızda hiçbir soruştuma dahi açılmadı. Şaşırtıcı bir biçimde, Geçen yıl da yaptık, OHAL sürecinde ama bu yıl her nasılsa soykırım ve katliam kelimesini kullanırsak yapamayacağımız, bu kelimeleri kullanmadan basın açıklaması yapmamız istendi. Bizde bunu ifade özgürlüğümüze saldırı olarak gördük ve bu soykırım kavramını kullanmadan ve 1915 yılında yaşanan olaylar açıklanamaz diyerek açıklamamızı iptal ettik. Bugün burada metnimizi okuyacağız” dedi.
Keskin, son olarak, Türkiye’nin kırmızı çizgileri olan, Ermeni soykırımı, Kıbrıs sorunu ve Kürdistan meselelerinde düşüncelerini ifade etmek istediklerini ve, bunun mücadelesini verdiklerini ve vermeye devam edeceklerini söyledi.
Döviz ve pankartlar 3 kez gözaltına alındı
İHD aktivisti Leman Yurtsever gözaltına alınma anlarını anlatarak, pankart ve katledilen Ermenilerin resimlerini alana götürdüklerini söyledi. İlk önce polis tarafından GBT yapıldığını ve ardından pankartalara koyulduğunu anlattı. 4-5 polisin sürekli olarak çekim yaptığını dile getiren Yurtsever, pankartları tekrar geri verdiklerini söyledi.
Bellii bir sürenin geçmesinin ardından tekrar pankartlara el konulduğunu söyleyen Yurtsever, bir duvar dibinde tekrapankart ve dövizleri açtıklarını ve fotoğraflarını çektiklerini söyledi.
Döviz ve pankartların tekrar geri verildiğini ve ardından tekrar pankartların gözaltına aldıklarını anlatan Yurtsever, polislerin dövizleri getirenlerin özellikle orda kalması gerektiğini söyledi. Savcılık talimatını beklediklerini ve ardından karakola götürüldüklerini ifade eden Yurtsever, hastaneye götürüldüklerini ve orada da polis şiddetine maruz kaldıklarını söyledi.
Polisten Ermeni halkına yönelik nefret söylemleri
Gözaltı aracında Ermeni halkına yönelik nefret söylemlerinde bulunduklarını kaydeden Yurtsever, karakola götürülürken ırkçı şarkılar dinlettiklerini kaydetti. İfade vermelerinin ardından serbest bırakıldıklarını söyleyen Yurtsever, hiç bir suç istinadı olmamasına rağmen gözaltına alındıklarını anlattı.
“Soykırım aynı zamanda Süryani/Asurilere, Küçük Asya ve Pontus Rumlarına yapıldı”
Yurtsever’in ardından 24 Nisan günü Sultanahmet’te yapılmak istenen açıklamada okunacak olan basın açıklamasının Meral Çıldır okudu. Çıldır, “Bu ülkede bütün kötülüklerin kökeninde 20. yüzyılın başında Küçük Asya ve Kuzey Mezopotamya’da Hıristiyan halklara, Ermenilere, Süryani/Asurilere, Rumlara yapılan soykırım var” dedi.
Türk İslam Eserleri Müzesi’nin yerinde bulunan hapishanede İstanbullu Ermeniler’in toplantığını ifade eden Çıldır, “Buradan götürüldüler Sarayburnu’na, oradan da Haydarpaşa’ya. Oradan çıkarıldılar ölüm yolculuğuna. Soykırım aynı zamanda Süryani/Asurilere, Küçük Asya ve Pontus Rumlarına yapıldı” dedi.
“Mesele maddi-manevi yıkımların soykırımın ürünü olduğunu unutmamak”
Faillerin torunları olarak utancı 24 Nisan’larda defalarca tekrarladığını söyleyen Çıldır, “Tek başına soykırımı anmak hiçbir şey ifade etmiyor. Mesele anmak değil sadece. Mesele, bütün bir Cumhuriyet tarihi boyunca yaşatılan maddi-manevi yıkımların, soykırımın ürünü olduğunu unutmamak, unutturmamak. Mesele, hayatımızın kılcal damarlarına, beynimizin hücrelerine, havanın en küçük zerresine kadar işlemiş inkâra karşı, hiçbir şey yapamıyorsak, kendi içimizde hassasiyetimizi diri tutmak ve diri tutulması için nefes tüketmeye devam etmek” dedi.
“Soykırım ve inkâra karş ruh bu coğrafyadan eksik olmayacak”
Kötülüğün devam ettiğini hatırlatan Çıldır, şimdiye kadar benzeri görülmemiş şekillerde karşılarına çıktıklarını ifade etti. Çıldır son olarak şunları söyedi; “Biliyoruz, bu kötülüğün daha bin bir şeklini göreceğiz. Ama biz insan hakları savunucularının, ırkçılık karşıtlarının, soykırım ve inkâr karşıtlarının da mücadelesi bin bir şekilde devam edecek. Boş umutlara kapılmıyoruz ve boş umutlar vaz etmiyoruz. Sadece tek bir insan hakları savunucusu, tek bir ırkçılık karşıtı kalsa bile soykırım ve inkâra karş ruh bu coğrafyadan eksik olmayacak”