Kadına yönelik katliam ve şiddet sarmalının tüm hızıyla sürdüğü bir yılı daha geride bırakıyoruz. 2016’ya girerken yüzlerce kadının bedeni; erkek şiddeti sonucu aramızda değil. Ve yüzlerce kadın ise, gün gün artan sayı ile erkek şiddetini yaşayan mağdurlar olarak hayatlarını sürdürmeye çalışıyor. 2015 yılı biz kadınlar için; yılın başlarında tecavüze uğrayıp yakılan Özgecan’ın, trans kadın Eylül Cansın’ın katledilmesiyle başlayıp devletin türlü yöntemlerle katlettiği kadınların; AKP hükümetinin açıktan destek verdiği DAİŞ aracılığıyla Amed, Suruç ve Ankara’da katlettiği kadınların yılı oldu.
Ancak tüm bunlara karşın 2015 aynı zamanda kadınların mücadelesi ile geçen yıl oldu. Erkek-devlet saldırılarına karşı kadın dayanışması sokaktan evine geri dönmedi. Katledilen kadınların mahkeme önlerinden toplumsal muhalefetin tüm eylemlerinde kadınlar sokakta yerini aldı. Özgecan Aslan için ülke genelinde yüz binlerce kadın “Özgecan Aslan isyanımızdır” ve “Yasta değil, isyandayız” diyerek sokaklara döküldü. Suruç’ta, Ankara’da, Cizre’de, Sur’da, Silopi’de, Dargeçit’te ilk hedefe konulanlar oldu kadınlar… Ama buna karşı direnişin de ön saflarındaydı yine kadınlar… Ve 2016 yine bizim, yine kadın direnişimizin yılı olacak!
Basına yansıyan ve buradan toparladığımız verilere göre 2015 yılında erkekler tarafından en az 276 kadın öldürüldü. Bu kadınlardan en az 149’u partnerleri (eşi, sevgilisi, nişanlısı, imam nikahlı eşi) tarafından katledildi. En az 35 kadın, eski partnerleri tarafından katledildi. En az 64 kadın akrabaları veya tanıdıkları (baba, kardeş, damat, kayınpeder…) tarafından katledildi. Bu kadınlardan en az 8’i yani sadece % 3’ü tanımadığı bir erkek tarafından katledildi. Yani katillerimiz en yakınımızdaki erk-ekler! Eşleri tarafından kadınların öldürmeye çalışılmasını engellemeye çalıştıkları için 2 kadının katledildiği 2015 yılının unutulmayan erkek şiddetinin bir örneği de 6 aylık bir bebeğin cinsiyeti kız olduğu için babası tarafından katledilmesi oldu. Nefret cinayetlerinin de memleketi olan ülkede çok sayıda işlenen nefret suçu cezasız kaldığı için bu yıl en az 3 trans kadın katledildi. Artık bir mülteci ülkesi olan ülkemizde savaştan kaçarak hayatta kalabilmenin mücadelesini veren mülteci kadınlar da erk-devlet şiddetinin hedefindeydi. Resmi rakamlara göre 3 Suriyeli kadın yakınları tarafından katledilirken mülteci kadınlar devlet yetkililerinin ve sokaktaki erkeklerin sayısız fiziksel, cinsel, ekonomik ve psikolojik şiddetine maruz kalmakta ve birçoğu sokakta yaşamak zorunda kalan Suriyeli kadınlar toplumun en aşağı kesimi olarak görülmektedir.
Bu yıl erkek-devlet şiddetinin hedefinde politik ve örgütlü kadınlar vardı. 20 Temmuz’da Suruç’ta Kobanê’ye yardım götürmek için eylem yapan SGDF’ye dönük DAİŞ-AKP işbirliğindeki bombalı saldırıda 10 kadın, Ankara’da emek, demokrasi ve barış mitingine dönük bombalı saldırıda ise 29 kadın katledildi. 7 Haziran seçimlerinin ardından ve özellikle Suruç Katliamı ile AKP tarafından startı verilen savaş konseptinin en önemli ayağı T. Kürdistanı’ndaki belli başlı il ve ilçelere dönük sokağa çıkma yasakları ve faşist abluka oldu. DAİŞ’leşen devlet, bizzat kadın ve LGBTİ düşmanı DAİŞ militanlarını kullanarak Kürdistan’da katliama girişti. Yüzlerce kişinin katledildiği bu son 6 aylık süreçte 30 kadın keskin nişancılar tarafından katledildi.
Politik ve örgütlü kadınlara dönük nefretin öne çıktığı bu savaş sürecinde Amed’de 2 ve İstanbul’da 5 kadın kaldıkları evlerde polis tarafından infaz edildi. Günay Özarslan, Taybet Canşin, Güler Eroğlu, Dilek Doğan, Dilan Kortak ve son olarak da geçtiğimiz hafta katledilen Yeliz Erbay ve Şirin Öter! Politik ve örgütlü kadınlara dönük bu nefretin ve bu tahammülsüzlüğün altında tek bir neden var: KORKUYORLAR! Kadınlardan, kadınların bilinçlenmesinden, kadınların politika yapmasından, kadınların karşılarına dikilmesinden ve en çok da kadınların hesap sormasından KORKUYORLAR! Çünkü bilinçlenen, politikleşen, erkek-devletin karşısına dikilecek cesareti kuşanan ve ille de hesap soran kadının karşısına başka türlü çıkamayacaklarını biliyorlar ve onları başka türlü yok edemeyeceklerini düşünüyorlar. Ancak yargısız infazlarla, katliamlarla, ne onların bilincini ne cesaretini ne de hesap sorma bilincini yok edemediler! 2016 yılında da edemeyecekler! Bizler katledilen kadınların öfkesi ve isyanını, ama ille de direnişlerini 2016’ya taşıyacağız! Katledilen kadınlara sözümüz olsun: 2016 bizim direniş yılımız olacak!