10 Ekim Ankara Katliamı anmasında konuşan 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği Başkanı Mehtap Sakinci, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yönde karar alınmasına rağmen katliama dair bir anıt yapılmamasına, “Kendi anıtımızı gerekirse kendimiz yapacağız” diyerek tepki gösterdi.
DAİŞ tarafından 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Garı önünde gerçekleştirilen bombalı saldırıda hayatını kaybedenler, 47’inci ayında katliamın yaşandığı noktada anıldı. Saldırıda hayatını kaybedenlerin aileleri tarafından kurulan 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği tarafından yapılan anmada hayatını kaybedenlerin anısına önce saygı duruşunda bulunuldu. Ardından da “10 Ekimi unutma, unutturma” , “Savaşa hayır, barış hemen şimdi” sloganları atıldı.
10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği Başkanı Mehtap Sakinci, yaptığı konuşmada “İçim burkularak şunu söylemem gerekiyor ki bir ay sonra burada katliamın 4’üncü yılı anmasında yine birlikte olacağız. Artık ayları değil, yılları saymaya başladığımız bu günlerde dile kolay 4 yılı geride bırakacağız” dedi.
4’üncü yıl anmasına çağrı
Türkiye’deki bütün emek, barış ve demokrasi birleşenlerini bu acıya, mücadeleye ve hayatını kaybeden 103 insanın hatırasına sahip çıkmak üzere önümüzdeki ay Ankara’ya davet eden Mehtap, “Türkiye’deki bütün emek, barış ve demokrasi birleşenlerinin katılımı ile bu zamana kadar yaptığımız en büyük anma olacak. Biz ilk 3 yılda hiçbir şekilde anma gerçekleştiremediğimiz gibi çok büyük müdahalelerle karşılaştık. Acımıza saygı duyulmaması açısından Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kötü süreçlerinden geçirildik” ifadelerini kullandı.
Mehtap, 2015 yılında Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yönde karar alınmasına rağmen halen anıt yapılmamasına da tepki gösterdi.
Mehtap devamında, şunları söyledi:
“Anıt yapılmıyor ve her gün sembolik anıta saldırılar oluyor. Biz kendi anıtımızı gerekirse kendimiz yapacağız. Sadece anıt olarak değil, o gün ‘barış’ diye ölen insanların barış dertlerini buradan deklere ediyoruz. Biz 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde burada hayatlarını kaybeden canlarımızı anmıştık. O zaman da söylemiştik şimdi de söyleyelim.Bu ülkede bu topraklarda en fazla ihtiyaç duyulan şey barış. Sözün bittiği yerdeyiz artık. Ama görüyorum ki biz söyleye söyleye tüketemedik, yaşaya yaşaya bitiremediğimiz bir acının eksenindeyiz. Her şey tükenebiliyor, sözler tükenebiliyor ama acı tükenmediği sürece, öfke tükenmediği sürece bu mücadelenin de devam edeceğini söylüyoruz.” (Haber Merkezi)