Kadın

“Sevgili geçmiş, bütün dersler için teşekkür ederim”*

Uzun bir süredir köşemize ara vermiştik. Yeniden buluşmanın mutluluğunu yaşıyoruz şu an. Bu arada durmadık tabii. Seçimlerde HDP Kadın Koordinasyonu’nda ve çeşitli bölgelerdeki kadın seçim komisyonlarında yer aldık. Seçimlere dönük saldırılara karşı da, seçim zaferinde de sokaktaydık. 1 Mayıs’ta alanlarda mitinglere katılım sağladık, İstanbul’da çatışmalı geçen Okmeydanı’nda yerimizi aldık.

Bu süreçte bizim açımızdan önemli bir çalışmamız da 13 Haziran Cumartesi günü Mor Çatı ve Cinsel Şiddete Karşı Mücadele Derneği ile gerçekleştirdiğimiz cinsel şiddetle mücadele ve güçlenme konulu atölye oldu. Bu atölyede kimi zaman senelerdir yürüttüğümüz kadın çalışmasında deneyim edindiklerimizin doğruluğunu gördük; kimi zaman eksik bıraktıklarımızı fark ettik, kendi önyargı ve erkek yönlerimizi keşfettik. Ama en önemlisi sadece cinsel şiddete karşı değil, ataerkiye karşı bir bütün mücadele verirken asla ve asla keskin doğrularla hareket etmemek gerektiğini gördük.
Hemen ertesi gün de 3. kadın buluşmamızı gerçekleştirdik. Burada kısa dönem geçmişimizi ve geleceğimizi konuştuk. Eleştiriler havada uçuştu, kahkahalar ve yazın olmazsa olmazı karpuzumuz eşliğinde… Dergimiz ile birlikte yazı nasıl geçireceğimizi konuştuk. Artık cinsel şiddet gündemini kapatmamız gerektiği konusunda herkes iknaydı! Şimdi yaz sürecini en verimli şekilde geçirmemiz gerekiyordu. Bunun içinde çeşitli kadın kampları ve eğitim çalışmaları örgütlenebileceği üzerinden karar aldık. Bu çalışmalarda özellikle “Sınıf ve Kadın” konusu bizim açımızdan ön plana çıkacak gündem olacak. Yaz aylarını daha çok, bir senenin koşturmacası sırasında eksik bıraktığımız eğitim çalışmamıza ayırma gibi bir yönelimimiz olacak.
Tabii bunu yaparken gündemin sıcaklığından kopacak değiliz. Keza ülkedeki ve Ortadoğu’daki gündem buna izin vermiyor. Hemen her gün kadınlar erkekler tarafından katledilmeye, LGBTİ’ler devlet ve korumaya aldıkları kesimler tarafından nefret saldırılarına uğramaya ve hedef gösterilmeye, mahkemeler katil ve taciz-tecavüzcülere bol keseden ceza indirimi vermeye, Ortadoğu’da kadınlar tarih yazmaya devam ederken; bizler de evimize kapanıp kitap okumaya gömülecek değiliz elbette!
HDP Eşgenel Başkanı Figen Yüksekdağ’ı “Susturun şu şirreti” diyerek hem kadın kimliğinden vurmaya çalışan hem de hedef gösteren erkek egemen medyanın karşısında sokakta olmaya devam edeceğiz. DAİŞ çetelerinin Amed mitingini ve Kobanê’yi bombalamalarını engellemek bir yana onlara destek olan TC devletinin, YDK aktivisti Elif Kaya’yı “Irak’ı bombalayacaklar” türünden asılsız bir iddiayı ve bir fotoğraf makinesini gerekçe göstererek tutuklamasına inat YDK örgütlenmemizi sürdüreceğiz. Kendisine “nikah kıymak” yani tecavüz etmek isteyen 5 DAİŞ çetesini öldüren ve ardından yaşamına son veren Hatice Bekir Ali’nin direnişinin önünde saygıyla eğilmek ve Manisa’da arkası açık bir kamyonda asma yaprağı toplamaya giderken canından olan 13 kadının hesabını sormak… Bu yaz; erkek egemen sistemin sömürücü, ayrımcı, baskıcı tacizci, tecavüzcü uygulamalarından payımıza düşenler bunlar ve dolayısıyla bizler aynı zamanda tüm bunlara karşı alanlardaydık ve olmaya devam edeceğiz.
Çünkü sevgili geçmişimiz, mücadele ile dolu geçmişimiz bize bunu koşulluyor. Çünkü kadının her anı ataerkiye karşı savaşla geçiyor. Kadınlar bir an bile boşluk bırakamıyor, bırakması halinde erkek egemen zihniyet hücrelerimize işleyen eşitsizlik kodları ile dolduruyor boşluğu. Ama biz boşluk bırakamayız, bırakamıyoruz. Çünkü tam o anda İranlı Reyhaneh, Kobanêli Arin, Iraklı Hatice, Ispartalı Nevin ve de son olarak Adanalı Çilem’in isyanı ile yeniden mücadelemizdeki ısrar diriliyor!
Kadınlar susmuyor ve kaderlerine razı olmuyorlarken, bizler üzerimize düşen görevi getirmek için bu mücadelenin en ön saflarında yer almak zorundayız. Önümüze çıkan erkek egemenliğinin tüm duvarlarını gözümüzü kırpmadan yıkmak ve kadın dayanışması ile yeni ve eşit bir dünyayı en yakınımızdan örmek zorundayız! Bunu yaparken de hem iç çalışmalarımız hem eğitim çalışmalarımıza yüklenecek hem de kadınların her isyanında orada olacağız.
* Adana’da kendisine şiddet uygulayan ve fuhuşa zorlayan eşini öldüren ve “Hep mi kadınlar ölecek? Biraz da erkekler ölsün” diyen Çilem Doğan, başı dik ve elleri kelepçeli bir şekilde hapishaneye götürülürken üzerindeki tişörtte İngilizce yazan cümle…

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu